Şubat dizisinin dayanılmaz çekiciliğine henüz kapılmadınız mı?

hayret bi şey

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
22 Aralık 2011
Mesajlar
18,893
Reaksiyon puanı
8,680
Puanı
860
Konum
Antalya



Anibal GÜLEROĞLU / Televizyon Gazetesi.com


guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal

Zevkler tartışılmaz. Doğru. Ama içleri bomboş olduğu halde baş tacı edilen yapımlara karşı, kalitesi tartışmasız üstün olanlara yapılan haksızlıkları görüp susmak da olmaz!

Biz de 'Şubat'ın gizemli bilgini Aziz Bey'in 'Gerçekleri söylememek de yalanla eşdeğerdir' felsefesine kulak verip izlenmemesi büyük hata olan 'Şubat' hakkında gerçekleri bir kez daha söyleyelim dedik.

***

Bugüne dek ekrana çıkan dizilerin içinde hak ettiği değeri görememiş niceleri var. Kimisi erken finalle gündemden silindi. Kimisi de 'Son' dizisi gibi reytinglerde layık olduğu sıralamaya erişemeden sonuna kadar gitti.

Bizim değerini bilemediğimiz 'Son', İsveç'in en büyük kanallarından SVT'ye satılıp Ocak 2013'te yayınlanmak için gün sayarken, dizileri futbol taraftarlığının fanatikliğiyle izleyen seyircimiz yine fırsatı kaçırmakla meşgul. Bu fırsatın adı: ŞUBAT!

Dizi konusunda özellerle yarışan ve gayet başarılı olan TRT1'deki 'Şubat', hem oyunculuk, hem mekân kullanımı, hem de replikler bakımından mevcut yapımlardan çok farklı. Her şey çok özenle gerçekleştirilmiş.

Öncelikle yüksek prodüksiyonlarıyla övünmelerine karşın dar alanda paslaşanların aksine, İstanbul'un çeşitli bölgelerini kullanan 'Şubat'ın mekân atmosferleri yabancı yapımları aratmayacak türden.

Kamera açıları, arka planlardaki görsellik, ışığın kullanımı ve karakterlerin ortamla uyumu gayet başarılı. Ayrıca başkarakter olmasına karşın kameranın Şubat'ı öne çıkartmak gibi bir hedefi olmaması da dikkat çekici. Geniş açıdan tüm karakterleri kucaklayan çekimler, böylelikle yapımın kişiselleşmesini önlemiş.

Ancak 'Şubat'ın bu yönü kalite bakımından yerinde bir uygulama olsa da 'kavgacı fan'lık meraklılarına ters gelecektir. Zira karakterler yüzünden yapımların müdavimi olanlar, kameranın odaklandığı yüzler isterler ki bunlar üstünden kendi aralarında atışsınlar.

***

Dizinin çekim ayrıntılarından başka en önemli farkı, öykünün önceden tahmin edilmeye müsait basitlikte olmayışı! Bilindiği üzere, bir yapımın başarılı bulunmasında temel taşlardan olan bilinmezlik özelliği, gizemin dayanılmaz çekiciliğini de beraberinde getirir. Bu durum ilk bölümden itibaren 'Şubat'ta mevcut.

Ayrıca 'Acaba ne olacak' merakını yaratmayan sıradanlıklar arasından sıyrılmayı sağlayan bu yön dışında pek çok dizide bariz göze batan üç beş kelimelik replikler de 'Şubat'ta yok.

Sürekli tekrarlanan 'Anladım ben seni' ya da 'Tamam oldu' misali sözde modern konuşma biçimleriyle doldurulan senaryoların kolaycılığına kaçmayan 'Şubat', anlamlı ve uzun cümleleriyle kelime kısırlığı taşımadığını ispatlamakta. Hani derler ya, bir dili ne kadar iyi bildiğin kullandığın kelime sayısına bağlıdır, diye… İşte 'Şubat'ın senaryo yazımı da bu konuda ezberleri bozarak kalitesini kanıtlamış durumda. Son bölümdeki kaçırma operasyonunun aşamaları, dizinin ne derece ince elenip sık dokunduğunun kanıtı olmaya yeter de artar bile.

***

Melisa Sözen, Alican Yücesoy, Musa Uzunlar ve tüm kadro, oyunculuğun gereklerini layıkıyla yerine getiren isimler… Yağmur, Şubat, Aziz Bey, Santo, Deli, Baytar, Saltuk, Duble, Gülüm, Yeşim, Berber, Gelin, Komiser Arif, Samim ve isimlerini sayamadığım diğerleri… Hepsi de dış görünüşlerinden iç dünyalarına gayet iyi işlenmiş karakterler. Oyuncular ise kameraya oynayıp fanları sayesinde pohpohlananların aksine, hem mimikleri hem de anlamlı uzun replikleriyle bu rollerin gerçeğe dönüştürmekte.

Kalite konusunda, yarattıkları senaryoyla inandırıcılığı sağlayan Funda Alp ve Onur Ünlü ile canlandırmalarıyla izleyiciyi dizinin hayali ortamına adapte eden oyuncular kadar alkışı hak eden diğer bir isim, yönetmen Volkan Kocatürk!

Kavga sahnelerinin bile farklı bir tat bıraktığı 'Şubat'ta, gerek Sagopa Kajmer'in ruhları coşturan ve bambaşka diyarlara götüren müzik, gerekse monotonluktan uzak akış Hollywood yapımı dizi izleme keyfini yaşatmakta. Bu güzelliğin perçini de, satır aralarındaki mesajlar!

Kanuna inanmamak gerektiğini, Avukat Yeşim üstünden, beyan eden Deli İbrahim… Yalanı mubah kılan Beşiktaş maçı… Kanun adamlarının da kötü alışkanlıkları olabileceğini gösteren Komiser Arif'in kumar tutkusu… Adaletli yargılamayı yasalardan daha iyi yansıtan Deli İbrahim'le tayfasının mahkemesi… Ve dikkatle izlendiğinde çıkartılacak pek çok gerçekçi saptama…

Aşkın güzelliğini, yaşamın acımasız çirkinlikleriyle harmanlayarak veren 'Şubat'ın vurulma sahnesindeki hayatın insafsızlığı Sezen Aksu'nun şarkısının masalsılığında kalabilir. Ama bu çok farklı imkânsız aşkı izlememek, hak edene değerini vermemek adına, tam anlamıyla gerçek insafsızlık olur.

'Şehrin altına iyi bak' diyen 'Şubat'ın dayanılmaz çekiciliğine henüz kapılmayanlara son sözümüz, ekrandan sunulan bu fantastik dünyanın içine bakma fırsatını kaçırmamaları.
 
Herkes izleyebilir bence süper bir yapım değişik bir tarzda dizi
 
Müthiş bi dizi müthiş
 
İlk sezonu bitsin öyle başlayacağım buna öyle üstüste daha güzel oluyor.
 
Şimdi tekrarı var izliyorum güzel dizi