SUNAR...
Bu dizideki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır.
Senaryo: @Aserat / Senaryo Danışmanı: @ozgur2113
Önceki Bölümler
7. BÖLÜM
Çiğdem: Tamam, geliyoruz be! Sen de amma tantana yapıyorsun!
Şahika: Yazık, yazık... Sana maaş değil, edep dersi vermek lazım. Hizmetçi diye aldık, içinden Godzilla çıktı. Sen kimsin de Şahika Ocaklı'ya çemkiriyorsun? Bir daha o ağzını açarsan bir güzel kapatırım!
Çiğdem: Şahika Hanım, yine bir karışıklık oldu galiba...
Şahika: Karışıklık falan olmadı, bildiğin bana sataşmak için bahane arıyorsun. Eğer yarım saat içinde gelmezsen bu işi anca rüyanda görürsün!
(Şahika telefonu Çiğdem'in suratına kapatır.)
Çiğdem: Bu ne ya? Annesi bir yandan, oğlu bir yandan kafayı yiyeceğim resmen!
(Çiğdem hastaneye gitmek için araç bulmaya çalışırken Selim'in önüne zıplamasıyla ödü kopar.)
Selim: Aşkların en güzeli, ne yapıyorsun bu saatte buralarda?
Çiğdem: Selim, asıl senin ne işin var burada ya? Uyumuyor musun adam, yatıp kalkıp beni mi takip ediyorsun?
Selim: Tam da üzerine bastın Çiğdem.
Çiğdem: Yani gerçekten beni mi takip ediyorsun?
Selim: Yok, yani düşürdüğüm paranın üzerine bastın. (parayı aldıktan sonra) Ama takip meselesinde de haklısın. 23 saat 48 dakikadır aşk kurabiyemi mahallede göremeyince endişelendim, az daha polise haber verecektim.
Çiğdem: Bence haber vermelisin, çünkü bu yaptığın suç.
Selim: Aşkta suç olmaz Çiğdem. Hem sana olan sevdamın yanında hapishane hücresinin lafı mı olur?
Çiğdem: İnan ki harcayacak zamanım yok Selim, acilen gitmem lazım.
Selim: Nereye gidiyorsun kuru fasulyem, yeni canlar yakmaya mı?
Çiğdem: Senin canını yakmadan önce çekil git şuradan!
***
(Öte yandan Yeditepe ailesinin evinde de yeni bir gün başlamaktadır. Deniz uyandığında her sabahki kahvaltı sofrasını karşısında bulamadığını fark eder.)
Deniz: Neler oluyor anne? Çünkü kahvaltıyı hazırlamamış olman için çok ciddi bir sorunun olması gerekiyor.
Ayten: Sorun falan yok, sadece canım istemedi.
Deniz: Canın istemedi, öyle mi? Peki kahvaltı yapmayınca ne kadar aksi olduğumu bilmiyor musun sayın Ayten Yeditepe?
Ayten: Biliyorum Deniz Tural. Ve fark ettim ki Allah'ın her günü senin söylediklerini yapmak zorunda değilim. Sonuçta eşek kadar adamsın, sofraya iki tabak koyup kendini doyurabilirsin.
Deniz: Anne. Anne... Anne! Farkındaysan ima seviyesi her söyleyişte yükseliyor. Eğer kahvaltıyı hazırlamazsan...
Ayten: Ne olurmuş, söylesene. 9 ay karnımda taşıdığım, 4 yaşına kadar emzirdiğim oğlum büyümüş de beni tehdit ediyor!
Deniz: Hiçbir güç beni iş yapmaya itemez.
Ayten: Öyle mi? (elindeki albümü göstererek) Peki şu Sıla albümünün başına bir şeyin gelmesi de mi itemez?
Deniz: Onun ne işi var sende? Ne ara odama girip de aldın?
Ayten: Allahtan uykusu derin bir oğlum var, bu yüzden benim için pek zor olmadı.
Deniz: Sıla'ya kıyacak kadar canileşmiş olamazsın.
Ayten: Ya olursam? Eğer herhangi bir hata yapıp da sinirime basıverirsen 'Acısa da Öldürmez', 'Kafa', 'Oluruna Bırak', 'Boş Yere', 'Gol', 'Boşver', 'Tam da Bugün', 'Vur Kadehi Ustam' ve diğerlerine çok yazık olur. Kaldı ki evdeki tek albümün bu olmadığını düşünürsek...
Deniz: Ben internetten de dinlerim ki, yani bana göre her türlü hava hoş.
Ayten: 'Konuşmadığımız Şeyler Var'ı feda etmeye hazırsan bana göre de hava hoş, sonuçta Türkiye'nin en çok satan albümü.
(Ayten tam albümü kırmak üzereyken Deniz de korkudan annesine boyun eğmek zorunda kalır.)
Deniz: Tamam! Tamam, yapacağım! Kendi kahvaltımı kendim hazırlayacağım, yeter ki Sıla'mı rahat bırak vicdansız kadın!
Ayten: Bana istediğini söyle. Ne kadar çırpınırsan çırpın, bu evde sıkıyönetim ilan edildi! Gerçi bana karşı gelmeye devam edersen OHAL de bir gün kapıyı çalabilir, haberin olsun.
Deniz: Of anne, of!
***
(Ayten kazandığı zaferin verdiği gururla çayını içerken Çiğdem de hastaneye gelir ve Emre'nin kendisini kapıda beklediğini fark eder.)
Emre: Neredesin sen kızım ya? Sana çok önemli bir şey söylemem lazım.
Çiğdem: Hayrola, Şahika Hanım yine klasik sinir krizini mi geçirdi?
Emre: Hayır, Iraz hamilelik olayını sordu bana. Ne yapacağımı bilemedim, o da iyice şüphelendi.
Çiğdem: Nasıl ya? Yoksa gerçekten duymuş mu her şeyi? Ben zaten şüpheleniyordum, Allah kahretsin!
Emre: Ne söyleyeceğimizi düşünmek zorundayız, ağız birliği yapmamız lazım. Yoksa Iraz kafayı yiyecek.
Çiğdem (İç Ses): Zaten kafayı yemiş de haberin yok.
Çiğdem: Bir şey uyduramadın mı sen de? Sonuçta gülde diken, siz erkeklerde yalan bitmez.
Emre: Şaka yapmıyorum Çiğdem, duruma odaklan. Ağız birliği yapmamız lazım.
Çiğdem: Ben bir şeyler buldum aslında, takip et beni.
(Emre ve Çiğdem kapıyı tıklattıktan sonra içeriye girerken Iraz da ikisine imalı imalı bakmaktadır.)
Iraz: Demek sana söylediklerimden sonra odadan fırlamanın nedeni buymuş, hemen yetiştirmişsin sevgiline.
Emre: Iraz, lütfen böyle konuşma...
Çiğdem: Ben sadece yardım çantasını bırakmak için gelmiştim. Başka bir isteğiniz var mı?
Iraz: Evet, ağzındaki baklayı bir an önce çıkarmanı istiyorum. Siz benden gizli ne haltlar karıştırıyorsunuz?
Emre: Sen normalde bu kadar sinirli biri değildin Iraz, ne oluyor sana?
Iraz: Bak ya, hala lafı değiştirmeye çalışıyor. Demek duyduklarım gerçekten doğru.
Çiğdem: Emre'den hamile olduğumu söyledim... Ama bizim mahalledeki Emre'yi kast etmiştim. (Emre'ye ufak bir bakış atarak) Erkek değil mi, çıkarları için beni kullanıp sonra da bir kenara attı. Adım çıktı, işten kovuldum ve sonra da sizin Emre'yle karşılaştım.
(Çiğdem ve Emre, söyledikleri küçük yalanın işe yarayıp yaramadığını merak ederken Iraz'ın cevabı ikisine de rahat bir nefes aldırmıştır.)
Iraz: Sanırım sana bir özür borçluyum Emre... Senden şüphelenmemeliydim, ama duyunca kafayı yedim. Bir de seni düşünmeden intihar etmeye kalktım...
Emre: Önemli değil canım. (Iraz'a sarılırken) Ama bir daha böyle bir şey yapma, tamam mı?
Iraz: Buna emin olabilirsin...
***
(Çiğdem onları yalnız bırakırken Şahika ve Müjde ise koridordaki televizyona bakmaktadır.)
Spiker: Evet, sayın seyirciler. Bildiğiniz gibi birkaç bölüm önce Hazinedar şirketinin 300 milyon dolarlık zararı ödeyemediği için iflas ettiğini ve Fatih Hazinedar'ın yurt dışına açıklamıştık...
Müjde: (kumandayı arayarak) Hay, o dilin kopsun!
Spiker: Sizi duydum Müjde Hanım, ama ben de işimi yapıyorum. Neyse, son gelişmelere göre Fatih Hazinedar kaçtığı Lüksemburg'ta tutuklandı. Hazinedar'ın ifadesi alındıktan sonra özel uçakla İstanbul'a getirileceği açıklandı.
Şahika: Ne diyor bu spiker Müjde? Doğru mu bunlar?
Spiker: Müjde Hanım'ın kızaran suratına bakarsanız görürsünüz...
Müjde: (TV'yi kapatarak) Bu spiker de çok oldu ama, kadın bildiğin felaket tellalı! Şu Fatih'i de anlamıyorum ya. İnsan gider Almanya'da, İngiltere'de tutuklanır; bizimki Lüksemburg'ta yakayı ele veriyor!
Şahika: Bilsem yardım ederdim. Yoksa Iraz da bu yüzden mi...
Müjde: Hayır, ondan değil. Yine de bunu kimseye söylemeyeceksin, değil mi dünür? İtibarımız iki paralık olur yoksa.
Şahika: Merak etme canım, sırrın benimle güvende.
***
(Asansöre doğru giden Çiğdem'in adımları ise her seferinde yavaşlamaktadır, çünkü karnına çok ağır bir sancı girer. Çığlıkları o kadar acıdır ki Emre başta olmak üzere herkes hemen yardıma koşmak için gelir.)
Emre: Çiğdem, iyi misin?
Çiğdem: Değilim... (derin nefes alarak) Karnım... Acıdan öleceğim!
Emre: (elini tutarak) Lütfen biraz dayan Çiğdem, ikimiz için...
Çiğdem: İkimiz için mi?
(Çiğdem ağzından zar zor çıkan bu kelimelerden sonra kendinden geçerken Emre'yi ise büyük bir telaş kaplar.)
Emre: Çiğdem? İyi misin Çiğdem, uyan!
7. BÖLÜM SONU
Aşkın Peşinden, yeni bölümüyle 30 Eylül Cuma 20.30'da Fav10'da!
Aşkın Peşinden, yeni bölümüyle 30 Eylül Cuma 20.30'da Fav10'da!
Son düzenleme:
