İSLAMİ DÖNEMDE İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ (11-12.YÜZYIL)
HAZIRLIK:
Sayfa 72:
Hakaniye(Karahanlı) Türkçesi:
Hakaniye Lehçesi Karahanlı Türkçesine veya Türkçe'nin Karahanlı dönemine verilen isimdir.11.ve 12.yüzyıllarda Doğu ve Batı Türkistan'da kullanılmış ilk İslami Türk Orta Asya edebi dili olarak anılır.
Karahanlı Türkçe eserler
Her ne kadar Gaznelilerle Selçuk Oğulları Türkçe'ye büyük bir önem vermiyerek Farsça'ya daha düşkünlük göstermişlerse de öbür Türkler ve Türk büyükleri ulusal dile değer vermişler ve sayıları yirmibiri bulan eserler bırakmışlardır. Bunlardan elimize ulaşan en önemli ve değerlileri;
Karahanlı Devleti zamanında ilk defa Hakaniye Türkçesi ile yazılmış olan Yusuf Has Hacip (Yūsuf Khāss Hājib)'in yazdığı ünlü Kutadgu Bilig ismindeki eseri ile aynı yüzyılda yazılmış bulunan Kaşgarlı Mahmut'un ünlü eseri Divân-ı Lügati't-Türk'tür. İbn Muhannā'nın bahsettiği dört, Ebu Hayyan (Abū Mūsā Ǧābir ibn Ḥayyān)'nın bahsettiği Bilik ismindeki bir eser ve diğerleri günümüze kadar ne yazıkki bulunamamıştır. Karahanlılar dönemde Çuçu isminde de bir Türk şairi yetişmiştir.
Daha ayrıntılı bilgi için linke tıklayınız Hakaniye Türkçesi
11.- 12. Yüzyıl Tarihi, Siyasi ve Sosyal Yapı:
Türkler, 8. yy'dan itibaren Müslümanlığın etkisinde kalarak yeni dini kabul etmeye başlamışlardır. Müslümanlığı önce doğudaki Maveraünnehir yöresinde yerleşmiş bulunan Türkler arasında yayılması 10.yüzyılda gerçekleşmiştir.9. yy'ın ortalarında kurulan Samanoğulları Devleti halkının çoğunun Türk olduğunu ancak resmi dil olarak Arapça ve Farsça'yı kullandıklarını biliyoruz. Nitekim, 10. yy.'ın ortalarında kurularak 12. yy.'uın sonlarına kadar egemenliğini sürdürmüş olan Gazneliler de sarayın ve ordunun kullandığı dil Türkçe olmakla birlikte resmi dil gene Arapçadır. Daha 8. yy.'ın sonlarında Fergana, Kaşgar, Aksu yörelerinde devlet kuran Karahanlılar 10. yy.'ın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han'ın Müslümanlığı kabul etmesi üzerine Müslüman olarak ilk Müslüman Türk Devletini kurarlar. Böylece 8. yy.'dan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler'in yaşadığı Maveraünnehr, Horasan, Kaşgar yöresi 4 yüzyıl süren bir dönem içerisinde Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türklerin ibadet için Kuran okumaları gerekiyordu. Böylece Türkler, Müslüman diğer milletler gibi Arap yazısını kullanmaya başladılar. Müslüman olan Türklerin yavaş yavaş İslam kültürüne girmesinde Araplardan çok İranlıların etkisi olmuştur. Başka bir değişle İslam kültürü, dünya görüşü ve bunların ürünü olan ortak İslam edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan ögeler İranlıların aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir.
11.ve 12.yüzyıllarda Türklerin tarihi, siyasi ve sosyal yapısı
http://www.kultur.gov.tr/
* İLK İSLAMİ ESERLERİMİZ
KUTADGU BİLİG: (1069-1070) 11. yy.de Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Eserin adı 'Mutluluk Veren Bilgi' anlamına gelmektedir. İdeal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiğini birtakım sembollerle anlatan manzum ve didaktik bir eserdir. Türk Edebiyatı'nda aruz ölçüsü, beyit nazım birimi ve mesnevi nazım biçimi ilk kez bu eserde kullanılmıştır. Edebiyatımızdaki ilk alegorik eserdir. Beyit ve dörtlüklerden oluşmuştur. Hakaniye Türkçe'siyle yazılmıştır. (6645 beyit, 173 dörtlükten oluşur.- Firdevsi'nin 'Şehname'sinden etkilenilmiş.)
· DİVAN-I LÜGAT'İT TÜRK: (1072) 11. yy.de Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış ilk sözlüğümüzdür. Eserin adı 'Türk Dilinin Toplu Sözlüğü' anlamına gelmektedir. Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar güçlü, zengin bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır. Türkçe sözcükler Arapça karşılıklarıyla tanımlanmış ve tanımlanan sözcük bir şiir ya da atasözünde kullanılmıştır. Eserde İslâmiyet öncesi Türk Edebiyatı'nın örnekleri (sav, sagu, koşuk, destan) ve Türk dilleri hakkında önemli bilgiler veriliyor; ayrıca ilk Türk dünya haritası vardır.
* İlk Türkçe sözlük
* İlk Türkçe dilbilgisi kitabı
* Zengin bir edebiyat seçkisi (antoloji)
* İlk ansiklopedimiz
* Edebiyat, folklor, tarih, toplumbilim, dil alanında kaynak kitaptır.
ATABET'ÜL HAKAYIK: 12. yy.de Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan bu eserin adı 'Gerçeklerin Eşiği' anlamına gelir. Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Eserde bilgi, iyilik, din, ahlak gibi kavramların övgüsü yapılmaktadır. Din ve ahlak konusu didaktik olarak işlenmiştir. Bu manzum eser dörtlük ve beyitlerden oluşmaktadır. Ölçüsü aruzdur. (Firdevsi'nin 'Şehname'sinden etkilenilmiş.)
DİVAN- HİKMET: Tasavvufi halk edebiyatının ilk örneği olan bu eser 12. yy.de Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Önce sözlü gelenekte oluşmuş sonra yazıya geçirilmiştir. Eser halk diliyle, dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır. Hakaniye Türkçesiyle yazılan bu eserde Yesevilik tarikatının öğretisi yapılmaktadır. 13.yy.den başlayarak Anadolu'da gelişen Tekke Edebiyatı'na özellikle Yunus Emre'ye Ahmet Yesevi'nin etkisi büyüktür.
AHMET YESEVİ?-1166) (kısa ve öz)
*12.yüzyılda yaşamıştır.
*Dini-tasavvufi halk şiiri onunla başlamıştır.
*İlk mutasavvıf olarak "yesevi" tarikatını kurmuştur.
*Eserlerini didaktik tarzda yazmıştır.
*"Hikmet" (bilgece söz) tarzı şiir geleneğini başlatmıştır.
MESNEVİ:
Bugünkü hikaye ve romanın, sözlü edebiyat dönemindeki destanın divan edebiyatındaki karşılığıdır.
Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir.
Beyit sayısı sınırsızdır.
Savaş, aşk, din, ahlak, menkıbeler… gibi birçok konu işlenir.
Her beyiti kendi arasında kafiyelenir : (aa/bb/cc/dd/ee/ff...)
Divan şiirinde bir şairin beş mesnevisine 'hamse' denir.
( Fuzuli, Ali Şir Nevai hamse sahibidir)
En tanınmış mesnevilerimiz:
Aşk konulu > Leyla vü Mecnun ( Fuzuli),
Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip)
Mizahi > Harname ( Şeyhi)
Bir şehri anlatan > Şehrengiz ( Taşlıcalı Yahya)
Dini ve Tasavvufi > Mevlit ( Süleyman Çelebi)
Ahlaki ve Öğretici > Hayriye ( Nabi ), Kutadgu Bilig
ATATÜRK'ÜN TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyetinin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tesbit edilmiştir.
1936
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.
1936
Türkiye Cumhuriyeti çocukları, kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu özelliği muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler.
1936
Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin temel dileği olarak temin edeceğiz.
1932
Bir millî terbiye programından bahsederken, millî karakter ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyoruz.
Temmuz 1924
Şimdiye kadar takibolunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin gerilemesinde en mühim etken olduğu kanaatindeyim. Onun için millî terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından ve yaradılışımızla hiç de münasebetli olmayan yabancı fikirlerden, Doğudan ve Batıdan gelen tesirlerden tamamen uzak millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dâvamızın inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lâlettayin bir yabancı kültürü şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür zeminle mütenasiptir. O zemin milletin seciyesidir.
15 Temmuz 1921
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
3.8.1932
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
1923
Dünyanın bellibaşlı milletlerini esaretten kurtararak, hâkimiyetlerine kavuşturan büyük fikir cereyanları; köhne müesseselere ümit bağlayanların, çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır.
1923
Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kasdetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikatı bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkabilir.
22.3.1923
Geçen Kurultaydan bugüne kadar kültürel ve sosyal alanda başardığımız işler Türkiye Cumhuriyetinin millî çehresini kesin çizgilerle ortaya çıkarmıştır.
1935
Yeni harfleri, millî tarihi, öz dili, sanatı, ilmi, müziği, teknik kurumlarıyla kadını erkeğe her hakta eşit, modern Türk sosyetesi bu son yılların eseridir.
1935
Türk Milleti, ancak varlığını derin ve sağlam kültür sınırlarıyla çizdikten sonradır ki onun yüksek kapasitesi ve fazileti milletlerarasında tanınır. Türk Milletine fıtrî rengini veren bu inkılâplardan herbiri çok geniş tarihi devirlerin öğünebileceği büyük işlerden sayılsa yerindedir.
1935
Kültür dediğimiz zaman bir insan cemiyetinin, devlet hayatında fikrî hayatında, iktisat hayatında yapabilecekleri şeylerin muhassalasını (toplamını) kastediyoruz ki, medeniyet de bundan başka bir şey değildir. (1929 )
SAYFA 74
1.soru: 1.beyitte: Kitabın adını neden Kutadgu Bilig koyduğunu
2.beyitte:Kitabını okuyanlara her iki dünyada da mutluluğun yolunu gösterdiğini
3.beyit: Sözlerinin gerçek olduğunu , insanın iki dünyada da mutlu olması için tutması gereken yolları
4.beyit:Kün Toğdı'nın anlatacağı ilk kişi olduğunu
5.beyit: Sonra Ay Toldı'yı söylediğini mululuk güneşinin onunla parladığını
6.beyit: Kün Togdı'nın töreyi Ay Toldı'nın mutluluğu sembolize ettiğini
7.beyit: Ögdülmiş'in aklı
8.beyit: Odgurmış'ın akıbet'i (hayatın sonu)
9.beyit: ve sözünü bu dört kişi üzerine kurulu olduğunu anlatıyor.
.......
Olay örgüsü:
Metnin tamamında insanın iki dünyada da mutlu olması için gereken yolu göstermek amacıyla eserin temelinin 4 kavram üzerine kurulduğunu ve bunları 4 kişi ile sembolize edildiği
hükümdar ile Ay Toldı'nın diyalogları
Ödülmiş ile Ogdurmış'ın diyalogları şeklindedir.
2) Eser mesnevi nazım biçimiyle ve didaktik tarzda yazılmış bir siyasetnamedir(öğüt kitabı da denebilir) .Yazılış amacı ise her iki dünyada da insanlara mutluluğun yollarını göstermektir.
3) Olaylar adalet,mutluluk,akıl ve hayatın sonunu sembolize eden 4 kişi ağzında anlatılmaktadır.Metinde hükümdar-Aytoldı ; Ögdülmiş ile Ogdurmış'ın diyalogları vardır.Bu karşılıklı konuşma tarzı soyut kavramların somutlaştırılması ve verilmek istenen iletinin okur tarafından daha iyi algılanmasını sağlamaktadır.
4)
kanun ve adaleti temsil eder > Kün Togdı
Mutluluğu temsil eder > Ay Toldı
Aklı ve ilmi temsil eder > Ögdülmiş
Hayatın sonunu temsil eder > Ogdurmış
5) Metinde iki ajunnı (iki dünya ) ; akıbet (hayatın sonu); ihsan , Tanrı , "Yazukka kefaret bolur ig togan(ağrı ve hastalık günahlara kefaret olur." gibi ifadeler İslam inancıyla ilgilidir.
6) 6.beyitteki "Anıngdin yaruyur ıduk kut küni"
7.beyitte: "Bu kün togdı tigli törü ol köni / Bu ay toldı tigli kut ol kör anı ....
7) Din değişse de konuşulan dil Türkçe olduğu ve kültür de dil aracılığıyla gelecek kuşaklara aktarıldığı için hem İslamiyet öncesi hem de İslamiyet sonrası Türk kültürüne ait kelime ve kavramlar bir arada kullanılmıştır.
SAYFA 75:
8) İlk üç beyit metnin yazılış amacını belirtir.Bu ifadelerden hareketle Edip Ahmet Yükneki bu eserini Dad İspehsalar Beyinin adının yaşaması kendisine dua ile onun yad edilmesi için yazmıştır.
9)
Dilini gözet ve az konuş!
Diline sahip ol ve kendini ateşten kurtar.
Lüzumsuz sözlerle baş ağrıtır ve de yalan söylersen mürevvet yolu kapanır.
Sırrını iyice gizle, kimse bilmesin
Arkadaşım diye inanıp sakın sırrını söyleme
BU ESER DİN TEMELİNE DAYANAN BİR AHLAK EĞİTİMİ VERME AMACIYLA YAZILAN BİR "PEND-NÂME" (NASİHAT-NAME) yani ÖĞÜT KİTABIDIR.
10) Kutadgu Bilig mesnevi nazım biçimiyle ( aruz ölçüsü,kendi arasında kafiyeli beyitler )Atabetü'l Hakayık ise hem dörtlük hem de beyit nazım birimiyle yazılmıştır.Beyit nazım birimi ve mesnevi nazım biçimi İslamiyet'in kabulünden sonra edebiyatımıza girmiştir.
SAYFA 76:
1) Ahmet Yesevi İslamiyet'in esaslarını , şeriatın ahkamını ve akidesini (hüküm ve kurallarını) İslami yeni kabul etmiş veya henüz kabul etmemiş Türklere öğretmek, tasavvufun inceliklerini ve tarikatın adap ve erkanını telkin etmek için eserini kaleme almıştır.
2) Ahmet Yesevi mutasavvıf olduğu , amacı dini bilgiler yanında müritlerine tasavvufun erkan ve adabını (gereklerini ve kurallarını) öğretmek için Divan-ı Hikmet'i yazmıştır.Verilen metinde de bu zihniyet unsurlarını görmekteyiz.
HAZIRLIK:
Sayfa 72:
Hakaniye(Karahanlı) Türkçesi:
Hakaniye Lehçesi Karahanlı Türkçesine veya Türkçe'nin Karahanlı dönemine verilen isimdir.11.ve 12.yüzyıllarda Doğu ve Batı Türkistan'da kullanılmış ilk İslami Türk Orta Asya edebi dili olarak anılır.
Karahanlı Türkçe eserler
Her ne kadar Gaznelilerle Selçuk Oğulları Türkçe'ye büyük bir önem vermiyerek Farsça'ya daha düşkünlük göstermişlerse de öbür Türkler ve Türk büyükleri ulusal dile değer vermişler ve sayıları yirmibiri bulan eserler bırakmışlardır. Bunlardan elimize ulaşan en önemli ve değerlileri;
Karahanlı Devleti zamanında ilk defa Hakaniye Türkçesi ile yazılmış olan Yusuf Has Hacip (Yūsuf Khāss Hājib)'in yazdığı ünlü Kutadgu Bilig ismindeki eseri ile aynı yüzyılda yazılmış bulunan Kaşgarlı Mahmut'un ünlü eseri Divân-ı Lügati't-Türk'tür. İbn Muhannā'nın bahsettiği dört, Ebu Hayyan (Abū Mūsā Ǧābir ibn Ḥayyān)'nın bahsettiği Bilik ismindeki bir eser ve diğerleri günümüze kadar ne yazıkki bulunamamıştır. Karahanlılar dönemde Çuçu isminde de bir Türk şairi yetişmiştir.
Daha ayrıntılı bilgi için linke tıklayınız Hakaniye Türkçesi
11.- 12. Yüzyıl Tarihi, Siyasi ve Sosyal Yapı:
Türkler, 8. yy'dan itibaren Müslümanlığın etkisinde kalarak yeni dini kabul etmeye başlamışlardır. Müslümanlığı önce doğudaki Maveraünnehir yöresinde yerleşmiş bulunan Türkler arasında yayılması 10.yüzyılda gerçekleşmiştir.9. yy'ın ortalarında kurulan Samanoğulları Devleti halkının çoğunun Türk olduğunu ancak resmi dil olarak Arapça ve Farsça'yı kullandıklarını biliyoruz. Nitekim, 10. yy.'ın ortalarında kurularak 12. yy.'uın sonlarına kadar egemenliğini sürdürmüş olan Gazneliler de sarayın ve ordunun kullandığı dil Türkçe olmakla birlikte resmi dil gene Arapçadır. Daha 8. yy.'ın sonlarında Fergana, Kaşgar, Aksu yörelerinde devlet kuran Karahanlılar 10. yy.'ın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han'ın Müslümanlığı kabul etmesi üzerine Müslüman olarak ilk Müslüman Türk Devletini kurarlar. Böylece 8. yy.'dan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler'in yaşadığı Maveraünnehr, Horasan, Kaşgar yöresi 4 yüzyıl süren bir dönem içerisinde Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türklerin ibadet için Kuran okumaları gerekiyordu. Böylece Türkler, Müslüman diğer milletler gibi Arap yazısını kullanmaya başladılar. Müslüman olan Türklerin yavaş yavaş İslam kültürüne girmesinde Araplardan çok İranlıların etkisi olmuştur. Başka bir değişle İslam kültürü, dünya görüşü ve bunların ürünü olan ortak İslam edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan ögeler İranlıların aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir.
11.ve 12.yüzyıllarda Türklerin tarihi, siyasi ve sosyal yapısı
http://www.kultur.gov.tr/
* İLK İSLAMİ ESERLERİMİZ
KUTADGU BİLİG: (1069-1070) 11. yy.de Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Eserin adı 'Mutluluk Veren Bilgi' anlamına gelmektedir. İdeal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiğini birtakım sembollerle anlatan manzum ve didaktik bir eserdir. Türk Edebiyatı'nda aruz ölçüsü, beyit nazım birimi ve mesnevi nazım biçimi ilk kez bu eserde kullanılmıştır. Edebiyatımızdaki ilk alegorik eserdir. Beyit ve dörtlüklerden oluşmuştur. Hakaniye Türkçe'siyle yazılmıştır. (6645 beyit, 173 dörtlükten oluşur.- Firdevsi'nin 'Şehname'sinden etkilenilmiş.)
· DİVAN-I LÜGAT'İT TÜRK: (1072) 11. yy.de Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış ilk sözlüğümüzdür. Eserin adı 'Türk Dilinin Toplu Sözlüğü' anlamına gelmektedir. Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar güçlü, zengin bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır. Türkçe sözcükler Arapça karşılıklarıyla tanımlanmış ve tanımlanan sözcük bir şiir ya da atasözünde kullanılmıştır. Eserde İslâmiyet öncesi Türk Edebiyatı'nın örnekleri (sav, sagu, koşuk, destan) ve Türk dilleri hakkında önemli bilgiler veriliyor; ayrıca ilk Türk dünya haritası vardır.
* İlk Türkçe sözlük
* İlk Türkçe dilbilgisi kitabı
* Zengin bir edebiyat seçkisi (antoloji)
* İlk ansiklopedimiz
* Edebiyat, folklor, tarih, toplumbilim, dil alanında kaynak kitaptır.
ATABET'ÜL HAKAYIK: 12. yy.de Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan bu eserin adı 'Gerçeklerin Eşiği' anlamına gelir. Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Eserde bilgi, iyilik, din, ahlak gibi kavramların övgüsü yapılmaktadır. Din ve ahlak konusu didaktik olarak işlenmiştir. Bu manzum eser dörtlük ve beyitlerden oluşmaktadır. Ölçüsü aruzdur. (Firdevsi'nin 'Şehname'sinden etkilenilmiş.)
DİVAN- HİKMET: Tasavvufi halk edebiyatının ilk örneği olan bu eser 12. yy.de Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Önce sözlü gelenekte oluşmuş sonra yazıya geçirilmiştir. Eser halk diliyle, dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır. Hakaniye Türkçesiyle yazılan bu eserde Yesevilik tarikatının öğretisi yapılmaktadır. 13.yy.den başlayarak Anadolu'da gelişen Tekke Edebiyatı'na özellikle Yunus Emre'ye Ahmet Yesevi'nin etkisi büyüktür.
AHMET YESEVİ?-1166) (kısa ve öz)
*12.yüzyılda yaşamıştır.
*Dini-tasavvufi halk şiiri onunla başlamıştır.
*İlk mutasavvıf olarak "yesevi" tarikatını kurmuştur.
*Eserlerini didaktik tarzda yazmıştır.
*"Hikmet" (bilgece söz) tarzı şiir geleneğini başlatmıştır.
MESNEVİ:
Bugünkü hikaye ve romanın, sözlü edebiyat dönemindeki destanın divan edebiyatındaki karşılığıdır.
Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir.
Beyit sayısı sınırsızdır.
Savaş, aşk, din, ahlak, menkıbeler… gibi birçok konu işlenir.
Her beyiti kendi arasında kafiyelenir : (aa/bb/cc/dd/ee/ff...)
Divan şiirinde bir şairin beş mesnevisine 'hamse' denir.
( Fuzuli, Ali Şir Nevai hamse sahibidir)
En tanınmış mesnevilerimiz:
Aşk konulu > Leyla vü Mecnun ( Fuzuli),
Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip)
Mizahi > Harname ( Şeyhi)
Bir şehri anlatan > Şehrengiz ( Taşlıcalı Yahya)
Dini ve Tasavvufi > Mevlit ( Süleyman Çelebi)
Ahlaki ve Öğretici > Hayriye ( Nabi ), Kutadgu Bilig
ATATÜRK'ÜN TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyetinin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tesbit edilmiştir.
1936
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.
1936
Türkiye Cumhuriyeti çocukları, kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu özelliği muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler.
1936
Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin temel dileği olarak temin edeceğiz.
1932
Bir millî terbiye programından bahsederken, millî karakter ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyoruz.
Temmuz 1924
Şimdiye kadar takibolunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin gerilemesinde en mühim etken olduğu kanaatindeyim. Onun için millî terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından ve yaradılışımızla hiç de münasebetli olmayan yabancı fikirlerden, Doğudan ve Batıdan gelen tesirlerden tamamen uzak millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dâvamızın inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lâlettayin bir yabancı kültürü şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür zeminle mütenasiptir. O zemin milletin seciyesidir.
15 Temmuz 1921
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
3.8.1932
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
1923
Dünyanın bellibaşlı milletlerini esaretten kurtararak, hâkimiyetlerine kavuşturan büyük fikir cereyanları; köhne müesseselere ümit bağlayanların, çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır.
1923
Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kasdetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikatı bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkabilir.
22.3.1923
Geçen Kurultaydan bugüne kadar kültürel ve sosyal alanda başardığımız işler Türkiye Cumhuriyetinin millî çehresini kesin çizgilerle ortaya çıkarmıştır.
1935
Yeni harfleri, millî tarihi, öz dili, sanatı, ilmi, müziği, teknik kurumlarıyla kadını erkeğe her hakta eşit, modern Türk sosyetesi bu son yılların eseridir.
1935
Türk Milleti, ancak varlığını derin ve sağlam kültür sınırlarıyla çizdikten sonradır ki onun yüksek kapasitesi ve fazileti milletlerarasında tanınır. Türk Milletine fıtrî rengini veren bu inkılâplardan herbiri çok geniş tarihi devirlerin öğünebileceği büyük işlerden sayılsa yerindedir.
1935
Kültür dediğimiz zaman bir insan cemiyetinin, devlet hayatında fikrî hayatında, iktisat hayatında yapabilecekleri şeylerin muhassalasını (toplamını) kastediyoruz ki, medeniyet de bundan başka bir şey değildir. (1929 )
SAYFA 74
1.soru: 1.beyitte: Kitabın adını neden Kutadgu Bilig koyduğunu
2.beyitte:Kitabını okuyanlara her iki dünyada da mutluluğun yolunu gösterdiğini
3.beyit: Sözlerinin gerçek olduğunu , insanın iki dünyada da mutlu olması için tutması gereken yolları
4.beyit:Kün Toğdı'nın anlatacağı ilk kişi olduğunu
5.beyit: Sonra Ay Toldı'yı söylediğini mululuk güneşinin onunla parladığını
6.beyit: Kün Togdı'nın töreyi Ay Toldı'nın mutluluğu sembolize ettiğini
7.beyit: Ögdülmiş'in aklı
8.beyit: Odgurmış'ın akıbet'i (hayatın sonu)
9.beyit: ve sözünü bu dört kişi üzerine kurulu olduğunu anlatıyor.
.......
Olay örgüsü:
Metnin tamamında insanın iki dünyada da mutlu olması için gereken yolu göstermek amacıyla eserin temelinin 4 kavram üzerine kurulduğunu ve bunları 4 kişi ile sembolize edildiği
hükümdar ile Ay Toldı'nın diyalogları
Ödülmiş ile Ogdurmış'ın diyalogları şeklindedir.
2) Eser mesnevi nazım biçimiyle ve didaktik tarzda yazılmış bir siyasetnamedir(öğüt kitabı da denebilir) .Yazılış amacı ise her iki dünyada da insanlara mutluluğun yollarını göstermektir.
3) Olaylar adalet,mutluluk,akıl ve hayatın sonunu sembolize eden 4 kişi ağzında anlatılmaktadır.Metinde hükümdar-Aytoldı ; Ögdülmiş ile Ogdurmış'ın diyalogları vardır.Bu karşılıklı konuşma tarzı soyut kavramların somutlaştırılması ve verilmek istenen iletinin okur tarafından daha iyi algılanmasını sağlamaktadır.
4)
kanun ve adaleti temsil eder > Kün Togdı
Mutluluğu temsil eder > Ay Toldı
Aklı ve ilmi temsil eder > Ögdülmiş
Hayatın sonunu temsil eder > Ogdurmış
5) Metinde iki ajunnı (iki dünya ) ; akıbet (hayatın sonu); ihsan , Tanrı , "Yazukka kefaret bolur ig togan(ağrı ve hastalık günahlara kefaret olur." gibi ifadeler İslam inancıyla ilgilidir.
6) 6.beyitteki "Anıngdin yaruyur ıduk kut küni"
7.beyitte: "Bu kün togdı tigli törü ol köni / Bu ay toldı tigli kut ol kör anı ....
7) Din değişse de konuşulan dil Türkçe olduğu ve kültür de dil aracılığıyla gelecek kuşaklara aktarıldığı için hem İslamiyet öncesi hem de İslamiyet sonrası Türk kültürüne ait kelime ve kavramlar bir arada kullanılmıştır.
SAYFA 75:
8) İlk üç beyit metnin yazılış amacını belirtir.Bu ifadelerden hareketle Edip Ahmet Yükneki bu eserini Dad İspehsalar Beyinin adının yaşaması kendisine dua ile onun yad edilmesi için yazmıştır.
9)
Dilini gözet ve az konuş!
Diline sahip ol ve kendini ateşten kurtar.
Lüzumsuz sözlerle baş ağrıtır ve de yalan söylersen mürevvet yolu kapanır.
Sırrını iyice gizle, kimse bilmesin
Arkadaşım diye inanıp sakın sırrını söyleme
BU ESER DİN TEMELİNE DAYANAN BİR AHLAK EĞİTİMİ VERME AMACIYLA YAZILAN BİR "PEND-NÂME" (NASİHAT-NAME) yani ÖĞÜT KİTABIDIR.
10) Kutadgu Bilig mesnevi nazım biçimiyle ( aruz ölçüsü,kendi arasında kafiyeli beyitler )Atabetü'l Hakayık ise hem dörtlük hem de beyit nazım birimiyle yazılmıştır.Beyit nazım birimi ve mesnevi nazım biçimi İslamiyet'in kabulünden sonra edebiyatımıza girmiştir.
SAYFA 76:
1) Ahmet Yesevi İslamiyet'in esaslarını , şeriatın ahkamını ve akidesini (hüküm ve kurallarını) İslami yeni kabul etmiş veya henüz kabul etmemiş Türklere öğretmek, tasavvufun inceliklerini ve tarikatın adap ve erkanını telkin etmek için eserini kaleme almıştır.
2) Ahmet Yesevi mutasavvıf olduğu , amacı dini bilgiler yanında müritlerine tasavvufun erkan ve adabını (gereklerini ve kurallarını) öğretmek için Divan-ı Hikmet'i yazmıştır.Verilen metinde de bu zihniyet unsurlarını görmekteyiz.