Forumda da değindiğim 20 Dakika dizisinin senaryo ve oyunculuk oalrak olmamasına Milliyet Gazetesi de değinmiş internet sitesinde.
Dizinin 4 bölümde kendinin tükettiğini ve izleyiciye ulaşamadığını anlatmış.
Dizinin hedefi olan AB grubunu da kısa sürede kaybetmeye başladığını belirtmiş.
Dizinin senaristinin dizde bu kadar etkin olması eleştirilmiş.
İlker Aksum dışında oyunculuk performansları etkileyici bulunmamış.
Dizinin korkulduğu gibi kötü bir taklite dönüştüğü anlatılmış.
20 Dakika dizisi ‘’altın oran’’ olarak bilinene 6’da 1 seyirciyi Total’de hiçbir zaman tutturamamıştı. 20 Dakika, ilk üç hafta AB’de tutturduğu bu oranı da dördüncü bölümde kaybetti.
Sen nereden biliyorsun derseniz ben bu diziyi yakın takibe aldım. Dizi benim çok beğendiğim bir film olan Pour Elle’nin taklidi Kaçış Planı’nından uyarlandı ve dizi yapıldı.
Neden bilmiyorum suyunun suyu olarak da bize sunuldu. Ben ‘’Umarım kötü taklit olmaz!’’ diyerek yazılarımın arasına katmıştım 20 Dakika’yı. İlker Aksum dışında da hayal kırıklığım oldu! 20 Dakika’nın senaristi: ‘’Benim yazdığımı çekemiyorsun’’ dedi, böylece de 20 Dakika dizisinin yönetmeni değişti. Hangi ülkede senarist, yönetmene hükmeder? Benim bildiğim senarist yazar, yönetmen yorumlar. Senaristin dünyaya bakan gözleri olur yönetmen. Yani adı üstünde yönetir! Ama demek ki bizim ülkemizde bu böyle değilmiş.
Senaristler bir senedir dizinin senaryosunu yazıyorlarmış! Aman Tanrım kim bilir ne zor olmuştur bu diziyi yazmak? Dalgamı geçiyorlar bizimle? Var olan bir şeyi aynen kopyalarken bu kadar zorlanacak ne var? Ha! Neredeyse 2 saat dizi yayınlarsanız, durum bu olur! Film mi çekiyorsunuz, dizi mi? Tabii pastadan alacağınız payı düşününce pek de haksız sayılmazsınız. Ama benden size naçizane bir tavsiye; suyunun suyuna bu kadar zaman (1 sene) ayıracağınıza, yazın kendi gerçek senaryolarınızı, sunun kanala ya da çekin sinema filmi şanınız yürüsün! Bu böyle giderse değil 20 Dakika, 5 dakika bile seyredilmez diziler.
Yani emeklere, seyirciye, herkese yazık olur, her iş zayi olur!
Dizinin 4 bölümde kendinin tükettiğini ve izleyiciye ulaşamadığını anlatmış.
Dizinin hedefi olan AB grubunu da kısa sürede kaybetmeye başladığını belirtmiş.
Dizinin senaristinin dizde bu kadar etkin olması eleştirilmiş.
İlker Aksum dışında oyunculuk performansları etkileyici bulunmamış.
Dizinin korkulduğu gibi kötü bir taklite dönüştüğü anlatılmış.
20 Dakika dizisi ‘’altın oran’’ olarak bilinene 6’da 1 seyirciyi Total’de hiçbir zaman tutturamamıştı. 20 Dakika, ilk üç hafta AB’de tutturduğu bu oranı da dördüncü bölümde kaybetti.
Sen nereden biliyorsun derseniz ben bu diziyi yakın takibe aldım. Dizi benim çok beğendiğim bir film olan Pour Elle’nin taklidi Kaçış Planı’nından uyarlandı ve dizi yapıldı.
Neden bilmiyorum suyunun suyu olarak da bize sunuldu. Ben ‘’Umarım kötü taklit olmaz!’’ diyerek yazılarımın arasına katmıştım 20 Dakika’yı. İlker Aksum dışında da hayal kırıklığım oldu! 20 Dakika’nın senaristi: ‘’Benim yazdığımı çekemiyorsun’’ dedi, böylece de 20 Dakika dizisinin yönetmeni değişti. Hangi ülkede senarist, yönetmene hükmeder? Benim bildiğim senarist yazar, yönetmen yorumlar. Senaristin dünyaya bakan gözleri olur yönetmen. Yani adı üstünde yönetir! Ama demek ki bizim ülkemizde bu böyle değilmiş.
Senaristler bir senedir dizinin senaryosunu yazıyorlarmış! Aman Tanrım kim bilir ne zor olmuştur bu diziyi yazmak? Dalgamı geçiyorlar bizimle? Var olan bir şeyi aynen kopyalarken bu kadar zorlanacak ne var? Ha! Neredeyse 2 saat dizi yayınlarsanız, durum bu olur! Film mi çekiyorsunuz, dizi mi? Tabii pastadan alacağınız payı düşününce pek de haksız sayılmazsınız. Ama benden size naçizane bir tavsiye; suyunun suyuna bu kadar zaman (1 sene) ayıracağınıza, yazın kendi gerçek senaryolarınızı, sunun kanala ya da çekin sinema filmi şanınız yürüsün! Bu böyle giderse değil 20 Dakika, 5 dakika bile seyredilmez diziler.
Yani emeklere, seyirciye, herkese yazık olur, her iş zayi olur!