3 Mart 1924 Halifeliğin Kaldırılması Kutlu Olsun!

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,277
Reaksiyon puanı
39,956
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Bugün 3 Mart devrim yasalarının 94. yıldönümüdür. 3 Mart 1924’te TBMM’de üç yasa kabul edildi ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı.

"94 yıl önce bugün: Halifelik kaldırıldı; Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı ve Tevhidi Tedrisat (Eğitimde Birlik) Yasası kabul edildi..."

"29 Ekim 1923’te evet, Cumhuriyet ilan edilmişti. Ancak bu Cumhuriyetin temel karakteri henüz açıkça bilinmiyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ilkelere dayalı temel felsefesi, 29 Ekim’den 4 ay sonra, 3 Mart 1924’te açıkça belirlenmiştir."

images


"Saltanatın kaldırılmasına, cumhuriyetin ilânına karşın hiçbir gereği kalmayan halifelik, varlığını korumakta devam ediyordu. İstanbul’daki son halife de bu durumdan yararlanarak cumhuriyet rejimi karşısında ayrı bir kuvvetmiş görüntüsünü vermekten çekinmiyor, tantanalı törenler düzenliyor, devlet bütçesinden kendisine ayrılan ödeneği az görüyordu.
Bu tutum, devrime karşı çevreleri kımıldanmaya yöneltiyor, bir kısım basın da halife yanlısı bir tutumun içine itiliyordu. Halbuki büyük özverilerle kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti’ni her türlü tehlikeden korumak vazgeçilmez görevdi. Artık halife sorununun da kesin şekilde çözülmesi gerekiyordu. 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan bir yasayla hilâfet kaldırılarak son halife yurt dışına çıkarıldı.
Halifeliğin kaldırılışıyla Türkiye Cumhuriyeti, lâiklik yolunda bir büyük adım daha attı; zira millî egemenliğe dayalı bir rejimde, çağdaş ve lâik devlet kavramında "halifeli cumhuriyet" söz konusu olamazdı."

turkiyede-ve-avrupada-laiklik-anlayisi.jpg


"Şeriye ve Evkaf Vekâleti, alınan kararların şeriat kurallarına uygun olup olmadığını denetliyordu.

Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası ile, eğitim din kurallarının pençesinden kurtarılıyor ve eleştirel aklı öne çıkaran, bilimi temel alan çağdaş bir eğitim modeline yöneliniyordu.
Bu üç devrim yasası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesi kurulmuş oldu."
 
Din kurumlarının devlet işlerine müdahalesini düşünürsek çok doğru bir atılımdı.
 
Elindeki gücü kendi eliyle iten bir ülke varsa o da Cumhuriyet Döneminin Türkiye'sidir. Gerçi bazı siyasetçiler daha sonra halifeliği biz değil İngilizler istediği için kaldırdık demeleri bazı şeyleri anlatmak için yeterli görünüyor. Ayrıca Cumhuriyet ilan edilirken Meclise gelen mebus sayısını düşünürsek bunun bir kumpas olduğunu da çok iyi anlarız.
 
İslam da böyle bir kavram yok. Bu tamamıyla din sosunu kullanıp insanları yönetmeye çalışmak. İyi ki kaldırılmış. :)

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”
 
İngiltere Başbakanı Churchill, 'Osmanlı'yı mahalle mahalle
işgal etsek Hilafeti kaldıramazdık'
 
Saltanattan sonra laik cumhuriyetimizin önündeki ikinci büyük engel de 94 yıl önce bugün kaldırıldı. Meclis, Milli Mücadele'de saltanat ve halifeliği kurtaracağına söz vermiştir ve sözünü tutup, dış güçlerin elinden kurtarıp milli iradenin tecelli ettiği Büyük Millet Meclisinde Türk milletinin kararıyla kaldırmıştır. Kutlu olsun.

İngiltere Başbakanı Churchill, 'Osmanlı'yı mahalle mahalle
işgal etsek Hilafeti kaldıramazdık'
Kaldıramazdık değil kaldırmazdık)). Halife sıfatında bir adam milli mücadele liderinin idamına onay vermişken neden kaldırsınlar ki?
 
Ne farkı var ki? Şimdiki hükümet zihniyeti Cumhuriyeti halifeleştirmek için elinden geleni yaptı ve yapıyor zaten. Yasa mı kaldı, ilke mi kaldı, adalet mi kaldı bu ülkede.. Referandum sayesinse kendi iğrenç islami zihniyetlerini yasalarla oynayarak cumhuriyeti mahvettiler bile..
 
Saltanattan sonra laik cumhuriyetimizin önündeki ikinci büyük engel de 94 yıl önce bugün kaldırıldı. Meclis, Milli Mücadele'de saltanat ve halifeliği kurtaracağına söz vermiştir ve sözünü tutup, dış güçlerin elinden kurtarıp milli iradenin tecelli ettiği Büyük Millet Meclisinde Türk milletinin kararıyla kaldırmıştır. Kutlu olsun.


Kaldıramazdık değil kaldırmazdık)). Halife sıfatında bir adam milli mücadele liderinin idamına onay vermişken neden kaldırsınlar ki?
Kaldıramazdık. Yani senin dediğin kelime cümlenin anlamına bile uymuyor kaldı ki bunun orijinali mevcutken böyle kısır döngü yapmamız kimseye bir şey kazandırmaz.

Saltanatın Kaldırılmasını o zaman ki koşullara göre katılmasamda bir nebze doğru bulabilirim. Ama Halifeliğin kaldırılmasının akla, mantığa uyması hatta uydurulması bana çok ama çok yanlış geliyor. İngilizlerin de dediği gibi 'Türkler bindiği dalı kesmiştir'. Elinde bir güç var ve sen bunu kaldırıyorsun. Siyasi yetkiler zaten alınmış ne gerek var kaldırılmasına. Üstelik Osmanlı hanedanlığına bağlı bütün fertleri yurtdışına sürerek. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.

Osmanlı zamanında yapılan fetva ile gelen paraların tutanağı şu şekilde,

Hindistan Müslümanları: 157044 Osmanlı Lirası

Rusya Müslümanları: 19464 Osmanlı Lirası

Cezayir: 13804 Osmanlı Lirası

Afrika Müslümanları: 13211 Osmanlı Lirası

Mısır: 9857 Osmanlı Lirası

Bosna Hersek: 6210 Osmanlı Lirası

Romanya Müslümanları: 3255 Osmanlı Lirası

Iran: 2597 Osmanlı Lirası

Batavya: 1599 Osmanlı Lirası

Bulgaristan: 986 Osmanlı Lirası

Kıbrıs: 963 Osmanlı Lirası

Tunus: 612 Osmanlı Lirası

Çin Müslümanları: 372 Osmanlı Lirası

Garbi Avustralya: 294 Osmanlı Lirası

Girit: 75 Osmanlı Lirası

Bingazi: 7 Osmanlı Lirası

Ayrıca şöyle bir şey var. Lozan'ı kendi meclisinde bir türlü omaylamayan İngiltere Halifeliğin kaldırılmasıdan hemen sonra Lozan'ı onaylatıyor. Artık her şeyi yazmaya gerek yok diye düşünüyorum. Senide az çok bildiğim için buradan sonucu çıkarabileceğini tahmin ediyorum.
 
Kaldıramazdık. Yani senin dediğin kelime cümlenin anlamına bile uymuyor kaldı ki bunun orijinali mevcutken böyle kısır döngü yapmamız kimseye bir şey kazandırmaz.

Saltanatın Kaldırılmasını o zaman ki koşullara göre katılmasamda bir nebze doğru bulabilirim. Ama Halifeliğin kaldırılmasının akla, mantığa uyması hatta uydurulması bana çok ama çok yanlış geliyor. İngilizlerin de dediği gibi 'Türkler bindiği dalı kesmiştir'. Elinde bir güç var ve sen bunu kaldırıyorsun. Siyasi yetkiler zaten alınmış ne gerek var kaldırılmasına. Üstelik Osmanlı hanedanlığına bağlı bütün fertleri yurtdışına sürerek. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.

Osmanlı zamanında yapılan fetva ile gelen paraların tutanağı şu şekilde,

Hindistan Müslümanları: 157044 Osmanlı Lirası

Rusya Müslümanları: 19464 Osmanlı Lirası

Cezayir: 13804 Osmanlı Lirası

Afrika Müslümanları: 13211 Osmanlı Lirası

Mısır: 9857 Osmanlı Lirası

Bosna Hersek: 6210 Osmanlı Lirası

Romanya Müslümanları: 3255 Osmanlı Lirası

Iran: 2597 Osmanlı Lirası

Batavya: 1599 Osmanlı Lirası

Bulgaristan: 986 Osmanlı Lirası

Kıbrıs: 963 Osmanlı Lirası

Tunus: 612 Osmanlı Lirası

Çin Müslümanları: 372 Osmanlı Lirası

Garbi Avustralya: 294 Osmanlı Lirası

Girit: 75 Osmanlı Lirası

Bingazi: 7 Osmanlı Lirası

Ayrıca şöyle bir şey var. Lozan'ı kendi meclisinde bir türlü omaylamayan İngiltere Halifeliğin kaldırılmasıdan hemen sonra Lozan'ı onaylatıyor. Artık her şeyi yazmaya gerek yok diye düşünüyorum. Senide az çok bildiğim için buradan sonucu çıkarabileceğini tahmin ediyorum.
Adam öyle dedi demiyorum ben. Durum ortadayken niye kaldırsınlar ki? Halifelik de saltanat da işgalcilerin elinde oyuncak olmuştu ve ne Türk milletine ne Müslümanlara bir faydası vardı.
Bahsettiğim şey Müslümanların bireysel olarak çağrıya karşılık vermesi değil, devletler bazında kaç devlet önem veriyordu hilafet makamına? Hindistan Müslümanları çok önem veriyordu mesela ama onlar da kısa sürede duruma alıştı ve bir yolunu buldu. Yani hilafetin kaldırılmasıyla kıyamet de kopmadı.
Bildiğin gibi hilafet Meclis kararıyla Abdülmecid'e verilmişti ama kendisi hem Ankara Hükümetine bağlı kalıp hem de İstanbul'da hala Osmanlı Halifesi gibi davranmaya, padişahmış gibi şatafatlı cuma selamlıklarına ve para harcamaya (sürekli Ankara'dan ek ödenek talebinde bulunurdu) devam etti. Sonuçta ortada bir ikilik oluşmuştu, Abdülmecid bu kadar sivri durmasaydı belki de -hemen- kaldırılmazdı. Mantıklı açıklamasını söyledim, Abdülmecid eski kafada bir halife gibi davranmaya devam etti ve Osmanoğulları fiziksel olarak sürgünde olsa da sanki bir tanesi hepsini temsilen İstanbul'da gibiydi. Böyle devam edemezdi ki durum.
Şimdi başta söylediğim gibi, devletler bazında, kayda değer seviyede hangi devlet hilafet makamına bağlılık ve saygı duyuyordu? Kusura bakma, ben o kadar kolay anlayamıyorum, İngiltere'nin Lozan'ı onaylama zamanlamasıyla hilafetin kaldırılması arasındaki ilişkiyi daha açık bir şekilde söyler misin? Ve son, Atatürk bir gün Müslümanların toplanıp, bir meclis kurup, bir başkan seçip bu kişiye halife denilebileceğini öneriyor, Müslüman ülkeler buyursun kursun meclisi.
 
Adam öyle dedi demiyorum ben. Durum ortadayken niye kaldırsınlar ki? Halifelik de saltanat da işgalcilerin elinde oyuncak olmuştu ve ne Türk milletine ne Müslümanlara bir faydası vardı.
Bahsettiğim şey Müslümanların bireysel olarak çağrıya karşılık vermesi değil, devletler bazında kaç devlet önem veriyordu hilafet makamına? Hindistan Müslümanları çok önem veriyordu mesela ama onlar da kısa sürede duruma alıştı ve bir yolunu buldu. Yani hilafetin kaldırılmasıyla kıyamet de kopmadı.
Bildiğin gibi hilafet Meclis kararıyla Abdülmecid'e verilmişti ama kendisi hem Ankara Hükümetine bağlı kalıp hem de İstanbul'da hala Osmanlı Halifesi gibi davranmaya, padişahmış gibi şatafatlı cuma selamlıklarına ve para harcamaya (sürekli Ankara'dan ek ödenek talebinde bulunurdu) devam etti. Sonuçta ortada bir ikilik oluşmuştu, Abdülmecid bu kadar sivri durmasaydı belki de -hemen- kaldırılmazdı. Mantıklı açıklamasını söyledim, Abdülmecid eski kafada bir halife gibi davranmaya devam etti ve Osmanoğulları fiziksel olarak sürgünde olsa da sanki bir tanesi hepsini temsilen İstanbul'da gibiydi. Böyle devam edemezdi ki durum.
Şimdi başta söylediğim gibi, devletler bazında, kayda değer seviyede hangi devlet hilafet makamına bağlılık ve saygı duyuyordu? Kusura bakma, ben o kadar kolay anlayamıyorum, İngiltere'nin Lozan'ı onaylama zamanlamasıyla hilafetin kaldırılması arasındaki ilişkiyi daha açık bir şekilde söyler misin? Ve son, Atatürk bir gün Müslümanların toplanıp, bir meclis kurup, bir başkan seçip bu kişiye halife denilebileceğini öneriyor, Müslüman ülkeler buyursun kursun meclisi.
Dostum sen yapma bari. Halifelik kaldırılmadan önce bağımsız olan kaç müslüman devlet var ki ülke bazında yardım veya tepki olsun? Yapma böyle şeyler! Senin kalitene yakışmıyor.

Biraz daha açıklamak gerekirse Lozan'ın onaylatma şartı halifeliği kaldırmaktır. Yok ödenekmiş, çift başlılıkmış bunlar fasa fiso şeyler. Kaldı ki bizim kitapları da bir ara İngilizlerin hazırlattığını düşünürsek çift başlılık, gereksiz harcama gibi bahanelerin olması son derece doğal.
 
@yatutarsa şansa Murat Bardakçı bunu kalemine almış. Bu sadece küçük bir örnek. Hiçbir yorum eklemiyorum ki sonra taraflısın falan denilmesin diye. Kendin oku kendin yorumunu yap.

“Ankara’da, Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne” hitabı ile başlayan telgrafında “78 yaşındayım. Odadan bile çıkmak iktidarına mâlik bulunmadığımdan karar-ı ahire tebaiyet maddeten imkân haricindedir. Hayattan artık bir nasibi kalmamış olan benim gibi bir ihtiyarın takarrüp eden son günlerini odasında geçirmeye müsaade buyurmanızı istirham eylerim. Seniha binti Abdülmecid” diyordu.
Sultan’ın şimdi Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan telgrafını arşivin müdürü ve dostum Muhammed Safi’ye teşekkürlerimle beraber, bugünün Türkçesi’ne naklederek vereyim:
“78 yaşındayım. Odadan çıkmaya dahi gücüm yetmediğinden alınan son karara uymam mümkün değildir. Hayattan artık bir nasibi kalmamış olan benim gibi bir ihtiyarın yaklaşan son günlerini odasında geçirmeye müsaade buyurmanızı istirham eylerim. Abdülmecid’in kızı Seniha”.