1929 EKONOMİK BUHRANI
Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da (özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır.
Ø Büyük Bunalım en çok sanayileşmiş şehirleri vurmuş, bu kentlerde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştır.
Ø Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş; tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60"lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemiştir.
Ø Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri olmuştur.
Ø Büyük Bunalım farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona ermiştir.
Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da (özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır.
Ø Büyük Bunalım en çok sanayileşmiş şehirleri vurmuş, bu kentlerde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştır.
Ø Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş; tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60"lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemiştir.
Ø Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri olmuştur.
Ø Büyük Bunalım farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona ermiştir.
Büyük Bunalım Öncesi Dünyadaki Genel Durum
Ø Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, dünyadaki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden olmuştur.
Ø 1929 yılına kadar dünyada oluşan diğer krizlere bakıldığında dünya ticaretinin en fazla %7 oranında düştüğü düşünülürse 1929 bunalımının ne derece etkili olduğu tahmin edilebilir.
Dünyayı bu denli etkileyen büyük bunalımı sebep ve sonuçları ile anlayabilmek için öncelikle I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada oluşan ekonomik ve sosyal koşulları göz önünde bulundurmak gerekir.
I. Dünya Savaşı dolaylı ya da doğrudan tüm dünyayı etkilemekle beraber, savaş sonrasında oluşan dünya tablosundaki en önemli figürler gerek yaşadıkları değişimler gerek dünya ekonomisine etkilerinden dolayı Amerika, İngiltere ve Almanya oldu.
Ø Savaşa kadar dünyada hegamonik güç sayılan İngiltere, kanayan bir ülke durumuna geldi.
Ø Savaş sonrası Amerika’dan alınan borçla yeniden kurulan altın standardıyla değer kazanan pound, İngiliz ihracatının azalmasına sebep oldu.
Ø Daha az ihracat daha fazla altının dışa akımına bu da yeniden borçlanmaya neden oldu.
HEGEMONYA; Bir devletin, toplumsal kümenin ya da liderin öteki devlet, küme ya da kişi üzerindeki egemenliği, üstünlüğü.
İHRACAT: Bir malın yabancı ülkelere döviz karşılığı yapılan satışıdır.
Ø O yıllarda Almanya ise Amerika’nın savaş sonrasında geri istediği tazminat sorunuyla karşı karşıyaydı.
Ø Ekonomisi durma noktasına gelen Almanya, tazminat sorununa çözüm olarak para basmayı denedi.
Ø Bu para Amerika tarafından kabul edilmediği gibi Almanya’da hiper enflasyona neden oldu.
Ø Daha sonra tazminat sorunu 1924 yılında Amerika’nın önerdiği Dawes Planı ile çözülmeye çalışıldı.
Ø
ENFLASYON: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hızlı olarak yükselmesi paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade eder.
HİPER ENFLASYON: Enflasyonun yılda yüzde 1000 sınırını aştığı anlardaki halidir. "Dörtnala enflasyon" olarak da adlandırılır. Paranın değerinin yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir.
Dawes Planı
KRİZ ÖNCESİ ABD
Ø Teknoloji ve üretim patlaması yaşanıyordu.
Ø Otomotivden, enerjiye kadar akla gelebilecek her sektörden her gün yeni bir buluşun haberi geliyordu.
Ø Yeni fabrikalar açılıyor, ücretler ve tüketim artıyordu.
Ø Seri üretim ön plana çıktı.
Ø Henry Ford seri üretim sayesinde otomobil üretimini katladı.
Ø Ülkedeki otomobil sayısı kısa sürede altı milyondan yirmi yedi milyona yükseldi. Otomobil fiyatları düştü.
Ø Ford işçi ücretlerini günde beş dolar gibi görülmedik seviyeye çıkardı.
Ø Zenginlere özgü bir ayrıcalık olarak görülen seyahat sıradan insanlar için de geçerli olmaya başladı.
Ø Sıradan Amerikalıların tatil yörelerine yönelmesiyle turizm sektöründe büyük patlama yaşandı.
Ø Arsa ve gayrimenkul fiyatları görülmedik boyutlara ulaştı. Bataklıklar bile müşteri buluyordu.
Ø Aslında bazı politikacılar ve ekonomistler bazı şeylerin iyi gitmediğini görüyordu.
Ø Borsadaki yükselişin anormal olduğunu, fiyatların aşırı yükseldiğini ileri sürenler vardı.
Ø Yeni gelişen endüstrilere talebin fazla olması borsanın spekülatif (ilerde doğabilecek fiyat dalgalanmalarından yararlanarak gelir sağlama.) olmasına sebep oluyordu.
Ø Öyle ki 1928 yılında, Amerika verdiği kredileri New York Borsası için geri çekmek durumunda kaldı.
Ø 1920’lerde borsa dışındaki ekonomik göstergeler oldukça iyi durumdaydı.
Ø Üretim ve işlilik oranı yüksekti.
Ø Ücretler çok fazla yükselmiyordu ve fiyatlar istikrarlıydı.
Ø Birçok insan hala aşırı derecede fakirdi ancak halkın büyük çoğunluğu hiç olmadığı kadar rahat ve varlıklıydı.
Ø Ancak o yıllarda Amerikalılarda minimum fiziksel eforu sarf ederek zengin olma isteği hâkimdi.
Ø İnsanların bu ruh hallerinin ve spekülasyonun ne derece hâkim olduğunun kanıtı, 1926 yılında Florida’da meydana gelen gayrimenkul patlamasıydı.
Ø Bu olay klasik bir spekülatif balonun tüm özelliklerini kendi içinde barındırıyordu.
Florida Gayrimenkul Spekülasyonu
Ø Eyalette Florida’nın bir tatil cennetine dönüşeceği inancı hâkimdi.
Ø Bu durumda o gün aldıkları toprakların gelecekte birkaç kat değerleneceğini düşünenler hiç de az değildi.
Ø Halkın büyük çoğunluğu bu inançla gayrimenkule yatırım yaptı.
Ø 1928 yılının 18 Eylül’ünde hiç hesapta olmayan bir tropik kasırga 400 insanın ölümüne. Binlerce evin hasar görmesine ve tonlarca deniz suyunun yatları parçalayıp sokaklara taşmasına neden oldu.
Ø Satın alınmış olan gayrimenkuller satılmaya çalışıldı ancak değerinin çok altına bile satılamadı. Bu durum bir spekülatif balonun patlayışıydı.
Krizin Nedenleri
Ø Bankacılık sisteminin kötü yapılandırılmış olması, şirket ve bankalarda yeterli denetimin yapılmaması
Ø Başkan Hoover yönetiminin tecrübesiz olmasından dolayı krize zamanında ve etkili şekilde müdahale edememesi
Ø Amerika’nın o dönemde dünyanın en önemli kredi veren ülke durumunda bulunması ve I. Dünya Savaşı’nda verdiği kredileri geri alamaması
KARA PERŞEMBE,
KRİZ BAŞLIYOR...
KRİZ BAŞLIYOR...
Ø Bazı büyük şirketlerin hisse senedi değerinin düşmesiyle başlayan gerileme, yatırımcıların ellerin de hisseleri satmaya başlaması ile birden hızlandı ve "Kara Perşembe" olarak adlandırılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü New York Borsası tarihi bir çöküş yaşadı.
Ø 1929 yılı fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar bir gün içinde yok oldu ( Yaklaşık 6 Trilyon )
Ø 4.000'e yakın bankanın battığı bu süreçte binlerce insan bankalar önünde kuyruğa girerek paralarını çekmeye çalıştı.
Ø Binlerce insan tüm mal varlığını kaybetti.
Ø Geniş halk kitleleri açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı
Ø New York Borsası 1932'ye kadar % 89 değer yitirerek, 1929'daki tepe noktası değerinin 1/5'i düzeyine inmiştir.
Ø ABD milli geliri, 1931 sonunda % 20 oranında azalmış, borsada kayıtlı hisse senedi fiyatları 1929 yılı değerine ancak 1954 yılında ulaşabilmiştir.
Ø Büyük insan kitlelerinin satın alma gücünü yok eden maddi kayıp, yaklaşık on yıllık bir süreçte sosyal sarsıntıları beraberinde getirdi.
Roosevelt ve "New Deal"
Ø Bir sonraki seçimde Hoover’ın başkan seçilmeyeceği aşikârdı.
Ø Onun yerine adını verdiği programla ekonomik sistemde köklü değişiklikler vaat eden Roosevelt seçildi. Roosevelt “ New Deal” ı 1930–37 yılları arasında uygulama fırsatı buldu.
New Deal ( Yeni Anlaşma) : 1929'da bir perşembe günü New York Stock Exchange ( New York Menkul Kıymetler Borsası)'da yaşanan çöküşe takiben Roosevelt tarafından başlatılan kalkınma planı...
Yeni başkan Roosevelt 1930–37 yılları arasında krizden çıkış için hem sosyal hem ekonomik reform niteliği taşıyan programıyla ve büyük yetkilerle çalışmaya başladı.
Ø Bankacılık sektörü yeniden yapılandırıldı. Mevduatlar devlet güvencesine alındı.
Ø Çalışma saatleri azaltılarak işsizlik sorunu çözülmeye çalışıldı. 2,5 milyon Amerikan genci askeri bir disiplin altına alınarak ülkenin ormanlarını, parklarını düzenlemek üzere günde bir dolara işe alındı.
Ø Çiftçilerin tarlada kalan ürünlerinden doğan zararlarına karşılamak için yasa çıkarıldı.
Avrupa'daki Yansımaları Nelerdir?
Ø 1929 Bunalımı Almanya'ya çok kısa sürede ulaştı.
Ø Alman sanayisi ihracatla ayakta duruyordu. İhracat kesilince sanayi durdu.
Ø Almanya'da 1929 yılından itibaren artan işsizlik 1932'de altı milyonu buldu.
Ø Bu rakam toplam işgücünün % 25'iydi.
Ø Fransa ihracatı 1931 yılı itibariyle 52 milyar franktan 20 milyar franka düştü ve fabrikalar kapanma noktasına geldi.
Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden olmuştur.
TÜRKİYE’YE ETKİLERİ
Ø İhracat gelirlerinin azalması ve ticaret açığı sorununun önem kazanması,1929–1930 yıllarında ekonomi politikasında önemli değişikliklere yol açmıştır.
Ø Türk hükümeti, 1930 taksitini ödeyemeyeceğini anladı ve Duyun-u Umumiye İdaresini yeni bir anlaşmaya zorladı.
Ø Merkez Bankası kurma kararı alındı ve bu da yeni dış kredi bulma gereksinimini artırdı.
Ø Türkiye de üretilen pamuğa karşı dış talebin Dünya buhranı nedeniyle zayıfladığı bir dönemde kurulan devlet tekstil fabrikaları pamuğa karşı iç talebi büyük ölçüde genişletti.
Ø Tarım ürünlerinin fiyatlarında hızlı bir düşüş görüldü.
Ø Ziraat Bankası ve gelişmekte olan kooperatifler, köylüler borçlarını ödemekte güçlük çektikleri için, ciddi sıkıntılarla karşılaştı.
Ø Mali kriz içine giren hükümet, 1930 yılında, makine kullanan çiftçilere uygulanan vergi iadesini, traktör başına belli bir tazminat ödenmesi koşuluyla kaldırdı.
Ø Krizden tüm dünya gibi olumsuz etkilenen Türkiye ekonomisini güçlendirebilmek amacıyla ithalat ve ihracatını artırıcı politikalar izlemeye başlamıştır.
Ø Türkiye 1933’de dış ödemelerde uygulamasına başlanan kliring ve takas sistemini uyguladı. (Kliring sistemi malını alanın, malını alma ilkesine dayanır.)
Ø İhraç mallarının standardizasyonuna önem verilerek, ihracat bu yönden de teşvik edildi.
Ø 10 /06/1930 tarih ve 1705 sayılı Kanun ile hükümete tedbir alma yetkisi verilerek, ihraç edilen fındık ve yumurtadan başlayarak, ihraç mallarında kalite kontrolüne gidildi.
Ø Bu kontrolü yapması amacıyla Türk Ofis kurulmuştur.
Ø Türk Ofis’e kontrol ve teftiş görevi yanında piyasa araştırmaları yapma, uluslar arası ticaret ve ödeme anlaşmalarını hazırlama görevi verildi.
Ø Ulusal sanayii güçlendirmek adına halk hem tasarrufa hem de yerli malı kullanmaya özendirilir.
Ø 4 Nisan 1929’da İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen “Yerli Malı Kullanma ve Koruma” konulu toplantıda gençlik yerli malı kullanmaya yemin eder.
Ø Yerli Malı Haftası ilan edilir.
Bu önlemlerin sonucunda:
Ø İhracatla ithalat arasındaki denge 52 seneden beri ilk defa 1930 da aktif duruma girdi.
Ø İhracat ithalatı aşarak, Türkiye’nin dış ticaret açığı kapandı ve devam eden 9 yıl boyunca ihracat, ithalatın daima üstünde kaldı.
Son düzenleme: