10. Sınıf Edebiyat Sayfa 132 ve sonrası cevapları
BİRİMLERDE ANLATILARLAR
Şiirin teması: Aşk
1.Şair aşıkların ayrılık acısına sabredemeyeceğini anlatıyor.
Birim Değeri: Dörtlük - Birim Sayısı: Bir
2.İlahi aşk
3.Dilek (dua)
4.Aşk
ç)1.Rubai: Ayrılık - Aşk
2.Rubai: Aşk Ateşi - İlahi Aşk
3.Rubai: Duam - Dilek
4.Rubai: Sevgili - Aşk
d)Gerçek hayatla ilişkilendirilebilir. Aşk ve aşkın halleri ile dua insan hayatında yer bulabilen durumlardır.
e)Rubai nazım şeklinin özellikleri:
-Nazım birimi dörtlüktür.
-Tek dörtlükten oluşur.
-aaxa şeklinde kafiyelenir.
-Özel bir vezinle yazılırlar.
-Yoğun bir fikir örgüsü vardırbu da ahengin sağlanmasını zorlaştırır.
-Tasavvuffelsefedünya görüşü gibi pek çok konuda yazılırlar.
-Asıl söylenmek istenen 3. ya da 4. dizede söylenir.
2)1.Rubai
söyler imiş: redif
-an: tam kafiye
2.Rubai
ûr: tam kafiye
3.Rubai
-dan sakla: redif
â: yarım kafiye
4.Rubai
dime ana: redif
-z: yarım kafiye
3)"vâdi" ve "sanem" sözcükleridir.
Vadi: Ihlara Vadisi'ne düzenlenen geziye katıldık.
Şiir vadisinde o da kalem oynatmıştı.
sanem: Puta tapınma ilkel kabilelerde de görülmektedir.
Put kadar güzel bir insanmışdedi.
4)1. Rubai: dil (gönül)bir insan gibi düşünülmüştür. Kişileştirme sanatı vardır.
2.Rubai
dil-i bi-karar: teşhis
fevvare-i nur: teşbih
ateş-i aşk: teşbih
3.Rubai
Ya Rab: nida (seslenme)
reh-i vadi-i rubai: teşbih
ta'n-ı har-ı nadan-ı dü-pa: teşbih
4.Rubai
sanema: nida
sanem: istiare
5)Nazım şeklinazım birimimazmun ve sanatlar divan şiiri geleneğine aittir.
Sayfa135
BİRİMLERDE ANLATILANLAR
Şairsevgilisine seslenerek neşelenmek için Sadabad'a davet etmektedir.
ŞairSadabad'da eğlenmek amacıyla neler yapacaklarını anlatmaktadır.
ŞairSadabad'da eğlenmektenKasr-ı Cihan'ı seyretmekten bahsetmektedir.
Şairsevgilisini yine Sadabad'a davet ederek eğlenmeyi teklif etmektedir.
Birim Değeri: Bent - Birim Sayısı: Dört - Şiirin Teması: Kadın (sevgili)
c)Farklılaşma olmaz. "Kadın" teması etrafında oluşturan birimlerdeki anlam aynı birimde başlayıp aynı birimde bitmektedir. Bu durum anlam bakımından bir farklılaşma olmasını engeller.
2)ŞarkıLale Devri'nin ünlü şairi Nedim'e aittir. Lale Devrilale bahçeleriyleimar faaliyetleriyle ve eğlenceleriyle ünlü bir dönemdir.
3)Şiirin ahenginin bozulmasına sebep olur.
b)Şiirin ahengini sağlamaksöylemek istenenin vurgusunu artırmak amacıyla tekrar edilmiştir. Ayrıca nazım şeklinin bir özelliği olarak tekrar edilen dizelere "nakarat" denir.
Sayfa-136
ç-başlangıçtan günümüze kadar kırmızı her zaman eğlenceyi temsil etmiştir. onun için kırmızıdır.
4-şairin somut yönünün güçlü olması
5-İMGELER:
-serv
ifade ettiği anlam: ağaç
kullanış şekli: sevgilinin boyuyürüyüşüendamı
-ab-ı hayat
ifade ettiği anlam: ölümsüzlük suyu
kullanış şekli: ölümsüzlük suyu
-mutrib
ifade ettiği anlam: çalgıcı
kullanış şekli: çalgıcı
6-gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abad'a:
serv-i revanım:benzetme(teşbih)
görelim ab-ı hayat akdığın ejderhadan
ab-ı hayat ve ejderhadan benzateme(teşbih)
gayrı yaranı bu günlük edip ey şuh feda
ey şuh: nida(seslenme)
7-Sa'd-abadNedimKasr-ı CinanTesnim Suyu
8-mazmun kullanımıaruz ölçüsünün kullanımıarapça-farsça kelime kullanımıbentlerle yazılmasımahlas kullanımıağır ve süslü bir dil kullanılmasısöz sanatlarının kullanılması
9-bunu yapmadık.
10-şiirlerini zaevkli ve ahenkli bir şiir diliyle yazmıştır.
-malileşme akımının en önemli temsilcilerindendir.
-lale devrinin büyük şairlerindendir.
-divan edebiyatına şarkı türünü ilk kazandıran şairdir.
sayfa 138 da
birmde anlatılanlar
1 sevginiğn saçını yüzüne dökülmüş görünce gönlün aşık olduğunu
2 sevgilinin bbbu sevgiyle hiç değer vermedği adını bbile anmadığı anlatılmaktadır
3 aşığın umutsuzzluğu anlatılmaktadır
4aşık sevgilisinin ğeşinden koşan diğer aşıklardan yakınmaktadır
5aşık sevgilli için kendini feda ettiğini anlatmakta
6 aşık umutsuzluğu durumunu anlatıp u sevgiye engel olamadığından bahsetmektedir.
7 aşık sevgili ile geçireceği bir anı her şeyden üstün tutmaktadır.
8 aşık bbbbbu hale düşmek istemediğini fakat gönlüne söz geçiremediğinden ahsetmektedir.
9 şair aşk kitaının ancak kendi adıyla okunabileceğinden bbbahsetmektedir
şiirin teması aşl birim değeri bent birim sayısı 9
sayfa 139
teşbih sevglinin yüzü itiariyle güle enzetilmiştir.
teşbih sevgilinin saçı kokusu dolasıyla yasemine benzetilmiştir
teşhis(kişileştirme) aşığın gönlü insan gibi düşünülmüştür.
nida gönle seslenilmiştir
teşhis aşığın gönlü insan gii düşünülmüştür
istiare aşığın gönlü heva yolı'na benzetilmiş fakat söylenmemiştir.
sayfa-141
birim değeri:bent
birim sayısı:yedi
BİRİMDE ANLATILANLAR
-şairgönlüne seslenerek feleğin ne yapacağının belli olmayacağını söylemektedir
-gönlün arzu ve isteklerinden vazgeçmesini istemektedir.
-şairbu dünyanın kimseye kalmayacağını belirtmektedir
-şairgönlün feleğin güzelliklerine aldanmaması elindekilerle yetinmesini kanaat etmesini söylemektedir
-şairfeleğin kendisine gaddarlık ederek sevgilisinden ayırıp gurbete attığını ifade etmektedir
-şairher şeyini sevgili uğruna feda ettiğinden bahsetmektedir
-şairnefsin ve dünyanın isteklerinden vazgeçmek gerektiğinigönül aynasının böyle temizleneceğini ifade etmektedir
şiirin teması:aşkdünya nın geçiciliği
c. beşer dizelik bentlerden oluşur
ilk bent kendi arasında kafiyeli diğer bentlerin son dizesi ilk bentle kafiyelidir(aaaaa bbbba....)
2.acele etmeacele etmek kınama getirir
dünya için boş yere ıstırap çekme
arzularınaheveslerine sabır ve tahammülden bir örtü çek
feleğin kaderindeki şerbet zehirlidirsakın içme
dünya mülkünün saadetini bir rüya zannet
kanaat ederek yalnızlık köşesini seç
nefsinin ve dünyanın lezzetlirini unutarak aşk sarhoşu ol
gönül aynanı tertemiz yap
verilen tasavvufi öğütlerinsanı tasavvuftaki anlamıyla olgunlaştırmak içindir.
günümüz şartları düşünüldüğünde bu öğütlerin tam anlamıyla uygulanması mümkün değildir
sayfa 142 3üncü soru
1. kıtada aaaaa gösterür:redif -et: tam kafiye
2.kıtada bbbba -ab:tam kafiye
3.kıtada cccca -i :redif -er :tam kafiye
4.kıtada: çççça -i:redif -et:tam kafiye
5.kıtada dddda -e:redif -t: yarım kafiye
6.kıta eeeea -ini:redif -ir:tam kafiye
7.kıta fffffa -ını:redif -at:tam kafiye
ölçü aruz ölçüsüyle yazılmıştır failetün failetün failetün failün şeklinde
ses ve söyleyiş şiirde uzun ve ksıa sesler ile bbbirbirine enzeyen seslerin oluşturduğu ahenk söz konusudur
sayfa 142 3üncü soru
1. kıtada aaaaa gösterür:redif -et: tam kafiye
2.kıtada bbbba -ab:tam kafiye
3.kıtada cccca -i :redif -er :tam kafiye
4.kıtada: çççça -i:redif -et:tam kafiye
5.kıtada dddda -e:redif -t: yarım kafiye
6.kıta eeeea -ini:redif -ir:tam kafiye
7.kıta fffffa -ını:redif -at:tam kafiye
ölçü aruz ölçüsüyle yazılmıştır failetün failetün failetün failün şeklinde
ses ve söyleyiş şiirde uzun ve ksıa sesler ile birbirine benzeyen seslerin oluşturduğu ahenk söz konusudur.
sayfa 142 de 4ün cevabı
2.mısrada ve 3.mısrada telmih hatırlatma
4.mısrada nida
son mısrada ise eğretileme vardır.”
sayfa 142 de 4ün b. si
ivmek :acele etmek
bunu için ivmenin bi anlamı yok =cümle
sabr kılmak:sabretmek
olanlara karşı güçlü ol sabret
ıztırab çekmek:ıstırap çekmek
o da çok ıstırap çekmişti
hake salmak: toprak olmak
nice insan toprak olup gitti
nakş itmak: nakşetmek
anlatılanları nakşediniz
ser virmek: baş vermek
gerekirse aşını verir geri adım atmaz
sayfa 142 5inci
ifade ettiği anlam kullanım şekli
süleyman peygamer deve kaptırdığı yüzü ile anılmıştır
iskenderin aynası feleğin iskenderin aynasını bile yıktığına gönderme yapılmıştır
sevgilinin eşiği sevgiliye ulaşma kovuşma yolu anlamında
sevgilinin saçı zincir olarak düşünülmüştür
put put kadar güzel sevgili anlamında kullanılmıştır
sy 144
ana birim değeri: bent
alt birim değeri:beyit
malesef birimde anlatılanları yapmadım ama bir kere okursanız yapabilirsiniz
8. bendin teması : cimrilik
13. bendin teması: dünya nın gelip geçiciliği
c. cimrilikfaniligelip geçicilik kavramları geçmişten günümüze aynı anlamı ifade etmektedir.
günlük hayatta sık karşılaşılan kavramlardır bunlar
145.
2. soru: son beyitlerde yani vasıta beyitinde
3.a. kafiye ve redifleraruz ölçüsü ve ses tekrarları
3.b. şiirin konusu vurguyu etkiler örn; kahramanlık şiirini gür bir sesle okuruzaşk şiirini yumuşak bir tonda...
5. İnsanlara eziyet ettiği düşüncesinden kaynaklanıyor olabilir
6.b. somut bir konu işlendiğinden söz sanatları en aza indirilmiştir.
BAĞDATLI RUHİ
terkibibent ile ün kazanmıştırdili sadedir ve sanatlardan uzaktıreleştirel bir tarzda yazmıştır
toplumun sorunlarına ilişkin yazmayı tercih etmiştiren çok etkilendiği şair Fuzuli dir
146.
1.a.
Gazel
mısra örgüsü: beyit (5-15)
kafiye düzeni: aa ba ca ...
tema:aşkayrılıkhasretözlemtabiat güzelliği
Kaside
mısra örgüsü:beyit
k. d.:aa ba ca..
tema:genellikle devlet ve din büyüklerini övmek için söylenir
Rubai
m.ö.:tek dörtlük
k.d.: aaxa
tema: Dünya görüşüfelsefe tasavvufi düşünce
Şarkı
m.ö: Dörtlük
k.d: aAaA bbba ccca( A.A nakarat)
tema:aşksevgiayrılıkeğlence
Murabba
m.ö.:4 er dizelik bentlerden oluşur bent sayısı değişebilir
k.d.:aaaa bbba ccca ....
tema: konu olarak gazele benzer
Muhammes
m.ö:5 dizelik bölümlerden oluşuyor
k.d.:aaaaa bbbba cccca....
tema:hayatın gelip geçiciliği öğüt
Terkibi bent
m.ö.:5-10 bentlerden oluşur(her bent 10 ile 20 beyitten oluşur)
BENZERLİKLERİNE GÖRE NAZIM ŞEKİLLERİ
mısra örgüsü:gazel kaside terkibi bent
kafiye düzeni:gazel kaside
tema:gazel şarkı
sayfa 147
2.Divan şiirinde ritimuzun ve kısa seslerin ritmine bağlıdır.Bu ritmi sağlayan aruz ölçüsüdür.milli edebiyat şiiri olan Han Duvarlarında ise ritim7+7=14'lü hece ölçüsüyle sağlanmıştır.Cumhuriyet Dönemi şiiri olan Salkımsöğüt'te ise ritim hece ya da aruz ölçüsüyle değilbenzer seslerin farklı dize yapıları içinde verilmesiyle sağlanmıştır.
sayfa 148
3.Divan şirinde birimler bir bütün olduğu için birimdeki anlam o birimde başlar ve diğer birimlere sarkmadan o birimde biter.modern şiirde birimlerin birbirine eşit olması gerektiği gibi anlayış söz konusu değildir.Ten Sonnet'si şiirinde işlenen duygu ve düşüncenin birim içerisinde kalmamaktasonraki birime de sarkarak geliştiği ve sonuçlandığı görülmektedir.oysa Divan şiirinde böyle bir durum söz konusu değildir.
4.Ortak manzumlar şunlardır.
gül (gazelmurabbakaside)
serv (gazelşarkıkaside)
dil (gazelkasiderubaişarkımurabbamuhammesterkibi bent)
zülf (murabbamuhammes)
felekdünya (murabbaterkibibent)
hak (kasidemurabba)
sanem (rubaimuhammes)
5. a.Verilen gazeller ritimleri dikkate alınarak okunduğunda Baki'nin gazelinin ritminin daha kuvvetli olduğu görülmektedir.Bakinin gazelinde kullandığı dilNesimi'nin şiir dilinden daha ahenklidir.Bunun yanında gazellerin yazıldıkları yüzyıllara bakıldığında 16. yy.da şiir dilinin daha oturmuş olması Baki'nin gazelinin ritmini ve ahengini daha üstün kılmaktadır.
b.Şöyleyiş ve ritim bakımından Baki'nin gazeli daha başarılıdır.Nesminin gazeli osmanlı devletinin kuruluş döneminde yazılmıştır.Bakinin gazeli ise yükselme dönemi ürünüdür.Nesiminin gazeli divan şiirinin kuruluş dönemi ürünü olduğu için gazelde bazı kusurlarınritim ve ahenk eksikliklerinin olması son derece doğaldır.yükselme dönemine gelindiğinde ise herşey yerli yerine oturmuşher alanda en parlak örnekler ortaya konulmuştur.
sayfa 149
6.a.Pir Sultan Abdal tarafından söylenen koşma "aşık tarzı halk şiiri"örneğdir.bu nedenle islamiyetten önceki türk edebiyatı döneminin sözlü edebiyat devresinden itibaren süregelen bir geleneğin ürünü olan koşma da dilson derece sadedir.halka hitap ettiği için halkın dilinden uzaklaşmamışonların duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir.
b.Pir Sultan Abdal'ın koşması ile Baki'nin gazelinin okuyucu kitlesi aynı değildir.koşma halka hitap ederken gazel yüksek zümreye hitap etmektedir.
7.divan şiirinde işlenen konular her bakımdan birer kusursuzluk örneğidir.aşk tam anlamıyla aşktırsevgili her yönüyle hayal gücünün zirvesinde yer alır.bu nedenle divan şiiri "ideal"olanın ifadesini bulduğu yerdir.herşey"idealize" edilerek anlatılır.divan şiirinin bu özelliği yani "yüce" ve "yüksek" olana yönelik olmasıonun "somut" yerine "soyut"un sahasında kalmasına sebep olmuştur.
8. divan şiirinin arapça ve farsça kelimelerin sıkça kullanılması İslam medeniyetinin etkisinin yanı sıra asıl aruz ölçüsü dolayısıyladır.türkçede uzun ses olmaması seslerin uzunluk ve kısalık esasına dayalı olan aruz ölçüsünün uygulanmasını zorlaştırmıştır.çıkış yolu olarak aruza uymayan türkçe sözcükler yerine uzun ve kısa seslerin bulunduğu arapça ve farsça sözcükler kullanılmaya başlamıştır.
9.
gazel
TEMA:aşk
AHENK: Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
YAPI:nazım şekli;gazel nazım birimi;beyit
DİL:arapça ve farsça sözcüklerin kullanıldığı bir dildir.
SÖYLEYİŞ:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişimi belirlemektedir.
koşuk
TEMA:aşk
AHENK:hece ölçüsü kullanışmıştır.
YAPI:nazım şekli;koşuk nazım birimi;dörtlük
DİL:eski türkçe dönemini yansıtan öztürkçe bir dil kullanılmıştr.
SÖYLEYİŞ:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişini belirlemektedir.
SAYFA 150
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1.C
2.A
3.C
4.E
5.E
6.E
7.E
8.A
9.D
10. D-Y-D-Y
11.*Gazelin son beyitine..makta...şairin mahlasının bulunduğu beyite..taç beyit...en güzel beyitine ...beytü'l gazel... denir.
*Diva şiirinde kullanılan kalıplaşmış nükteli ve sanatlı güzel sözlere...mazmun...denir.
12.
...makta...
...taç beyit...
... Nedim...
.. vasıta...
...aruz...
...mazmun...
...tecahül-i arif....
..benzeyen...ve ...benzetilen....
...tenasüp...
sayfa158
kayıkçı kul mustafa fikri ve edebi yönü
*aşık tarzı halk şiirinin önemli simalarındandır.
*dili sade ve anlaşılırdır.
*kafiye ve redifleri ustalıkla kullanmıştır.
*kullandığı kelime ve deyimler halk dilinden alınmıştır.yabancı terkip ve tamlamalar yoktur.
*hece ölçüsünü başarıyla kullanmıştır.şiirlerinden eksik ve fazla hece yoktur.
hissettiklerimiz:heyecansevinçsevgi duygusugüzellikcoşku__________________
sayfa 138
1.a.birim değer:bent
birim sayısı: Dokuz
BİRİMLERDE ANLATILANLAR
1.sevgilinin saçını yüzüne dökülmüş görünce gönlün ona aşık olduğu anlatılmaktadır.
2.sevgilinin bu sevgiye hiç değer vermediğiadını bile anmadığı anlatılmaktadır.
3.aşığın umutsuzluğu anlatılıyor
4. aşık sevgilisinin peşinden koşan diğer aşıklardan yakınmaktadır.
5.aşık sevgili için kendini feda ettiğini anlatmaktadır.
6.aşık umutsuz durumunu anlatıpbu sevgiye engel olamadığndan bahsetmektedir.
7.aşık sevgili ile geçirdiği bir anı herşeyden üstün tutmaktadır.
8.aşık bu hale düşmek istemediğini fakat gönlüne söz geçiremediğinden bahsetmektedir.
9.şair aşk kitabının ancak kendi adıyla okunabileceğinden bahsetmektedir.
c. murabba nazım şeklinin özellikleri;
dört dizelik bentlerden oluşur.
4 ile 8 arası bent yazılır
her konuda murabba yazılmasına rağmen dini ve öğretici konular ile mersiyeyergiövgü daha çok kullanılmıştır.
2.şair aşk yüzünden bedbaht ve ümitsiz bir durumdadır.bu hal şiirin bütün dizelerinde hissedilmektedir.şairin bu ümitsiz durumunu en iyi yansıtan dize ise her bentte tekrarlanan "Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül"dizesidir.
3.şair 8. bentte aşk ile müzik arasında bir ilişki kurmuştr.aşkın müzikle birlikteliği duyguları ifade etmedeki rolü düşünülürse günümüzde de bu ilişkinin devam ettiği görülür.bugün bile hala şarkıların çoğunun aşk temasını işlemesi aşk duygusunun evrensel olduğunun da bir göstergesidir
Sayfa162
erzurumlu emrah'ın fikrî ve edebî kişiliği
*erzurumlu emrah döneminin önemli saz şairlerindendir.
*kendinden sonra gelen şairler üzerinde etkili olmuştur.
*şiirlerinde kullandığı dil sade ve anlaşılır bir dildir.
*şiirlerinde kafiye ve redifler sağlamdır.
2.*halk şiiri ile konuşma dili arasında bir benzerlik söz konusudur.
*saz şairi halkın arasında olan bir kişidir.ilhamını halk zevkindenhalkın hayal gücünden alır.
*halk şiirindegünlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
Sayfa 164 ve 165
bayburtlu celali = semai
kağızmanlı hıfzı = koşma(ağıt)
aşık= semai
köroğlu= koşma
aşık ömer = koşma(güzelleme)
karacaoğlan=varsağı
everekli seyrani= koşma (taşlama)
levni=destan
161 ve 162
semai
ilk dörtlükte -mez ler redif
ikinci dörtlükte "-ımız" redif "-at" tam kafiye-mez redif
üçüncü dörtlükte "-acı" tunç kafiye -maz redif
dördüncü dörtlükte "-ahri-ehri-ahrı" zengin kafiye -mez redif
son dörtlük "-le" tam kafiye -maz redif
birim değeri: Dörtlük
birim sayısı:5
şiirin teması:gurbet
mısra örgüsü:abab cccb dddb eeeb fffb
birimde anlatılanlar
1)Gurbete çıkmanın tehlikeli olduğunu ve her güzeli de sevmemesi gerektiğini dile getiriyor.
2)Gurbet elde kimsenin kıymetimizi bilmeyeceğini belirtiyor
3)Gurbete gönlündeki derdin ilacını bulmak için çıkmıştır ama bulamayacağını belirtiyor
4)Gurbetin çok zor olduğunu ve kahrının çekilemeyeceğini anlatıyor
5)Aşıkların sevdiklerine kavuşamadıklarını dile getiriyor.
2.b.Şiiri şiir yapan vurgu ve tonlamadır.Bu yüzden düz yazı okurken noktalama işaretlerinde yaptığımız vurgu ile şiir vurgusu arasında çok fark vardır
3.a. gönül gurbet ele çıkma(teşhis)
sunam gurbet elin kahrı(açık istiare)
bülbül figan eder güle(teşhistelmihtenasüp)
güzel sevmek sarp bir kale(teşbihtenasüp)
b.ahengi sağlamış ve şiiri çekici hale getirmiştir
4.dil sadeimgeler suna ve bülbül
bağlı olduğu gelenek: sözlü gelenek yani aşık etebiyatı
5.Gurbet ellerin kimsenin yuvası gibi olmadığı ve çok zor olduğu...
6. Divan tarzı şiirler söylemiştir.
Hem hece nem aruzla yazmıştır.
Asıl kişiliği hece ölçüsüyle yazdığı ölçüsüyle yazdığı koşma ve semailerde görülür.
Gazelmurabbamuhammes tarzı şiirlerde yazmış.Ancak çok başarılı sayılmaz.
7.saz şairi; halkın arasında olan bir kişidir. ilhamını halk zevkinden halkın hayal gücünden alır. halk şiirindegünlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
---
Sayfa 164 ve 165
Bayburtlu Celali = Semai
Kağızmanlı Hıfzî = Koşma (Ağıt)
Âşık = Semai
Köroğlu = Koşma
Âşık Ömer = Koşma (Güzelleme)
Karacaoğlan = Varsağı
Everekli Seyranî = Koşma (Taşlama)
Levnî = Destan
----------------------------------------------------------------------------------------
sayfa 170:
methiye gazel nutuk ve türkünün benzerlikleri:
- methiyenin nazım birimi ile nutuğun nazım birimi aynıdır.
- methiyenutuktürkü sade bir dille yazılmıştır.
- nutuk ve türkü hece ölçüsüylegazel ve methiye aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
2.soru:
anonim halk edebiyatının yazılış amacı: anonim: halkın yaşayışını yansıtmak ve duygularına tercüman olmak amacıyla yazılmıştır
aşık tarzı halk edebiyatı: anonimle aynıdır
tasavvuf edebiyatının yazılış amacı: tasavvuf: tasavvuf düşüncesini halka öğretmek amacıyla yazılmıştır
SAYFA 183
2.a) Mecnun: Aşık
Leyla: Sevgili
Nevhel: Yardımsever
Zeyd: Dost
İbn-i Selam: Aşık
Mecnun'un Babası: Şefkatli
Leyla'nın annesi ve babası: Zalim
b) Leyla: Hikayenin baş kahramanlarından birisi
Zeyd: İkinci derece kahramanlardan birisi
Nevhel: İkinci derece kahramanlardan birisi
İbn-i Selam: İkinci derece kahramanlardan birisi
Mecnun'un babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
Leyla'nın annesi ve babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
SAYFA 184
c) Tarihimizde veya günümüzde var olması mümkün değildir. Çünkü bu kahramanlar hayal ürünü kahramanlardır.
3.a) Bu olaylar arasında "aşk"ın yaşanışı bakımından bir ilişki vardır. Ahmet Yesevi'nin peygamber sevgisi, Tahir ile Mecnun'un aşk anlayışları bunu göstermektedir.
b) Mecnun, yalnız kalmak ve aşkını yalnız başına sadece kendisiyle yaşamak için çöllere düşmüştür.
c) Hikayede birçok mekan vardır. Ancak sadece Kâbe ile ilgili tasvir yapılmıştır.
d) Hikayedeki mekanlar, şairin kafasında kurguladığı hayali mekanlardır. Ancak bazılarınının gerçekle ilişkisi de vardır. (Çöl ve Kâbe)
5.a) "Aşk, vuslat binasını sağlamca kurup mana aleminde seninle beni buluşturdu;" ... "Sen halini değiştirme; Leyla ne diye Mecnun olsun?"
b) Aşk, insanı insan yapan en büyük erdemdir.
c) Evrenseldir. Çünkü günümüzde de aşk teması işlenmektedir.
6) Sadece aşk unsuru kendimize ve çevremize aittir. Diğer unsurlar kendimize ve çevremize ait değildir.
8.a) "Mesnevi Geleneği" dir.
b) Mesnevi'nin Özellikleri:
-Beyitler kendi arasında kafiyelidir.
-Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
-Beyit sayısı sınırsızdır.
-Olayların yaşandığı zaman belirsizdir.
-Beş mesneviden oluşan esere "hamse" denir. (İlk hamse sahibi şair Ali Şir Nevai'dir.)
9) Mesnevi'de anlatılan olaylar zamanımızdan farklıdır.
10) Anlatıcı herşeyi bilen bir anlatıcıdır. Bu yüzden "İlahi bakış açısı" kullanılmıştır.
SAYFA 185
12) telef olmak, yanıp tutuşmak, adak adamak vs.
13) "Leyla ile Mecnun mesnevisi Acemlerde (İranlılar) çoktur, Türklerde ise yoktur. Sen de dünyaya gizli bir hazine çıkar" sözleri üzerine yazmıştır.
14.a) İkisinde de aşk teması işlenmiştir. Ancak birinde peygamber aşkı, diğerinde beşeri aşk işlenmiştir.
b) Fuzuli, "Su Kasidesi" adlı eserinde peygamber övgüsünü dile getirmek için kaside şeklini tercih etmiştir. Ancak Leyla ile Mecnun eserinde olaya bağlı kalındığı için mesnevi şeklini tercih etmiştir.
Anlama Yorumlama
1) İkisinde de yazılı bir metin olmadan sözlü olması nedeniyle bir ilgi vardır.
2) Leyla ile Mecnun mesnevi geleneğine bağlı olduğu için manzumdur. Ancak Tahir ile Zühre mesnevi geleneğine bağlı değildir.
3.a) O dönemlerde hemen hemen her şiirde aşk konusu işlenir.
b) Aşk duygusu insanoğlu varolduğu sürece yaşanabilir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1) E
2) D
3) C
4) D D Y D Y
5) E
6) E
7) A
E
SAYFA 192
1) İzleyicilere oyunun başladığını bildirmek ve izleyicilerin dikkatini perdeye yoğunlaştırmak amacıyla okunur.
2) Karagöz, söylenenleri yanlış anlayan, neşeli, halktan birisidir.
Hacivat ise okumuş, kültürlü, düzgün konuşan birisidir.
(Hangisini kendinize yakın bulursanız onu seçin)
3.a) Oyunda güldürü yanlış anlamalarla sağlanmaktadır.
b) NOT: K: Karagöz, H: Hacivat
K: Dur Hacivat şaka yaptım
H: Bırak birader sakalımı yordun
H: El-cinni melacinni, kör cini. Estane mestane kuru kuzu kestane
K: Amin, amin… Kabak çekirdeği, sarı leblebi. Amin
H: Aman Karagöz’üm, nedir bu işler
K: Kafanı kırsın geyiklerle keşişler
4) (Kişilik özellikleri 2. sorunun cevabında verilmiştir)
5) HACİVAT: Of…
KARAGÖZ: (Penceresinden)…
HACİVAT: Bir yar-i…
HACİVAT: Maşallah…
KARAGÖZ: Lebbeyk?
HACİVAT: Akşam-ı…
KARAGÖZ: Senin de…
SAYFA 193
6.a) Verilen ifadeler, yanlış anlamanın yanı sıra imparatorluğun bazı milletlerinin de telaffuzları metnin güldürü unsurunu sağlayan ögelerdir.
b) Halk söyleyişleri ve kullanımları ile sadelik açısından bir benzerlik vardır.
7.a) (Karagöz’ün anlatımı forumumuzda mevcut. Bu sorunun cevabı da orda mevcuttur)
b) Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı din, ırk ve dillerin bir arada yaşadığı bir yapıya sahip olduğu hakkında bilgi verir.
Türk Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
9) Gülüp rahatlamanın ve neşelenmenin yanı sıra hiçbir ağacın kesilmemesi gerektiği kıssadan hisse olarak algılanmaktadır.
SAYFA 195
1) Ali Asker ile Sururi duydukları davul sesinden bir düğün olduğunu zannederler. Sorduklarında da onun bir düğünden değil, bir pehlivan güreşinden gelen davulun sesi olduğunu öğrenirler. Güreşleri izlemek için Pınarbaşı’na giderler ve orada gördükleri pehlivanlar hakkında konuşurlar.
2) Ali Asker (Acem)
Garson (Bursalı Göçmen)
Yahudi
3) Metne göre sesini (taklit) kullanmaktadır. Ayrıca bir mendil ve sopayı da araç olarak kullanırlar.
4) Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
5) Aralarındaki en büyük benzerlik yazılı bir metin olmadan sözlü olarak gösteri yapmalarıdır.
SAYFA 199
1)-Cücenin anahtarı kapının üzerinde bırakması
-Kavuklu'nun düğün alayını yönetmesi
-Kavuklu'nun yeni bir ev araması
-I. Zenne'nin kocasını aramak için gelmesi
-Pişekar'ın Kavuklu ile karısını barıştırması.
2) Pişekar'dır.
3) Pişekar: Baş aktördür. Hali vakti yerinde, bilgili, orta sınıfın temsilcisidir. Alaycı bir İstanbullu olarak yansır.
Kavuklu: Başındaki kavuğu ile kurnaz ve zeki, komik hareketleri ve ince zekasıyla oyunu sürükleyen bir tipdir.
(Hangisini kendine yakın bulursan onu seç)
4) Taklit: Pişekar - Bir arabacıyı çağırır gibi yaparak hem onun yerinde hem de kendi yerinde konuşması.
Benzetme: Kavuklu - Senin gibi tımarhane düşkünü
Kavuklu - "İhtiyar" söz mü? Bir patlıcan dört değnek sok, işte bizim beygir.
Yanlış Anlama: Pişekar - Efendim, "Bir müşkülünüz mü var?" dedim, yani bir işiniz mi var?
Kavuklu - Evet, bir dişimiz var, iki babamız. Sen bizi hindi çobanı mı zannettin?
Anlamazlıktan Gelme: Pişekar - Nasıl Ali?
Kavuklu - Sade Ali.
Pişekar - Maşallah, Sade Ali Efendi.
5) Halk Tiyatrosu Geleneği'ne bağlıdır.
SAYFA 200
1) Sahne
Modern Tiyatro: Bolca dekorların kullanıldığı bir sahne özelliği vardır.
Karagöz: Beyaz bir perdeye ışık yansıtılmasıyla düzenlenen bir sahnede sergilenir.
Meddah: Sen olmaksızın bir topluluk karşısında anlatıma dayanır.
Orta Oyunu: Basit birkaç dekorun bulunduğu tam olarak sahne denemeyecek tarzda halk önünde oynanır.
Müzik
Modern Tiyatro: Opera, opera komik, operat, bale ve müzikli komedi müziğin kullanıldığı tiyatro eserleridir.
Karagöz: Tef ve nereke kullanılır.
Meddah: Müziksiz gerçekleştirilir.
Orta Oyunu: Müzik kullanılarak gerçekleştirilir.
Tipler
Modern Tiyatro: Tiyatro eserine göre tipler değişir.
Karagöz: Belli tipler vardır. (Karagöz, Hacivat, Ermeni, Rum, Yahudi, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir...)
Meddah: Meddahın anlattığı hikayedeki tipler, onun taklidiyle canlanır.
Orta Oyunu: Bilirli tipler vardır. (Kavuklu, Pişekar, Zenne, Cüce)
Dekor
Modern Tiyatro: Profesyonelce hazırlanmış, eserle ilgili bolca dekor kullanılır. (eşya, renk, ışık, araç, gereç)
Karagöz: Beyaz perde arkasından ışık yansıtılmasıyla kurulan bir sahnesi vardır. Dekorlar içinde "göstermelik" denilen figürler kullanılır.
Meddah: Dekor kullanılmaz.
Orta Oyunu: Basit bir dekor kullanılır.
2) Türk Tiyatrosu
a) Geleneksel Türk Tiyatrosu
1-Karagöz
2-Orta Oyunu
3- Meddah
4- Köy Seyirlik Oyunu
b) Modern Türk Tiyatrosu
1-Komedi
2-Trajedi
3-Dram
SAYFA 201
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1-E
2-A
3-B
4-C
5-C
6-B
7-E
8-C
9-C
SAYFA 202
9- Y D D D D Y
10- Şeyh Muhammet Küşteri - Küşteri Meydanı
Hacivat - semai
fasıl
şaman - baksı
11-D Y Y Y D
12) Karagöz, kararsız, rahat, gözü pek ve serbest olması bakımından orta oyunundaki Kavuklu ile benzerlik göstermektedir. Çünkü Kavuklu da deli dolu halleri ve şakalarıyla oyunu sürükleyen kişidir.
Hacivat da medrese görmüş, nezaket düşkünü ve kibarlık budalası, ukala haliyle, orta oyununda okumuş, hali vakti yerinde, orta sınıfı temsil eden Pişekar'a benzer.
SAYFA 205
1) Latifitezkiresini oluştururken Osmanlı ülkesinde yetişen bilgiligüzel söz söyleyen veya başka bir ülkede doğup Türk şairleri yoluna giden şairleri tezkiresine almıştır. Tezkiresine aldığı şairlerin meziyetlerinin ve üstünlük sebeplerinin neler olduğunuhayat hikayelerinieserlerinieserlerinin özgün olup olmadığını araştırmıştır.
2) Latifi’ye göre şiiredebi açıdan üstünedebi zevke hitap edenözgün buluşlarla zenginleştirilmişedebi sanatlar bakımından da iyi işlenmiş olmalıdır.
Şair de bilgiligüzeli ve çirkini ayırt edebilenkültürlüşiir üzerine bilgisi iyi olanzarif bir insan olmalıdır.
Latifi’nin bu düşünceleri şiire ve şaire edebi açıdan bir yaklaşım olduğu için bu düşüncelere katılmamak mümkün değildir.
3) Ahmedi hakkındaki en kapsamlı yargı; “Şiiri ehliyetinegazelleri marifetine göre değildir.” yargısıdır.
Latifi bu yargıyı verirken ilk olarak Ahmedi’nin hangi bilim dallarında bilgili olduğundanyazdığı eserlerinin şiir meclisinde itibar görmemesi dolayısıyla Şeyhi ile münasebetinden ve eserlerinden verdiği örneklerden sonra sonuca olaşmıştır.
4) Latifitezkiresini Ahmedi’yi övmek veya yermek için yazmamıştır. SadeceAhmedi’yi edebi bakımdan tarafsız bir değerlendirme yaptığını gösterir.
5) Ahmedi-Sivas-Murat Han Gazi devri-Batınî ilimlerde bilgilidir (Geometritıp…)-Şiirlerinde güzellik yoktur. Edebi yönü zayıftır-Şiirlerinin beğenilmesiŞeyhi’nin onun adına bir kaside yazması-Şiir üstünlükestetik ve edebi açıdan eşsiz olmalıdır-Divan’ındanİskendername’den örnekler vermiştir-Şiir ehliyetinegazelleri marifetine göre değildir.
6.a) Şairlerin hayatı – Şairlerin ilmi yönü – Şairlerin edebi yönü – Devrin sanat anlayışı – Eserlerden örnekler
b) Tezkirelerin ve edebiyat tarihinin devrin sanat anlayışınışairlerin hayatınıilmi ve edebi yönlerini incelemeleri ve eserlerinden örnek vermeleri bakımından aralarında benzerlik vardır. Tezkireler içindöneminin edebiyat tarihleri olduğu söylenebilir.
SAYFA 206
7.a) Alınan paragraf tezkirede Ahmedi’nin anlatıldığı kısmın ilk paragrafından bir bölümdür.
b) Alınan paragrafta günümüz Türkçesine göre bazı ses değişimlerinin olduğu görülmektedir.
.beg : bey
.di : de-
.it : et-
.ol : o
Bunun dışında Arapça ve Farsça sözcüklerin kullanıldığıdüz yazı dilinin de sade olduğu görülmektedir.
8) TezkireLatifi’nin bilgili ve kültürlüşiir sahasında edebi kültürü ve zevki olan birisi olduğunu göstermektedir.
9) Okuduğumuz ve beğendiğimiz şairlere yer verirdik.
SAYFA 210
1) Evliya Çelebirüyasında Hz. Peyagmber’i görmüş“Şefaat Ya Resulullah” yerine “Seyahat Ya Resulullah” deyince yollara düşmüştür.
2) Evliya Çelebi şöyle bir yöntem izlemiştir:
-Ulaşılmak istenen yere gidiş için yapılanlar
-Ulaşılan yerin dış görünümünün tanıtımı
-Ulaşılan yerin tarihi ile ilgili bilgi verilmesi
-Ulaşılan yerde dikkati çeken mekanların tanıtımı
-Ulaşılan yerdeki insanların tanıtımı
-Dönüş yolculuğunda görülen yerlerin anlatılması
-En sonunda eve ve ev halkına ulaşma
3) (Bu sorunun cevabını metni okuyarak yapabiliriz.)
4.a) Bazı sözcüklerde ses değişimlerinin olduğu görülmektedir. Bunun dışında son derece sade bir dil kullanılmıştır. Ayrıca yerel ağız özellikleri de (Erzurum ağzı) yansıtılmıştır.
.Kandan : nereden
.Anda : ondaorada
yigirmi : yirmi
.tokuz : dokuz
b) şita: kış
kân: maden ocağı; bir şeyin kaynağı
müşebbek: şebeke haline sokulmuş olanağ ve kafes gibi örülmüş olan
vefret: çoklukbolluk
badıncan: patlıcan
vasi’atü’l aktar: taraflarıyanları geniş olan
rahisatü’l es’ar: yiyeceğiiçeceği ucuz
efvah-ı nas: halkın ağzılisanı
darb-ı mesel: atasözü
berf: kar
zalûm: çok zalim olan
sâkin: oturanikamet eden
5) En ünlü gezginimizdir. – Eserinde sade bir dil kullanmıştır. – Anlatımı içtensıcakbiraz da abartılıdır. – Seyahatname’si türünün en önemli eseridir.
SAYFA 213
1) İnsan: Nakış – Küçük alem – Şehir – Bitki – Melek - Hayvan
2) Şekle göre insanhayvan ile melek arasında yer almaktadır. Bunlardan herhangi birisine dahil olmak insanın kendi elindedir.
3) Hipokrat “İnsanlık nedir?” sorusuna “Yüksek mevkide iken tevazu göstermekfakir olduğu halde cömertlik etmek ve başa kakmadan iyilikte bulunmaktır.” diye cevap vermiştir.
Bu tanıma katılmamak mümkün değildir.
4) Katip Çelebişekildeki gibi sıralama yapsaydı; önce soyut bir kavram olan “insanlık”tan başlayacakinsanın varlık olarak ne gibi ayrıcalıklarının olduğu belirterek “insanın imtiyaz”ını belirleyecek buradan “insan”ı varlık olarak ele almış olacaktı. En sonunda da “insanın üstünlüğü”nün sebeplerini açıklayacaktı. Bu sıralama soyuttan somuta doğru bir gidişi göstermektedir.
5) Ruhakılöfkedimağ gibi soyut kavramları vali (ruh)vezir (akıl)münafık vezir (öğüt)hazinedar (dimağ) gibi somut kavramlar kullanarak somutlaştırmıştır. Bunun sebebi anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.
6) Yazardüşüncelerini ispat etmek için pek çok benzetmenin yanı sıraayetlerden ve Hipokrat’tan örnekler vermiştir. Bunları kullanmasının nedeni de anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.
7) İnsan: İnsan küçük alemdir ve büyük alemde ne varsa onda vardır.
İnsanın Üstünlüğü: İnsanruh ve beden bakımından bütün hayvanlardan üstündür.
İnsanın İmtiyazı: İnsaninsan olmakla kainatın en üstün yaratığı olmuşsa da bu şarta bağlıdırinsan bu şarta riayet etmekle insandırbu da ilim ve sağlam ameldir.
İnsanlık: İnsana mahsus olan zati faziletlerin bütünüdür.
8) İnsanın melek gibi olabileceği gibihayvan gibi de olabileceği yönündeki tespitidir.
9) Günümüzde yaşasaydı “insan” kavramıyla ilgili olarak yaptığı tespitlere dünyanın değişen ve gelişen bir o kadar da insan için zararlı hale gelen yapısının etkisini de dahil ederek değerlendirmelerde bulunurdu.
SAYFA 215
Tarih
Sade Nesir: Ziyafet-i Sultan Ahmed HanSerdari-i Mehmed PaşaKoçi Bey Risalesi.
Sanatkarane Nesir: Hamse
Seyahat
Sade Nesir: Seyahatname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
Tezkire
Sade Nesir: Latifi
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
İlmi Eser
Sade Nesir: Tuhfetü’l-ahyar
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
Dini Eser
Sade Nesir: (Boş bırakılacak)
Sanatkarane Nesir: Dürretü’t Tac
Mektup
Sade Nesir: Şikayetname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
2) Nergisi’nin Hamse’sinde seci daha yoğundur. Çünkü Nergisi anlatımdan çok sanat göstermeyi amaçlamıştır. Bu nedenle anlam ikinci plana itilmişahenk ön plana çıkmıştır.
3) Örnekleme Amacıyla Yazılanlar: Seyahatname-Latifi Tezkiresi-Serdari-i Mehmed Paşa-Koçi Bey Risalesi-Tuhfetü’l ahyar-Naima Tarihi
Öğretmek ve Sanat Yapmak Amacıyla Yazılanlar: Şikayetname-Durretü’t Tac-Hamse
4) Sade Nesir: Cümleler kısa ve açıktır. Bilgi vermek ve bir düşünceyi ifade etmek amacıyla yazılır. Dinitasavvufitarihikültürelilmi ve edebi konularda yazılmıştır.
Sanatkarane Nesir: Arapça ve Farsça sözcükler boldur. Seci boldur. Amaç sanat yapmaktır. Bazı tarihahlak eserleri bu nesir türüyle kaleme alınmıştır.
SAYFA 216
Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-B
4-A
5-D
6-D Y Y D Y Y
7-seci – antoloji – gezi yazısı – Evliya Çelebi – mektup
SAYFA 217
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-A
4-E
5-D
6-E
7-Okuyana yol göstersinmutluluk versin diye eserine Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) adını vermiştir.
8-sehl-i mümteni – imge (mazmun)
9-Aşk = Şarap
Tekke = Meyhane
Aşık = Sarhoş
Mürid = Saki
10-Evliya Çelebi = Seyahatname
Katip Çelebi = Cihannüma
Seydi Ali Reis = Mirat’ül Memalik
Yunus Emre = Risalet-ün Nushiyye
11-D D D
BİRİMLERDE ANLATILARLAR
Şiirin teması: Aşk
1.Şair aşıkların ayrılık acısına sabredemeyeceğini anlatıyor.
Birim Değeri: Dörtlük - Birim Sayısı: Bir
2.İlahi aşk
3.Dilek (dua)
4.Aşk
ç)1.Rubai: Ayrılık - Aşk
2.Rubai: Aşk Ateşi - İlahi Aşk
3.Rubai: Duam - Dilek
4.Rubai: Sevgili - Aşk
d)Gerçek hayatla ilişkilendirilebilir. Aşk ve aşkın halleri ile dua insan hayatında yer bulabilen durumlardır.
e)Rubai nazım şeklinin özellikleri:
-Nazım birimi dörtlüktür.
-Tek dörtlükten oluşur.
-aaxa şeklinde kafiyelenir.
-Özel bir vezinle yazılırlar.
-Yoğun bir fikir örgüsü vardırbu da ahengin sağlanmasını zorlaştırır.
-Tasavvuffelsefedünya görüşü gibi pek çok konuda yazılırlar.
-Asıl söylenmek istenen 3. ya da 4. dizede söylenir.
2)1.Rubai
söyler imiş: redif
-an: tam kafiye
2.Rubai
ûr: tam kafiye
3.Rubai
-dan sakla: redif
â: yarım kafiye
4.Rubai
dime ana: redif
-z: yarım kafiye
3)"vâdi" ve "sanem" sözcükleridir.
Vadi: Ihlara Vadisi'ne düzenlenen geziye katıldık.
Şiir vadisinde o da kalem oynatmıştı.
sanem: Puta tapınma ilkel kabilelerde de görülmektedir.
Put kadar güzel bir insanmışdedi.
4)1. Rubai: dil (gönül)bir insan gibi düşünülmüştür. Kişileştirme sanatı vardır.
2.Rubai
dil-i bi-karar: teşhis
fevvare-i nur: teşbih
ateş-i aşk: teşbih
3.Rubai
Ya Rab: nida (seslenme)
reh-i vadi-i rubai: teşbih
ta'n-ı har-ı nadan-ı dü-pa: teşbih
4.Rubai
sanema: nida
sanem: istiare
5)Nazım şeklinazım birimimazmun ve sanatlar divan şiiri geleneğine aittir.
Sayfa135
BİRİMLERDE ANLATILANLAR
Şairsevgilisine seslenerek neşelenmek için Sadabad'a davet etmektedir.
ŞairSadabad'da eğlenmek amacıyla neler yapacaklarını anlatmaktadır.
ŞairSadabad'da eğlenmektenKasr-ı Cihan'ı seyretmekten bahsetmektedir.
Şairsevgilisini yine Sadabad'a davet ederek eğlenmeyi teklif etmektedir.
Birim Değeri: Bent - Birim Sayısı: Dört - Şiirin Teması: Kadın (sevgili)
c)Farklılaşma olmaz. "Kadın" teması etrafında oluşturan birimlerdeki anlam aynı birimde başlayıp aynı birimde bitmektedir. Bu durum anlam bakımından bir farklılaşma olmasını engeller.
2)ŞarkıLale Devri'nin ünlü şairi Nedim'e aittir. Lale Devrilale bahçeleriyleimar faaliyetleriyle ve eğlenceleriyle ünlü bir dönemdir.
3)Şiirin ahenginin bozulmasına sebep olur.
b)Şiirin ahengini sağlamaksöylemek istenenin vurgusunu artırmak amacıyla tekrar edilmiştir. Ayrıca nazım şeklinin bir özelliği olarak tekrar edilen dizelere "nakarat" denir.
Sayfa-136
ç-başlangıçtan günümüze kadar kırmızı her zaman eğlenceyi temsil etmiştir. onun için kırmızıdır.
4-şairin somut yönünün güçlü olması
5-İMGELER:
-serv
ifade ettiği anlam: ağaç
kullanış şekli: sevgilinin boyuyürüyüşüendamı
-ab-ı hayat
ifade ettiği anlam: ölümsüzlük suyu
kullanış şekli: ölümsüzlük suyu
-mutrib
ifade ettiği anlam: çalgıcı
kullanış şekli: çalgıcı
6-gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abad'a:
serv-i revanım:benzetme(teşbih)
görelim ab-ı hayat akdığın ejderhadan
ab-ı hayat ve ejderhadan benzateme(teşbih)
gayrı yaranı bu günlük edip ey şuh feda
ey şuh: nida(seslenme)
7-Sa'd-abadNedimKasr-ı CinanTesnim Suyu
8-mazmun kullanımıaruz ölçüsünün kullanımıarapça-farsça kelime kullanımıbentlerle yazılmasımahlas kullanımıağır ve süslü bir dil kullanılmasısöz sanatlarının kullanılması
9-bunu yapmadık.
10-şiirlerini zaevkli ve ahenkli bir şiir diliyle yazmıştır.
-malileşme akımının en önemli temsilcilerindendir.
-lale devrinin büyük şairlerindendir.
-divan edebiyatına şarkı türünü ilk kazandıran şairdir.
sayfa 138 da
birmde anlatılanlar
1 sevginiğn saçını yüzüne dökülmüş görünce gönlün aşık olduğunu
2 sevgilinin bbbu sevgiyle hiç değer vermedği adını bbile anmadığı anlatılmaktadır
3 aşığın umutsuzzluğu anlatılmaktadır
4aşık sevgilisinin ğeşinden koşan diğer aşıklardan yakınmaktadır
5aşık sevgilli için kendini feda ettiğini anlatmakta
6 aşık umutsuzluğu durumunu anlatıp u sevgiye engel olamadığından bahsetmektedir.
7 aşık sevgili ile geçireceği bir anı her şeyden üstün tutmaktadır.
8 aşık bbbbbu hale düşmek istemediğini fakat gönlüne söz geçiremediğinden ahsetmektedir.
9 şair aşk kitaının ancak kendi adıyla okunabileceğinden bbbahsetmektedir
şiirin teması aşl birim değeri bent birim sayısı 9
sayfa 139
teşbih sevglinin yüzü itiariyle güle enzetilmiştir.
teşbih sevgilinin saçı kokusu dolasıyla yasemine benzetilmiştir
teşhis(kişileştirme) aşığın gönlü insan gibi düşünülmüştür.
nida gönle seslenilmiştir
teşhis aşığın gönlü insan gii düşünülmüştür
istiare aşığın gönlü heva yolı'na benzetilmiş fakat söylenmemiştir.
sayfa-141
birim değeri:bent
birim sayısı:yedi
BİRİMDE ANLATILANLAR
-şairgönlüne seslenerek feleğin ne yapacağının belli olmayacağını söylemektedir
-gönlün arzu ve isteklerinden vazgeçmesini istemektedir.
-şairbu dünyanın kimseye kalmayacağını belirtmektedir
-şairgönlün feleğin güzelliklerine aldanmaması elindekilerle yetinmesini kanaat etmesini söylemektedir
-şairfeleğin kendisine gaddarlık ederek sevgilisinden ayırıp gurbete attığını ifade etmektedir
-şairher şeyini sevgili uğruna feda ettiğinden bahsetmektedir
-şairnefsin ve dünyanın isteklerinden vazgeçmek gerektiğinigönül aynasının böyle temizleneceğini ifade etmektedir
şiirin teması:aşkdünya nın geçiciliği
c. beşer dizelik bentlerden oluşur
ilk bent kendi arasında kafiyeli diğer bentlerin son dizesi ilk bentle kafiyelidir(aaaaa bbbba....)
2.acele etmeacele etmek kınama getirir
dünya için boş yere ıstırap çekme
arzularınaheveslerine sabır ve tahammülden bir örtü çek
feleğin kaderindeki şerbet zehirlidirsakın içme
dünya mülkünün saadetini bir rüya zannet
kanaat ederek yalnızlık köşesini seç
nefsinin ve dünyanın lezzetlirini unutarak aşk sarhoşu ol
gönül aynanı tertemiz yap
verilen tasavvufi öğütlerinsanı tasavvuftaki anlamıyla olgunlaştırmak içindir.
günümüz şartları düşünüldüğünde bu öğütlerin tam anlamıyla uygulanması mümkün değildir
sayfa 142 3üncü soru
1. kıtada aaaaa gösterür:redif -et: tam kafiye
2.kıtada bbbba -ab:tam kafiye
3.kıtada cccca -i :redif -er :tam kafiye
4.kıtada: çççça -i:redif -et:tam kafiye
5.kıtada dddda -e:redif -t: yarım kafiye
6.kıta eeeea -ini:redif -ir:tam kafiye
7.kıta fffffa -ını:redif -at:tam kafiye
ölçü aruz ölçüsüyle yazılmıştır failetün failetün failetün failün şeklinde
ses ve söyleyiş şiirde uzun ve ksıa sesler ile bbbirbirine enzeyen seslerin oluşturduğu ahenk söz konusudur
sayfa 142 3üncü soru
1. kıtada aaaaa gösterür:redif -et: tam kafiye
2.kıtada bbbba -ab:tam kafiye
3.kıtada cccca -i :redif -er :tam kafiye
4.kıtada: çççça -i:redif -et:tam kafiye
5.kıtada dddda -e:redif -t: yarım kafiye
6.kıta eeeea -ini:redif -ir:tam kafiye
7.kıta fffffa -ını:redif -at:tam kafiye
ölçü aruz ölçüsüyle yazılmıştır failetün failetün failetün failün şeklinde
ses ve söyleyiş şiirde uzun ve ksıa sesler ile birbirine benzeyen seslerin oluşturduğu ahenk söz konusudur.
sayfa 142 de 4ün cevabı
2.mısrada ve 3.mısrada telmih hatırlatma
4.mısrada nida
son mısrada ise eğretileme vardır.”
sayfa 142 de 4ün b. si
ivmek :acele etmek
bunu için ivmenin bi anlamı yok =cümle
sabr kılmak:sabretmek
olanlara karşı güçlü ol sabret
ıztırab çekmek:ıstırap çekmek
o da çok ıstırap çekmişti
hake salmak: toprak olmak
nice insan toprak olup gitti
nakş itmak: nakşetmek
anlatılanları nakşediniz
ser virmek: baş vermek
gerekirse aşını verir geri adım atmaz
sayfa 142 5inci
ifade ettiği anlam kullanım şekli
süleyman peygamer deve kaptırdığı yüzü ile anılmıştır
iskenderin aynası feleğin iskenderin aynasını bile yıktığına gönderme yapılmıştır
sevgilinin eşiği sevgiliye ulaşma kovuşma yolu anlamında
sevgilinin saçı zincir olarak düşünülmüştür
put put kadar güzel sevgili anlamında kullanılmıştır
sy 144
ana birim değeri: bent
alt birim değeri:beyit
malesef birimde anlatılanları yapmadım ama bir kere okursanız yapabilirsiniz
8. bendin teması : cimrilik
13. bendin teması: dünya nın gelip geçiciliği
c. cimrilikfaniligelip geçicilik kavramları geçmişten günümüze aynı anlamı ifade etmektedir.
günlük hayatta sık karşılaşılan kavramlardır bunlar
145.
2. soru: son beyitlerde yani vasıta beyitinde
3.a. kafiye ve redifleraruz ölçüsü ve ses tekrarları
3.b. şiirin konusu vurguyu etkiler örn; kahramanlık şiirini gür bir sesle okuruzaşk şiirini yumuşak bir tonda...
5. İnsanlara eziyet ettiği düşüncesinden kaynaklanıyor olabilir
6.b. somut bir konu işlendiğinden söz sanatları en aza indirilmiştir.
BAĞDATLI RUHİ
terkibibent ile ün kazanmıştırdili sadedir ve sanatlardan uzaktıreleştirel bir tarzda yazmıştır
toplumun sorunlarına ilişkin yazmayı tercih etmiştiren çok etkilendiği şair Fuzuli dir
146.
1.a.
Gazel
mısra örgüsü: beyit (5-15)
kafiye düzeni: aa ba ca ...
tema:aşkayrılıkhasretözlemtabiat güzelliği
Kaside
mısra örgüsü:beyit
k. d.:aa ba ca..
tema:genellikle devlet ve din büyüklerini övmek için söylenir
Rubai
m.ö.:tek dörtlük
k.d.: aaxa
tema: Dünya görüşüfelsefe tasavvufi düşünce
Şarkı
m.ö: Dörtlük
k.d: aAaA bbba ccca( A.A nakarat)
tema:aşksevgiayrılıkeğlence
Murabba
m.ö.:4 er dizelik bentlerden oluşur bent sayısı değişebilir
k.d.:aaaa bbba ccca ....
tema: konu olarak gazele benzer
Muhammes
m.ö:5 dizelik bölümlerden oluşuyor
k.d.:aaaaa bbbba cccca....
tema:hayatın gelip geçiciliği öğüt
Terkibi bent
m.ö.:5-10 bentlerden oluşur(her bent 10 ile 20 beyitten oluşur)
BENZERLİKLERİNE GÖRE NAZIM ŞEKİLLERİ
mısra örgüsü:gazel kaside terkibi bent
kafiye düzeni:gazel kaside
tema:gazel şarkı
sayfa 147
2.Divan şiirinde ritimuzun ve kısa seslerin ritmine bağlıdır.Bu ritmi sağlayan aruz ölçüsüdür.milli edebiyat şiiri olan Han Duvarlarında ise ritim7+7=14'lü hece ölçüsüyle sağlanmıştır.Cumhuriyet Dönemi şiiri olan Salkımsöğüt'te ise ritim hece ya da aruz ölçüsüyle değilbenzer seslerin farklı dize yapıları içinde verilmesiyle sağlanmıştır.
sayfa 148
3.Divan şirinde birimler bir bütün olduğu için birimdeki anlam o birimde başlar ve diğer birimlere sarkmadan o birimde biter.modern şiirde birimlerin birbirine eşit olması gerektiği gibi anlayış söz konusu değildir.Ten Sonnet'si şiirinde işlenen duygu ve düşüncenin birim içerisinde kalmamaktasonraki birime de sarkarak geliştiği ve sonuçlandığı görülmektedir.oysa Divan şiirinde böyle bir durum söz konusu değildir.
4.Ortak manzumlar şunlardır.
gül (gazelmurabbakaside)
serv (gazelşarkıkaside)
dil (gazelkasiderubaişarkımurabbamuhammesterkibi bent)
zülf (murabbamuhammes)
felekdünya (murabbaterkibibent)
hak (kasidemurabba)
sanem (rubaimuhammes)
5. a.Verilen gazeller ritimleri dikkate alınarak okunduğunda Baki'nin gazelinin ritminin daha kuvvetli olduğu görülmektedir.Bakinin gazelinde kullandığı dilNesimi'nin şiir dilinden daha ahenklidir.Bunun yanında gazellerin yazıldıkları yüzyıllara bakıldığında 16. yy.da şiir dilinin daha oturmuş olması Baki'nin gazelinin ritmini ve ahengini daha üstün kılmaktadır.
b.Şöyleyiş ve ritim bakımından Baki'nin gazeli daha başarılıdır.Nesminin gazeli osmanlı devletinin kuruluş döneminde yazılmıştır.Bakinin gazeli ise yükselme dönemi ürünüdür.Nesiminin gazeli divan şiirinin kuruluş dönemi ürünü olduğu için gazelde bazı kusurlarınritim ve ahenk eksikliklerinin olması son derece doğaldır.yükselme dönemine gelindiğinde ise herşey yerli yerine oturmuşher alanda en parlak örnekler ortaya konulmuştur.
sayfa 149
6.a.Pir Sultan Abdal tarafından söylenen koşma "aşık tarzı halk şiiri"örneğdir.bu nedenle islamiyetten önceki türk edebiyatı döneminin sözlü edebiyat devresinden itibaren süregelen bir geleneğin ürünü olan koşma da dilson derece sadedir.halka hitap ettiği için halkın dilinden uzaklaşmamışonların duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir.
b.Pir Sultan Abdal'ın koşması ile Baki'nin gazelinin okuyucu kitlesi aynı değildir.koşma halka hitap ederken gazel yüksek zümreye hitap etmektedir.
7.divan şiirinde işlenen konular her bakımdan birer kusursuzluk örneğidir.aşk tam anlamıyla aşktırsevgili her yönüyle hayal gücünün zirvesinde yer alır.bu nedenle divan şiiri "ideal"olanın ifadesini bulduğu yerdir.herşey"idealize" edilerek anlatılır.divan şiirinin bu özelliği yani "yüce" ve "yüksek" olana yönelik olmasıonun "somut" yerine "soyut"un sahasında kalmasına sebep olmuştur.
8. divan şiirinin arapça ve farsça kelimelerin sıkça kullanılması İslam medeniyetinin etkisinin yanı sıra asıl aruz ölçüsü dolayısıyladır.türkçede uzun ses olmaması seslerin uzunluk ve kısalık esasına dayalı olan aruz ölçüsünün uygulanmasını zorlaştırmıştır.çıkış yolu olarak aruza uymayan türkçe sözcükler yerine uzun ve kısa seslerin bulunduğu arapça ve farsça sözcükler kullanılmaya başlamıştır.
9.
gazel
TEMA:aşk
AHENK: Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
YAPI:nazım şekli;gazel nazım birimi;beyit
DİL:arapça ve farsça sözcüklerin kullanıldığı bir dildir.
SÖYLEYİŞ:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişimi belirlemektedir.
koşuk
TEMA:aşk
AHENK:hece ölçüsü kullanışmıştır.
YAPI:nazım şekli;koşuk nazım birimi;dörtlük
DİL:eski türkçe dönemini yansıtan öztürkçe bir dil kullanılmıştr.
SÖYLEYİŞ:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişini belirlemektedir.
SAYFA 150
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1.C
2.A
3.C
4.E
5.E
6.E
7.E
8.A
9.D
10. D-Y-D-Y
11.*Gazelin son beyitine..makta...şairin mahlasının bulunduğu beyite..taç beyit...en güzel beyitine ...beytü'l gazel... denir.
*Diva şiirinde kullanılan kalıplaşmış nükteli ve sanatlı güzel sözlere...mazmun...denir.
12.
...makta...
...taç beyit...
... Nedim...
.. vasıta...
...aruz...
...mazmun...
...tecahül-i arif....
..benzeyen...ve ...benzetilen....
...tenasüp...
sayfa158
kayıkçı kul mustafa fikri ve edebi yönü
*aşık tarzı halk şiirinin önemli simalarındandır.
*dili sade ve anlaşılırdır.
*kafiye ve redifleri ustalıkla kullanmıştır.
*kullandığı kelime ve deyimler halk dilinden alınmıştır.yabancı terkip ve tamlamalar yoktur.
*hece ölçüsünü başarıyla kullanmıştır.şiirlerinden eksik ve fazla hece yoktur.
hissettiklerimiz:heyecansevinçsevgi duygusugüzellikcoşku__________________
sayfa 138
1.a.birim değer:bent
birim sayısı: Dokuz
BİRİMLERDE ANLATILANLAR
1.sevgilinin saçını yüzüne dökülmüş görünce gönlün ona aşık olduğu anlatılmaktadır.
2.sevgilinin bu sevgiye hiç değer vermediğiadını bile anmadığı anlatılmaktadır.
3.aşığın umutsuzluğu anlatılıyor
4. aşık sevgilisinin peşinden koşan diğer aşıklardan yakınmaktadır.
5.aşık sevgili için kendini feda ettiğini anlatmaktadır.
6.aşık umutsuz durumunu anlatıpbu sevgiye engel olamadığndan bahsetmektedir.
7.aşık sevgili ile geçirdiği bir anı herşeyden üstün tutmaktadır.
8.aşık bu hale düşmek istemediğini fakat gönlüne söz geçiremediğinden bahsetmektedir.
9.şair aşk kitabının ancak kendi adıyla okunabileceğinden bahsetmektedir.
c. murabba nazım şeklinin özellikleri;
dört dizelik bentlerden oluşur.
4 ile 8 arası bent yazılır
her konuda murabba yazılmasına rağmen dini ve öğretici konular ile mersiyeyergiövgü daha çok kullanılmıştır.
2.şair aşk yüzünden bedbaht ve ümitsiz bir durumdadır.bu hal şiirin bütün dizelerinde hissedilmektedir.şairin bu ümitsiz durumunu en iyi yansıtan dize ise her bentte tekrarlanan "Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül"dizesidir.
3.şair 8. bentte aşk ile müzik arasında bir ilişki kurmuştr.aşkın müzikle birlikteliği duyguları ifade etmedeki rolü düşünülürse günümüzde de bu ilişkinin devam ettiği görülür.bugün bile hala şarkıların çoğunun aşk temasını işlemesi aşk duygusunun evrensel olduğunun da bir göstergesidir
Sayfa162
erzurumlu emrah'ın fikrî ve edebî kişiliği
*erzurumlu emrah döneminin önemli saz şairlerindendir.
*kendinden sonra gelen şairler üzerinde etkili olmuştur.
*şiirlerinde kullandığı dil sade ve anlaşılır bir dildir.
*şiirlerinde kafiye ve redifler sağlamdır.
2.*halk şiiri ile konuşma dili arasında bir benzerlik söz konusudur.
*saz şairi halkın arasında olan bir kişidir.ilhamını halk zevkindenhalkın hayal gücünden alır.
*halk şiirindegünlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
Sayfa 164 ve 165
bayburtlu celali = semai
kağızmanlı hıfzı = koşma(ağıt)
aşık= semai
köroğlu= koşma
aşık ömer = koşma(güzelleme)
karacaoğlan=varsağı
everekli seyrani= koşma (taşlama)
levni=destan
161 ve 162
semai
ilk dörtlükte -mez ler redif
ikinci dörtlükte "-ımız" redif "-at" tam kafiye-mez redif
üçüncü dörtlükte "-acı" tunç kafiye -maz redif
dördüncü dörtlükte "-ahri-ehri-ahrı" zengin kafiye -mez redif
son dörtlük "-le" tam kafiye -maz redif
birim değeri: Dörtlük
birim sayısı:5
şiirin teması:gurbet
mısra örgüsü:abab cccb dddb eeeb fffb
birimde anlatılanlar
1)Gurbete çıkmanın tehlikeli olduğunu ve her güzeli de sevmemesi gerektiğini dile getiriyor.
2)Gurbet elde kimsenin kıymetimizi bilmeyeceğini belirtiyor
3)Gurbete gönlündeki derdin ilacını bulmak için çıkmıştır ama bulamayacağını belirtiyor
4)Gurbetin çok zor olduğunu ve kahrının çekilemeyeceğini anlatıyor
5)Aşıkların sevdiklerine kavuşamadıklarını dile getiriyor.
2.b.Şiiri şiir yapan vurgu ve tonlamadır.Bu yüzden düz yazı okurken noktalama işaretlerinde yaptığımız vurgu ile şiir vurgusu arasında çok fark vardır
3.a. gönül gurbet ele çıkma(teşhis)
sunam gurbet elin kahrı(açık istiare)
bülbül figan eder güle(teşhistelmihtenasüp)
güzel sevmek sarp bir kale(teşbihtenasüp)
b.ahengi sağlamış ve şiiri çekici hale getirmiştir
4.dil sadeimgeler suna ve bülbül
bağlı olduğu gelenek: sözlü gelenek yani aşık etebiyatı
5.Gurbet ellerin kimsenin yuvası gibi olmadığı ve çok zor olduğu...
6. Divan tarzı şiirler söylemiştir.
Hem hece nem aruzla yazmıştır.
Asıl kişiliği hece ölçüsüyle yazdığı ölçüsüyle yazdığı koşma ve semailerde görülür.
Gazelmurabbamuhammes tarzı şiirlerde yazmış.Ancak çok başarılı sayılmaz.
7.saz şairi; halkın arasında olan bir kişidir. ilhamını halk zevkinden halkın hayal gücünden alır. halk şiirindegünlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
---
Sayfa 164 ve 165
Bayburtlu Celali = Semai
Kağızmanlı Hıfzî = Koşma (Ağıt)
Âşık = Semai
Köroğlu = Koşma
Âşık Ömer = Koşma (Güzelleme)
Karacaoğlan = Varsağı
Everekli Seyranî = Koşma (Taşlama)
Levnî = Destan
----------------------------------------------------------------------------------------
sayfa 170:
methiye gazel nutuk ve türkünün benzerlikleri:
- methiyenin nazım birimi ile nutuğun nazım birimi aynıdır.
- methiyenutuktürkü sade bir dille yazılmıştır.
- nutuk ve türkü hece ölçüsüylegazel ve methiye aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
2.soru:
anonim halk edebiyatının yazılış amacı: anonim: halkın yaşayışını yansıtmak ve duygularına tercüman olmak amacıyla yazılmıştır
aşık tarzı halk edebiyatı: anonimle aynıdır
tasavvuf edebiyatının yazılış amacı: tasavvuf: tasavvuf düşüncesini halka öğretmek amacıyla yazılmıştır
SAYFA 183
2.a) Mecnun: Aşık
Leyla: Sevgili
Nevhel: Yardımsever
Zeyd: Dost
İbn-i Selam: Aşık
Mecnun'un Babası: Şefkatli
Leyla'nın annesi ve babası: Zalim
b) Leyla: Hikayenin baş kahramanlarından birisi
Zeyd: İkinci derece kahramanlardan birisi
Nevhel: İkinci derece kahramanlardan birisi
İbn-i Selam: İkinci derece kahramanlardan birisi
Mecnun'un babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
Leyla'nın annesi ve babası: İkinci derece kahramanlardan birisi
SAYFA 184
c) Tarihimizde veya günümüzde var olması mümkün değildir. Çünkü bu kahramanlar hayal ürünü kahramanlardır.
3.a) Bu olaylar arasında "aşk"ın yaşanışı bakımından bir ilişki vardır. Ahmet Yesevi'nin peygamber sevgisi, Tahir ile Mecnun'un aşk anlayışları bunu göstermektedir.
b) Mecnun, yalnız kalmak ve aşkını yalnız başına sadece kendisiyle yaşamak için çöllere düşmüştür.
c) Hikayede birçok mekan vardır. Ancak sadece Kâbe ile ilgili tasvir yapılmıştır.
d) Hikayedeki mekanlar, şairin kafasında kurguladığı hayali mekanlardır. Ancak bazılarınının gerçekle ilişkisi de vardır. (Çöl ve Kâbe)
5.a) "Aşk, vuslat binasını sağlamca kurup mana aleminde seninle beni buluşturdu;" ... "Sen halini değiştirme; Leyla ne diye Mecnun olsun?"
b) Aşk, insanı insan yapan en büyük erdemdir.
c) Evrenseldir. Çünkü günümüzde de aşk teması işlenmektedir.
6) Sadece aşk unsuru kendimize ve çevremize aittir. Diğer unsurlar kendimize ve çevremize ait değildir.
8.a) "Mesnevi Geleneği" dir.
b) Mesnevi'nin Özellikleri:
-Beyitler kendi arasında kafiyelidir.
-Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
-Beyit sayısı sınırsızdır.
-Olayların yaşandığı zaman belirsizdir.
-Beş mesneviden oluşan esere "hamse" denir. (İlk hamse sahibi şair Ali Şir Nevai'dir.)
9) Mesnevi'de anlatılan olaylar zamanımızdan farklıdır.
10) Anlatıcı herşeyi bilen bir anlatıcıdır. Bu yüzden "İlahi bakış açısı" kullanılmıştır.
SAYFA 185
12) telef olmak, yanıp tutuşmak, adak adamak vs.
13) "Leyla ile Mecnun mesnevisi Acemlerde (İranlılar) çoktur, Türklerde ise yoktur. Sen de dünyaya gizli bir hazine çıkar" sözleri üzerine yazmıştır.
14.a) İkisinde de aşk teması işlenmiştir. Ancak birinde peygamber aşkı, diğerinde beşeri aşk işlenmiştir.
b) Fuzuli, "Su Kasidesi" adlı eserinde peygamber övgüsünü dile getirmek için kaside şeklini tercih etmiştir. Ancak Leyla ile Mecnun eserinde olaya bağlı kalındığı için mesnevi şeklini tercih etmiştir.
Anlama Yorumlama
1) İkisinde de yazılı bir metin olmadan sözlü olması nedeniyle bir ilgi vardır.
2) Leyla ile Mecnun mesnevi geleneğine bağlı olduğu için manzumdur. Ancak Tahir ile Zühre mesnevi geleneğine bağlı değildir.
3.a) O dönemlerde hemen hemen her şiirde aşk konusu işlenir.
b) Aşk duygusu insanoğlu varolduğu sürece yaşanabilir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1) E
2) D
3) C
4) D D Y D Y
5) E
6) E
7) A
E
SAYFA 192
1) İzleyicilere oyunun başladığını bildirmek ve izleyicilerin dikkatini perdeye yoğunlaştırmak amacıyla okunur.
2) Karagöz, söylenenleri yanlış anlayan, neşeli, halktan birisidir.
Hacivat ise okumuş, kültürlü, düzgün konuşan birisidir.
(Hangisini kendinize yakın bulursanız onu seçin)
3.a) Oyunda güldürü yanlış anlamalarla sağlanmaktadır.
b) NOT: K: Karagöz, H: Hacivat
K: Dur Hacivat şaka yaptım
H: Bırak birader sakalımı yordun
H: El-cinni melacinni, kör cini. Estane mestane kuru kuzu kestane
K: Amin, amin… Kabak çekirdeği, sarı leblebi. Amin
H: Aman Karagöz’üm, nedir bu işler
K: Kafanı kırsın geyiklerle keşişler
4) (Kişilik özellikleri 2. sorunun cevabında verilmiştir)
5) HACİVAT: Of…
KARAGÖZ: (Penceresinden)…
HACİVAT: Bir yar-i…
HACİVAT: Maşallah…
KARAGÖZ: Lebbeyk?
HACİVAT: Akşam-ı…
KARAGÖZ: Senin de…
SAYFA 193
6.a) Verilen ifadeler, yanlış anlamanın yanı sıra imparatorluğun bazı milletlerinin de telaffuzları metnin güldürü unsurunu sağlayan ögelerdir.
b) Halk söyleyişleri ve kullanımları ile sadelik açısından bir benzerlik vardır.
7.a) (Karagöz’ün anlatımı forumumuzda mevcut. Bu sorunun cevabı da orda mevcuttur)
b) Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı din, ırk ve dillerin bir arada yaşadığı bir yapıya sahip olduğu hakkında bilgi verir.
Türk Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
9) Gülüp rahatlamanın ve neşelenmenin yanı sıra hiçbir ağacın kesilmemesi gerektiği kıssadan hisse olarak algılanmaktadır.
SAYFA 195
1) Ali Asker ile Sururi duydukları davul sesinden bir düğün olduğunu zannederler. Sorduklarında da onun bir düğünden değil, bir pehlivan güreşinden gelen davulun sesi olduğunu öğrenirler. Güreşleri izlemek için Pınarbaşı’na giderler ve orada gördükleri pehlivanlar hakkında konuşurlar.
2) Ali Asker (Acem)
Garson (Bursalı Göçmen)
Yahudi
3) Metne göre sesini (taklit) kullanmaktadır. Ayrıca bir mendil ve sopayı da araç olarak kullanırlar.
4) Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
5) Aralarındaki en büyük benzerlik yazılı bir metin olmadan sözlü olarak gösteri yapmalarıdır.
SAYFA 199
1)-Cücenin anahtarı kapının üzerinde bırakması
-Kavuklu'nun düğün alayını yönetmesi
-Kavuklu'nun yeni bir ev araması
-I. Zenne'nin kocasını aramak için gelmesi
-Pişekar'ın Kavuklu ile karısını barıştırması.
2) Pişekar'dır.
3) Pişekar: Baş aktördür. Hali vakti yerinde, bilgili, orta sınıfın temsilcisidir. Alaycı bir İstanbullu olarak yansır.
Kavuklu: Başındaki kavuğu ile kurnaz ve zeki, komik hareketleri ve ince zekasıyla oyunu sürükleyen bir tipdir.
(Hangisini kendine yakın bulursan onu seç)
4) Taklit: Pişekar - Bir arabacıyı çağırır gibi yaparak hem onun yerinde hem de kendi yerinde konuşması.
Benzetme: Kavuklu - Senin gibi tımarhane düşkünü
Kavuklu - "İhtiyar" söz mü? Bir patlıcan dört değnek sok, işte bizim beygir.
Yanlış Anlama: Pişekar - Efendim, "Bir müşkülünüz mü var?" dedim, yani bir işiniz mi var?
Kavuklu - Evet, bir dişimiz var, iki babamız. Sen bizi hindi çobanı mı zannettin?
Anlamazlıktan Gelme: Pişekar - Nasıl Ali?
Kavuklu - Sade Ali.
Pişekar - Maşallah, Sade Ali Efendi.
5) Halk Tiyatrosu Geleneği'ne bağlıdır.
SAYFA 200
1) Sahne
Modern Tiyatro: Bolca dekorların kullanıldığı bir sahne özelliği vardır.
Karagöz: Beyaz bir perdeye ışık yansıtılmasıyla düzenlenen bir sahnede sergilenir.
Meddah: Sen olmaksızın bir topluluk karşısında anlatıma dayanır.
Orta Oyunu: Basit birkaç dekorun bulunduğu tam olarak sahne denemeyecek tarzda halk önünde oynanır.
Müzik
Modern Tiyatro: Opera, opera komik, operat, bale ve müzikli komedi müziğin kullanıldığı tiyatro eserleridir.
Karagöz: Tef ve nereke kullanılır.
Meddah: Müziksiz gerçekleştirilir.
Orta Oyunu: Müzik kullanılarak gerçekleştirilir.
Tipler
Modern Tiyatro: Tiyatro eserine göre tipler değişir.
Karagöz: Belli tipler vardır. (Karagöz, Hacivat, Ermeni, Rum, Yahudi, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir...)
Meddah: Meddahın anlattığı hikayedeki tipler, onun taklidiyle canlanır.
Orta Oyunu: Bilirli tipler vardır. (Kavuklu, Pişekar, Zenne, Cüce)
Dekor
Modern Tiyatro: Profesyonelce hazırlanmış, eserle ilgili bolca dekor kullanılır. (eşya, renk, ışık, araç, gereç)
Karagöz: Beyaz perde arkasından ışık yansıtılmasıyla kurulan bir sahnesi vardır. Dekorlar içinde "göstermelik" denilen figürler kullanılır.
Meddah: Dekor kullanılmaz.
Orta Oyunu: Basit bir dekor kullanılır.
2) Türk Tiyatrosu
a) Geleneksel Türk Tiyatrosu
1-Karagöz
2-Orta Oyunu
3- Meddah
4- Köy Seyirlik Oyunu
b) Modern Türk Tiyatrosu
1-Komedi
2-Trajedi
3-Dram
SAYFA 201
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1-E
2-A
3-B
4-C
5-C
6-B
7-E
8-C
9-C
SAYFA 202
9- Y D D D D Y
10- Şeyh Muhammet Küşteri - Küşteri Meydanı
Hacivat - semai
fasıl
şaman - baksı
11-D Y Y Y D
12) Karagöz, kararsız, rahat, gözü pek ve serbest olması bakımından orta oyunundaki Kavuklu ile benzerlik göstermektedir. Çünkü Kavuklu da deli dolu halleri ve şakalarıyla oyunu sürükleyen kişidir.
Hacivat da medrese görmüş, nezaket düşkünü ve kibarlık budalası, ukala haliyle, orta oyununda okumuş, hali vakti yerinde, orta sınıfı temsil eden Pişekar'a benzer.
SAYFA 205
1) Latifitezkiresini oluştururken Osmanlı ülkesinde yetişen bilgiligüzel söz söyleyen veya başka bir ülkede doğup Türk şairleri yoluna giden şairleri tezkiresine almıştır. Tezkiresine aldığı şairlerin meziyetlerinin ve üstünlük sebeplerinin neler olduğunuhayat hikayelerinieserlerinieserlerinin özgün olup olmadığını araştırmıştır.
2) Latifi’ye göre şiiredebi açıdan üstünedebi zevke hitap edenözgün buluşlarla zenginleştirilmişedebi sanatlar bakımından da iyi işlenmiş olmalıdır.
Şair de bilgiligüzeli ve çirkini ayırt edebilenkültürlüşiir üzerine bilgisi iyi olanzarif bir insan olmalıdır.
Latifi’nin bu düşünceleri şiire ve şaire edebi açıdan bir yaklaşım olduğu için bu düşüncelere katılmamak mümkün değildir.
3) Ahmedi hakkındaki en kapsamlı yargı; “Şiiri ehliyetinegazelleri marifetine göre değildir.” yargısıdır.
Latifi bu yargıyı verirken ilk olarak Ahmedi’nin hangi bilim dallarında bilgili olduğundanyazdığı eserlerinin şiir meclisinde itibar görmemesi dolayısıyla Şeyhi ile münasebetinden ve eserlerinden verdiği örneklerden sonra sonuca olaşmıştır.
4) Latifitezkiresini Ahmedi’yi övmek veya yermek için yazmamıştır. SadeceAhmedi’yi edebi bakımdan tarafsız bir değerlendirme yaptığını gösterir.
5) Ahmedi-Sivas-Murat Han Gazi devri-Batınî ilimlerde bilgilidir (Geometritıp…)-Şiirlerinde güzellik yoktur. Edebi yönü zayıftır-Şiirlerinin beğenilmesiŞeyhi’nin onun adına bir kaside yazması-Şiir üstünlükestetik ve edebi açıdan eşsiz olmalıdır-Divan’ındanİskendername’den örnekler vermiştir-Şiir ehliyetinegazelleri marifetine göre değildir.
6.a) Şairlerin hayatı – Şairlerin ilmi yönü – Şairlerin edebi yönü – Devrin sanat anlayışı – Eserlerden örnekler
b) Tezkirelerin ve edebiyat tarihinin devrin sanat anlayışınışairlerin hayatınıilmi ve edebi yönlerini incelemeleri ve eserlerinden örnek vermeleri bakımından aralarında benzerlik vardır. Tezkireler içindöneminin edebiyat tarihleri olduğu söylenebilir.
SAYFA 206
7.a) Alınan paragraf tezkirede Ahmedi’nin anlatıldığı kısmın ilk paragrafından bir bölümdür.
b) Alınan paragrafta günümüz Türkçesine göre bazı ses değişimlerinin olduğu görülmektedir.
.beg : bey
.di : de-
.it : et-
.ol : o
Bunun dışında Arapça ve Farsça sözcüklerin kullanıldığıdüz yazı dilinin de sade olduğu görülmektedir.
8) TezkireLatifi’nin bilgili ve kültürlüşiir sahasında edebi kültürü ve zevki olan birisi olduğunu göstermektedir.
9) Okuduğumuz ve beğendiğimiz şairlere yer verirdik.
SAYFA 210
1) Evliya Çelebirüyasında Hz. Peyagmber’i görmüş“Şefaat Ya Resulullah” yerine “Seyahat Ya Resulullah” deyince yollara düşmüştür.
2) Evliya Çelebi şöyle bir yöntem izlemiştir:
-Ulaşılmak istenen yere gidiş için yapılanlar
-Ulaşılan yerin dış görünümünün tanıtımı
-Ulaşılan yerin tarihi ile ilgili bilgi verilmesi
-Ulaşılan yerde dikkati çeken mekanların tanıtımı
-Ulaşılan yerdeki insanların tanıtımı
-Dönüş yolculuğunda görülen yerlerin anlatılması
-En sonunda eve ve ev halkına ulaşma
3) (Bu sorunun cevabını metni okuyarak yapabiliriz.)
4.a) Bazı sözcüklerde ses değişimlerinin olduğu görülmektedir. Bunun dışında son derece sade bir dil kullanılmıştır. Ayrıca yerel ağız özellikleri de (Erzurum ağzı) yansıtılmıştır.
.Kandan : nereden
.Anda : ondaorada
yigirmi : yirmi
.tokuz : dokuz
b) şita: kış
kân: maden ocağı; bir şeyin kaynağı
müşebbek: şebeke haline sokulmuş olanağ ve kafes gibi örülmüş olan
vefret: çoklukbolluk
badıncan: patlıcan
vasi’atü’l aktar: taraflarıyanları geniş olan
rahisatü’l es’ar: yiyeceğiiçeceği ucuz
efvah-ı nas: halkın ağzılisanı
darb-ı mesel: atasözü
berf: kar
zalûm: çok zalim olan
sâkin: oturanikamet eden
5) En ünlü gezginimizdir. – Eserinde sade bir dil kullanmıştır. – Anlatımı içtensıcakbiraz da abartılıdır. – Seyahatname’si türünün en önemli eseridir.
SAYFA 213
1) İnsan: Nakış – Küçük alem – Şehir – Bitki – Melek - Hayvan
2) Şekle göre insanhayvan ile melek arasında yer almaktadır. Bunlardan herhangi birisine dahil olmak insanın kendi elindedir.
3) Hipokrat “İnsanlık nedir?” sorusuna “Yüksek mevkide iken tevazu göstermekfakir olduğu halde cömertlik etmek ve başa kakmadan iyilikte bulunmaktır.” diye cevap vermiştir.
Bu tanıma katılmamak mümkün değildir.
4) Katip Çelebişekildeki gibi sıralama yapsaydı; önce soyut bir kavram olan “insanlık”tan başlayacakinsanın varlık olarak ne gibi ayrıcalıklarının olduğu belirterek “insanın imtiyaz”ını belirleyecek buradan “insan”ı varlık olarak ele almış olacaktı. En sonunda da “insanın üstünlüğü”nün sebeplerini açıklayacaktı. Bu sıralama soyuttan somuta doğru bir gidişi göstermektedir.
5) Ruhakılöfkedimağ gibi soyut kavramları vali (ruh)vezir (akıl)münafık vezir (öğüt)hazinedar (dimağ) gibi somut kavramlar kullanarak somutlaştırmıştır. Bunun sebebi anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.
6) Yazardüşüncelerini ispat etmek için pek çok benzetmenin yanı sıraayetlerden ve Hipokrat’tan örnekler vermiştir. Bunları kullanmasının nedeni de anlatılanların zihinde daha iyi canlanmasını sağlamaktır.
7) İnsan: İnsan küçük alemdir ve büyük alemde ne varsa onda vardır.
İnsanın Üstünlüğü: İnsanruh ve beden bakımından bütün hayvanlardan üstündür.
İnsanın İmtiyazı: İnsaninsan olmakla kainatın en üstün yaratığı olmuşsa da bu şarta bağlıdırinsan bu şarta riayet etmekle insandırbu da ilim ve sağlam ameldir.
İnsanlık: İnsana mahsus olan zati faziletlerin bütünüdür.
8) İnsanın melek gibi olabileceği gibihayvan gibi de olabileceği yönündeki tespitidir.
9) Günümüzde yaşasaydı “insan” kavramıyla ilgili olarak yaptığı tespitlere dünyanın değişen ve gelişen bir o kadar da insan için zararlı hale gelen yapısının etkisini de dahil ederek değerlendirmelerde bulunurdu.
SAYFA 215
Tarih
Sade Nesir: Ziyafet-i Sultan Ahmed HanSerdari-i Mehmed PaşaKoçi Bey Risalesi.
Sanatkarane Nesir: Hamse
Seyahat
Sade Nesir: Seyahatname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
Tezkire
Sade Nesir: Latifi
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
İlmi Eser
Sade Nesir: Tuhfetü’l-ahyar
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
Dini Eser
Sade Nesir: (Boş bırakılacak)
Sanatkarane Nesir: Dürretü’t Tac
Mektup
Sade Nesir: Şikayetname
Sanatkarane Nesir: (Boş bırakılacak)
2) Nergisi’nin Hamse’sinde seci daha yoğundur. Çünkü Nergisi anlatımdan çok sanat göstermeyi amaçlamıştır. Bu nedenle anlam ikinci plana itilmişahenk ön plana çıkmıştır.
3) Örnekleme Amacıyla Yazılanlar: Seyahatname-Latifi Tezkiresi-Serdari-i Mehmed Paşa-Koçi Bey Risalesi-Tuhfetü’l ahyar-Naima Tarihi
Öğretmek ve Sanat Yapmak Amacıyla Yazılanlar: Şikayetname-Durretü’t Tac-Hamse
4) Sade Nesir: Cümleler kısa ve açıktır. Bilgi vermek ve bir düşünceyi ifade etmek amacıyla yazılır. Dinitasavvufitarihikültürelilmi ve edebi konularda yazılmıştır.
Sanatkarane Nesir: Arapça ve Farsça sözcükler boldur. Seci boldur. Amaç sanat yapmaktır. Bazı tarihahlak eserleri bu nesir türüyle kaleme alınmıştır.
SAYFA 216
Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-B
4-A
5-D
6-D Y Y D Y Y
7-seci – antoloji – gezi yazısı – Evliya Çelebi – mektup
SAYFA 217
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
1-E
2-C
3-A
4-E
5-D
6-E
7-Okuyana yol göstersinmutluluk versin diye eserine Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) adını vermiştir.
8-sehl-i mümteni – imge (mazmun)
9-Aşk = Şarap
Tekke = Meyhane
Aşık = Sarhoş
Mürid = Saki
10-Evliya Çelebi = Seyahatname
Katip Çelebi = Cihannüma
Seydi Ali Reis = Mirat’ül Memalik
Yunus Emre = Risalet-ün Nushiyye
11-D D D
Son düzenleme: