Önceki Bölümler:
1. Bölüm
Dizideki tüm kurum ve kuruluşlar hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır.
2. BÖLÜM
1. Bölüm
Dizideki tüm kurum ve kuruluşlar hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır.
2. BÖLÜM
(Çiğdem, karnındaki sürprizin Emre sayesinde gerçekleştiğini anlamıştır. Öte yandan bu durumu Ayten'e açıklaması biraz uzun sürecektir.)Ayten: Söylesene, kimmiş o "şanslı kişi"?
Çiğdem: Aslında iki ay önce Emre Ocaklı ile birlikte ufak bir kaçamak yaşadık, her şey o gece başlamış olmalı.
(Ayten duydukları karşısında adeta şok olmuştur.)
Ayten: Emre Ocaklı mı? Sen mi? İlişki mi? Hepsini bir araya getirmeye çalışıyorum, ama beynim mavi ekran veriyor.
Çiğdem: Biliyorum, aşağılayıcı bir durum. Bir de sabahında beni tanımayıp evden kovdu, inanabiliyor musun?
Ayten: Ben yavaş yavaş inanmaya başlıyorum galiba, ben bile bazen seni sokağa atmamak için kendimi zorluyorum.
Çiğdem: Buraya bana hakaret etmek için mi geldin? Neler yaşadığımdan haberin var mı senin?
Ayten: Ben kaç çocuk doğurdum, hamileliği mi anlatıyorsun bana? Bir de seni akıllı kız sanırdım, bunun bize neler sağlayacağını hala anlayamadın mı? Bugüne bugün karnında Türkiye'nin en yakışıklı adamı Emre Ocaklı'nın çocuğu var! Onu bu çocukla tehdit edip yeni bir hayata yelken açabiliriz!
Çiğdem: Sen ne dediğinin farkında mısın? Tehdit falan etmeyeceğim, çünkü çocuğu aldıracağım.
Ayten: Çiğdem bugüne kadar söylediklerin tüm saçmalıkları bir kenara atarak söylüyorum, en saçması bu. Hem çocuğu falan da aldıramazsın, 10 haftayı geçti.
Çiğdem: Nasıl ya? Nasıl bakacağım şimdi bu mazluma?
Ayten: Sanırsın hala reşit olmamış. 40'ına merdiven dayamışsın, en azından mama yedirip bez bağlamayı da becerirsin! Hem düşünsene, Emre ve ailesinin karşısına çıkıp bir çocuğu olacağını söyleyeceksin, onlar da seni mecburen evlendirecekler. O zaman da çocuğa altmış tane dadı tutar, baktırırsın.
Çiğdem: Bu kadar mı duygusuzsun sen? Ben...
Ayten: "Bunu yapamam" falan deme, çünkü gayet de yaparsın. Tüm o çirkefliklerini bilmiyor muyuz sanki? Hem kendi ağzınla dedin "beni evden kovdu" diye. O yakışıklı öküzün kucağına hiç istemediği bir bebeği koyarak intikamını almış olacaksın.
Çiğdem: Bilemiyorum, düşünmem lazım.
(Çiğdem'in kafası hala karışıktır ve içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağı konusunda hiçbir fikri yoktur. Öte yandan Ayten kanallara zap yaparken Emre'yle ilgili bir magazin haberini görür.)
Dış Ses: Yaptığı şarkılarla milyonlarca kişinin beğenisini kazanan Emre Ocaklı, nişanlısı Iraz Hazinedar ile birlikte Cihangir'deki bir kafeden çıkarken görüntülendi.
Muhabir: Emre Bey, ufukta nikah var mı acaba?
Emre: (Iraz'a bakarak) Aslında bir süre daha açıklamamayı düşünüyorduk, ama çok ısrar ettiniz söyleyelim. Kısmet olursa önümüzdeki ay evlenme planımız var, ama nelerin yaşanacağı belli olmaz.
Muhabir #2: Iraz Hanım, çoğu kişinin gıpta ettiği bir pozisyondasınız. Ne demek istiyorsunuz?
Iraz: (kahkaha atarak) Vallahi biraz daha çalışsınlar diyorum. Emre gibi birini bulamazlar, ama onlar da kendilerine yetecek birileriyle yuva yapabilir.
(Haber bittikten sonra Çiğdem'in içi intikam hırsıyla dolmuştur.)
Ayten: Fikriniz değişti mi bari Çiğdem Hanım? Elinde çok güzel bir koz var ve kullanırsan hepimizin hayatı değişebilir.
Çiğdem: Evet, değişti. Benim hayatımı mahvedip başkasıyla yeni bir hayat kurabileceğini düşünen o Emre'ye gününü öyle bir göstereceğim ki bana yalvaracak!
***
ERTESİ GÜN
(Hastaneden taburcu olan Çiğdem düşüncelerle geçen bir geceden sonra Emre'yi bulmaya yemin etmiş ve onu sosyal medya hesaplarını stalk'lamaya başlamıştır.)
Ayten: (çay doldururken) Neye bakıyorsun öyle, yoksa bizim fırıldaktan haber mi var?
Çiğdem: Yok, ama gelmesi an meselesi. Yani yer bildirimi yapar yapmaz gideceğim.
Ayten: Bizim zamanımızda hiç böyle şeyler yoktu. Gerçi yer bildirimini bırak, zaten böyle bir şeyin olduğu duyulsa zaten öbür tarafı boyluyordun.
(Derken Emre'den Etiler'deki bir spor salonunda olduğunu gösteren bir yer bildirimi gelir. Çiğdem tam çıkacakken Ayten onu durdurur.)
Ayten: Oraya böyle gitmeyi planlamıyorsun, değil mi? Sonuçta elit bir semt; böyle tişörtle, kotla olmaz. Hem insanları göz zevkini düşün biraz.
Çiğdem: Ne olursa olsun bir dakika bile oyalanamam, yoksa Emre'yi kaçıracağım.
Ayten: (Çiğdem evden çıktıktan sonra) Sen bu halde dolaşırsan daha çok kaçırırsın...
***
(Çiğdem merdivenlerden inip durağa yürümeye başlarken platonik aşkı Selim'in gelmesiyle irkilir.)
Selim: Çiğdem, aşkım... Sabah sabah seni görmek içimi öyle bir aydınlattı ki nazlı yarim.
Çiğdem: Edebiyat kitaplarından fırlamış gibi konuşma Selim, işim gücüm var.
Selim: "Edebiyat" demişken sana bir şiir yazdım Çiğdem, okuyayım mı?
Çiğdem: Selim, şunu kafana sok artık: benden sana yar olmaz. Sırf peşimde koşmak için gül gibi üniversiteyi bıraktın, git hayatını yaşa.
Selim: Sen varken üniversitenin ne önemi var bebişkom?
Çiğdem: (taksiye el kaldırarak) Taksi! (Selim'e dönerek) Dünyada tek erkek olarak sen kalsan bile yüzüne bakmayacağım Selim, anla artık şunu!
(Çiğdem taksiye binip uzaklaşmaya başlarken Selim'in ise iki lafla pes etmeye niyeti yoktur.)
***
(Öte yandan Emre'nin ailesinin evinde ise hazırlıklar sürmektedir, çünkü akşam Emre ve Iraz akşam yemeğine gelecektir. Emre'nin annesi Şahika bu konuda ince eleyip sık dokumaktadır, çünkü Iraz gibi zengin ve başarılı bir ailenin kızının kendilerine çok katkı sağlayacağını düşünmektedir.)
Şahika: (yemek masasına bakarak) Melek, gel şuraya! Ben sana peçetelerin mavi renkte olmasını söylemedim mi? Bunlar camgöbeği renginde.
Melek: Affedersiniz efendim, hemen değiştiriyorum.
Yusuf: Şahika, sence de fazla abartmıyor musun? Ha mavi olmuş, ha camgöbeği, ne fark edecek?
Şahika: "Ne fark edecek" mi? İşte senin gibi düşünenler yüzünden bu ülke sürekli yerinde sayıyor. Tabii ben de sabahtan akşama kadar gazete okuyup yerimden sallarım, ama ailemi düşünüyorum! Ancak yersin, yatarsın, laf sokarsın!
Necla: (merdivenlerden inip salona yürüyerek) Yine neler oluyor böyle? Akşam yemeğinden önce biraz dinleneyim dedim, ama birilerinin deli dana gibi bağırması yüzünden uyuyamadım.
Şahika: Anneciğim, bu benzetmenize çok darıldım. Akşam Iraz ve Emre yemeğe gelecek, onlar için hazırlık yapıyoruz. Eğer bir şeyi bile batırırsak sosyetenin diline düşeriz.
Necla: Allah aşkına bu Iraz'da ne buluyor şu çocuk, anlamıyorum. Sonradan görmenin önde gideni. Yani hareketleri, üstü başı üstünden akıyor resmen.
Şahika: Iraz Türkiye'nin vergi rekortmenleri arasında yer alan Hazinedar ailesinin kızı, yani doğuştan zengin.
Necla: Gönlü zengin olmadıktan sonra Emre'yi nasıl memnun edebilir ki sanki?
(Öte yandan Emre'nin kız kardeşi Özge de telefonla abisiyle görüştükten sonra anne ve babasının yanına gelmiştir.)
Özge: Anne sana bir haberim var, ama telaşlanmak, tabak kırmak, yerlerde tepinmek ve hizmetçilere çıkışmak yok.
Şahika: Böyle diyeceksen içlerinden birini kesin yaparım, ama söyle bakalım.
Özge: Az önce abimle görüştüm, Iraz bu akşamki yemeğe gelemeyecekmiş. Annesi biraz rahatsızlanmış, ona bakması gerekiyormuş.
Necla: O kadar hazırlık boşa mı gitti şimdi?
Şahika: Anneciğim, Allah aşkına maddiyattan biraz uzaklaşır mısınız? Yani burada kız annesine bakmak, şefkat göstermek istemiş, sizin aklınız hala hazırlıkta.
Yusuf: Hizmetçileri bakamaz mıymış 2-3 saatliğine?
Şahika: Burada "sevgi" diyorum, "şefkat" diyorum, kime diyorum! (Yusuf'a dik dik bakarak) Helal olsun gelinime, bazıları gibi içindeki iyi duyguları öldürmemiş henüz! Şimdi Müjde Hanım'ı ziyaret etmemiz icap edecek o zaman.
Özge: Yok, Müjde Hanım'ın iyileşmesi için sessiz sakin bir ortama ihtiyacı varmış... Hatta hizmetçilerine de izin vermişler.
Şahika: Bari telefondan arayıp 'geçmiş olsun' diyeyim, ayıp olmasın şimdi.
(Şahika hemen telefona sarılırken Çiğdem ise Etiler'e gelmiştir.)
Çiğdem: Neydi bu spor salonunun adı? (telefonuna bakarak) Favori Spor Salonu... Buralarda bir yerde olması lazım...
(Çiğdem bir süre daha yürüdükten sonra aradığı spor salonuna geldiğini fark eder ve hemen içeriye girer. Gözü Emre'yi ararken onu barfiks çekerken görür. Öte yandan Emre ise Çiğdem seslenene kadar onu fark etmemiştir.)
Çiğdem: Emre!
Emre: (kafasını çevirerek) Pardon, kime bakmıştınız?
Çiğdem: (gülerek) Şaka gibi ya, balık hafızalı mısın nesin oğlum sen? Ben Çiğdem, hani şu 2 ay önce ihanet ettiğin zavallı kız.
(2 ay önce yaşananlar bir film şeridi gibi Emre'nin gözünden geçip gitmiştir.)
Emre: Evet, şimdi hatırladım. Senin ne işin var burada, yoksa seni yeteri kadar tatmin edemedik mi?
Çiğdem: Hala kafan basmıyor, o sabah hayvan gibi davranan sendin. Hem gül yüzünü görmeye gelmedik herhalde. Sana önemli bir haberim var.
Emre: Güvenliği çağırmadan önce git buradan, sana süre veriyorum. (Çiğdem'in kararlılığını görerek) Bak, git diyorum. Yoksa çok fena olacak.
Çiğdem: Hayır, gitmeyeceğim... Ben hamileyim... Hem de senden.
Emre: Ne saçmalıyorsun sen ya? Çekil git şuradan.
Çiğdem: (çantadan hamilelik testini çıkararak) Al istersen kendin bak, çift çizgi!
(Ard arda duydukları Emre için adeta şok olur ve bunun etkisiyle bir anda bayılıverir. Öte yandan onu kendine getirmek de Çiğdem'e düşer.)
Çiğdem: Kendine gel Emre, uyansana! Bir de bana hassas derler. Adama iki kelime bir şey söyledik, kendini yerden yere attı. Hem hamile olan benim, sana ne oluyor acaba?
(Spor salonundaki görevli Emre'yi uyandırması için Çiğdem'e bir bardak su verir, ama bizim Çiğdem bu suyu kullanmakta "biraz" aşırıya kaçar.)
Çiğdem: Of, yeter be! (bardağı alıp Emre'nin suratına boşaltarak) Seni mi çekeceğim ben?
Emre: (yerinden fırlayarak) Sen ne dediğinin farkında mısın kızım? Manyak mısın?
Çiğdem: Evet, manyağım! Benimle ilişkiye girip sabahında hiçbir şey olmamış biri kadar manyağım hem de! Ayrıca lafım daha bitmedi. Her şeyi ailene teker teker anlatacağım, sen de tüm bunların bedelini ödeyeceksin!
Emre: Sen gelsene arka tarafa. Biraz daha bağırırsan rezil olacağız.
(Çiğdem ve Emre soyunma odasının önüne gelir.)
Emre: Ne istiyorsun sen? Eğer paraysa fazlasıyla öderim. Çok güzel bir hayatın olur. Ayrıca...
Çiğdem: Siz hep böylesiniz, değil mi? Zengin erkekler olarak her şeyin üzerini parayla örtüyorsunuz. Ben bunlara kanmayacak kadar çok yerli dizi izledim, senin haberin var mı?
Emre: O zaman senin karın ağrın ne?
Çiğdem: "Hamileyim" diyorum adam, ne duygusuzsun sen ya.
Emre: Hamile olduğunu fazlasıyla anladık. Ne yapmak istiyorsun, aldıracak mısın?
Çiğdem: Hayır, aldırmayacağım. Ayrıca ben buraya bebeği ailene açıklamak için geldim, böyle bir şeyi daha fazla saklayamam.
Emre: Bak, ben gençliğimin baharındayım. Yaptığım şarkılarla tüm Türkiye'yi kendimden geçiriyorum, mutlu ve başarılı bir hayatım var. Üstelik evleneceğim, yani bir kişi bile bunu duysa rezil olurum!
Çiğdem: Bir de o var... Aslında en başta böyle bir niyetim yoktu, ama seni magazin programında o uzun bacaklı egoyla görünce içim intikam gibi bir şeyle doldu.
Emre: Bak Çiğdem, hayat güzel kuşlar uçuyor. Bu üç günlük dünyaya da kazık çakmadık, yaşadığımız günlerde de böyle intikamla falan olmaz ki güzelim.
Çiğdem: Doğru ya. Sen bugüne kadar bir sürü kadınla gecelik ilişkilere girdin. Ama o zavallı kızların hiçbiri de senin gerçek yüzünü ortaya çıkaramadı. Neden? Çünkü Emre Ocaklı büyük star, çünkü Emre Ocaklı evimizin oğlu, çünkü Emre Ocaklı dünyanın en ahlaklı adamı! Ama ben bu oyunu bozacağım. Benim de adım ÇİĞDEM SÖNMEZ ise her şeyi ailene teker teker anlatacağım!
Emre: Hayır, anlatmayacaksın. Hem anlatsan bile sana kim inanır? Senin sözüne karşı benim sözüm.
Çiğdem: Kendini bir şey sanma Emre efendi! Bu böyle hemen yenip yutulacak kadar küçük bir olay değil, illa ki birileri halimi anlar.
Emre: Tamam, söyle ya. Kenar mahalleden gelmiş sıradan bir kızın söylediklerini çok umursayacaklar zaten.
Çiğdem: Hayır, gitmeyeceğim. Çünkü beni sen götüreceksin, hem de tıpış tıpış.
Emre: Oldu, kendi sonumu kendim hazırlayacağım yani.
Çiğdem: Demek bu olay söylediğin kadar önemsiz değilmiş.
Emre: (uzaklara bakarak) Orada biri üzerini mi çıkarmış?
Çiğdem: (arkasına dönerek) Hani? Nerede?
(Çiğdem'in arkasına dönmesine fırsat bilen Emre oradan uzaklaşırken Çiğdem'in gerçeği görmesi fazla uzun sürmez. ve Emre'nin arka kapıdan çıkıp arabaya binmek üzere olduğunu görür.)
Emre: Benimle uğraşmaman gerektiğini bilmeliydin.
(Emre gaza yüklenip oradan uzaklaşırken Çiğdem'in ise hemen pes etmeye niyeti yoktur.)
Çiğdem: Allah cezanı versin senin pislik herif! Bu adamı bulmak için yaşamadığım olay kalmadı, ama bu sefer benden o kadar kolay kaçamayacak.
2. BÖLÜM SONU
***
Aşkın Peşinden'in 3. bölümü Cumartesi 20.00'de Fav10'da!
***
Aşkın Peşinden'in 3. bölümü Cumartesi 20.00'de Fav10'da!
Son düzenleme:
