- Katılım
- 15 Şubat 2011
- Mesajlar
- 55,491
- Reaksiyon puanı
- 2,350
- Puanı
- 809
Anibal GÜLEROĞLU / Televizyon Gazetesi.com guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal
'Şeflerin Düellosu' doyurucu ama…
Acun Ilıcalı'yla ipleri koparmasının ardından yeni dönemde Show TV'nin büyük boşluk yaşayacağını düşünenler, peşin hüküm vermeden iç yapım ürünü olan 'Şeflerin Düellosu'na dikkat etmeli. Caner Erdem yönetimindeki iç yapımlar ekibinin gayretleriyle ekrana taşınan program, Show TV'nin kendi yağıyla kavrularak ne derece lezzetli yemekler pişirip ekran başındakileri doyurabileceğinin göstergesi aslında.
Stüdyo ortamında, kendi seçtikleri yemekleri yapan şefleri 25 bin TL'lik büyük ödül için birbirleriyle kapıştıran 'Şeflerin Düellosu', bazı falsolarına rağmen büyük oranda doyurucu bir yapım. Dekoru ve tüm detayları yerli yerinde.
Vedat Milor'u anımsatan Mehmet Özer, pek mülayim duruş sergileyen Nalan Aksoy ve yemeklere homini dalan Yağız İzgül'den oluşan jüri de, görünürde konuya hâkim. Bunlar bir yana 'Şeflerin Düellosu'nun en doyurucu yönü, Atılgan Poyrazoğlu'nun sunumu!
Devir, şamatacı sunucu-jüri devri
Siz bakmayın ilk günlerde gelen eleştirilere ve sosyal medyadaki sert mesajlara. Kimilerine, 'Vay, vay, vay' sözleri 'kükreme' gibi gelse de… Kimileri, Atılgan'ı fazla atılgan bulup 'Yarışmada kendini öne çıkartmaya çalışıyor' eleştirisiyle topa tutsa da… Veya yorumlarıyla jüriyi etkilediği, yarışmacıları ezdiği düşünülse de 'Şeflerin Düellosu'nda bıçakların bileylenmesine önayak olan Atılgan'dan başkası değil. Üstelik adı üstünde 'Şeflerin Düellosu'… Bunun için kapışma havasına, kapıştırmayı becerecek bir sunucuya ihtiyaç var.
Onun bu yüksek sesli yorumları, yarışmacıları fişekleyici iğnelemeleri olmasaydı 'Şeflerin Düellosu' sabah kuşağında gerçekleştirilen yemek yapımlarına dönerdi. Yapımın adı da 'Kuzuların Sessizliği' olurdu. Kimi izleyiciler sakin, uslu sunum ortamı isteseler de devir o devir değil. Artık öyle ağırbaşlı sunuculuk demode. Tabi aynı şey jüri üyeleri için de geçerli.
Ekran başındakilerin dikkatini çekmek için bağırıp çağırarak şamata yapmak, gerekirse ufak çapta şaka yollu aşağılamalarda bulunmak ve tabii sürekli hareket halinde olmak gerek. Böylece izleyicinin(aksi yönde düşünenler olsa da) ruhundaki kavgacılık doyurulmakta. 'Şeflerin Düellosu'nun Atılgan'ı da bu trendler doğrultusunda vazifesini başarıyla yerine getirmekte. Önemli olan havaya girip dozu kaçırmamak.
Dolayısıyla tıpkı 'Ben Bilmem Eşim Bilir'deki İlker Ayrık ya da 'Benzemez Kimse Sana'daki Seyfi Dursunoğlu gibi Atılgan Poyrazoğlu'nun varlığı da dikkatleri yapıma çekmek için bir avantaj. Hem ilk güne göre tarzına daha hâkim!
'Şeflerin Düellosu'nda göze batan kıymıklar…
Show TV'nin, reyting konusunda inişli çıkışlı gitse de, reklam konusunda istikrarını koruyan yapımında dikkat çeken tat bozucular da yok değil. Gürkan'ın 'Beef Sushi'si gibi ilginç ve emek isteyen tariflerle göz doyuran 'Şeflerin Düellosu'nda bu tat bozucular kazıntı duygusunu yaşatmakta.
Birbiriyle yarışan şefleri alışverişe yollamak 'sponsor reklamı' açısından kaçınılmaz olduğundan buna sözümüz yok. Ancak gidilen yerdeki etiketlerin ve markaların buzlanmasının görüntü kirliliği yarattığını söylemek isterim. Buralardaki çekimler pekâlâ da buzlamaya ihtiyaç duyurmayacak kamera açılarıyla gerçekleştirilebilir. Böylece anlamsız açıklamalarla koşturan şeflerin yarattığı ruhsal yorgunluğa bir de göz yorgunluğu katılmamış olur.
Bu ayrıntının ötesinde asıl batıcı olan, katılımcılara gönüllerince menü hazırlattıran 'Şeflerin Düellosu'nun, Show TV'de yayınlanan ve şimdilerde FOX TV'de ekrana geleceği söylenen 'Yemekteyiz' programının havasını teneffüs ettirmesi. Yarışmada tek tip yemek olmaması, mutfağın derlenip toplanması ve sofra düzenlenmesi bu havayı güçlendiren sekanslar.
'Yemekteyiz'in formatı, didişme şahane yemek bahane, üstüne kurulu. Oysa bu programın içeriği 'Şef' iddiasıyla ortaya çıkanları kapsamakta. Yani özü, daha profesyonelliğe yönelik. Bundan dolayı jüri var zaten. İşte tam da bu yüzden, 'Şeflerin Düellosu'nda çarpışanlar arasındaki hakkaniyeti yerle bir eden 'yemek ve süre' konularında düzenleme şart. Sırası gelmişken belirtelim; izleyici süreyi aştıkları halde yüksek puan alanlara fazlasıyla bozulmakta. Ayrıca tüm iyi niyetine rağmen 'Van'a destek' gibi söylemlerin ekran başındakilere 'duygu sömürüsü' olarak geldiğini ve birincilik konusunda işkillendirdiğini hatırlatalım. Yağız İzgül'ün de yemek yiyişini biraz daha zarifleştirmesi görsellik açısından önemli.
Geneli ve birbirinden leziz yemek tarifleriyle göz doyuruculuğu kadar öğretici de olan 'Şeflerin Düellosu', şayet yaz yapımı olarak kalmayıp yeni dönemde de varlığını sürdürecekse bu kıymıkları rendeleyip hem haksızlık kuşkularını ortadan kaldırmalı hem de 'Yemekteyiz'in gölgesinden kurtulup sunumunu daha orijinal kılmalı.
www.twitter.com/guleranibal
'Şeflerin Düellosu' doyurucu ama…
Acun Ilıcalı'yla ipleri koparmasının ardından yeni dönemde Show TV'nin büyük boşluk yaşayacağını düşünenler, peşin hüküm vermeden iç yapım ürünü olan 'Şeflerin Düellosu'na dikkat etmeli. Caner Erdem yönetimindeki iç yapımlar ekibinin gayretleriyle ekrana taşınan program, Show TV'nin kendi yağıyla kavrularak ne derece lezzetli yemekler pişirip ekran başındakileri doyurabileceğinin göstergesi aslında.
Stüdyo ortamında, kendi seçtikleri yemekleri yapan şefleri 25 bin TL'lik büyük ödül için birbirleriyle kapıştıran 'Şeflerin Düellosu', bazı falsolarına rağmen büyük oranda doyurucu bir yapım. Dekoru ve tüm detayları yerli yerinde.
Vedat Milor'u anımsatan Mehmet Özer, pek mülayim duruş sergileyen Nalan Aksoy ve yemeklere homini dalan Yağız İzgül'den oluşan jüri de, görünürde konuya hâkim. Bunlar bir yana 'Şeflerin Düellosu'nun en doyurucu yönü, Atılgan Poyrazoğlu'nun sunumu!
Devir, şamatacı sunucu-jüri devri
Siz bakmayın ilk günlerde gelen eleştirilere ve sosyal medyadaki sert mesajlara. Kimilerine, 'Vay, vay, vay' sözleri 'kükreme' gibi gelse de… Kimileri, Atılgan'ı fazla atılgan bulup 'Yarışmada kendini öne çıkartmaya çalışıyor' eleştirisiyle topa tutsa da… Veya yorumlarıyla jüriyi etkilediği, yarışmacıları ezdiği düşünülse de 'Şeflerin Düellosu'nda bıçakların bileylenmesine önayak olan Atılgan'dan başkası değil. Üstelik adı üstünde 'Şeflerin Düellosu'… Bunun için kapışma havasına, kapıştırmayı becerecek bir sunucuya ihtiyaç var.
Onun bu yüksek sesli yorumları, yarışmacıları fişekleyici iğnelemeleri olmasaydı 'Şeflerin Düellosu' sabah kuşağında gerçekleştirilen yemek yapımlarına dönerdi. Yapımın adı da 'Kuzuların Sessizliği' olurdu. Kimi izleyiciler sakin, uslu sunum ortamı isteseler de devir o devir değil. Artık öyle ağırbaşlı sunuculuk demode. Tabi aynı şey jüri üyeleri için de geçerli.
Ekran başındakilerin dikkatini çekmek için bağırıp çağırarak şamata yapmak, gerekirse ufak çapta şaka yollu aşağılamalarda bulunmak ve tabii sürekli hareket halinde olmak gerek. Böylece izleyicinin(aksi yönde düşünenler olsa da) ruhundaki kavgacılık doyurulmakta. 'Şeflerin Düellosu'nun Atılgan'ı da bu trendler doğrultusunda vazifesini başarıyla yerine getirmekte. Önemli olan havaya girip dozu kaçırmamak.
Dolayısıyla tıpkı 'Ben Bilmem Eşim Bilir'deki İlker Ayrık ya da 'Benzemez Kimse Sana'daki Seyfi Dursunoğlu gibi Atılgan Poyrazoğlu'nun varlığı da dikkatleri yapıma çekmek için bir avantaj. Hem ilk güne göre tarzına daha hâkim!
'Şeflerin Düellosu'nda göze batan kıymıklar…
Show TV'nin, reyting konusunda inişli çıkışlı gitse de, reklam konusunda istikrarını koruyan yapımında dikkat çeken tat bozucular da yok değil. Gürkan'ın 'Beef Sushi'si gibi ilginç ve emek isteyen tariflerle göz doyuran 'Şeflerin Düellosu'nda bu tat bozucular kazıntı duygusunu yaşatmakta.
Birbiriyle yarışan şefleri alışverişe yollamak 'sponsor reklamı' açısından kaçınılmaz olduğundan buna sözümüz yok. Ancak gidilen yerdeki etiketlerin ve markaların buzlanmasının görüntü kirliliği yarattığını söylemek isterim. Buralardaki çekimler pekâlâ da buzlamaya ihtiyaç duyurmayacak kamera açılarıyla gerçekleştirilebilir. Böylece anlamsız açıklamalarla koşturan şeflerin yarattığı ruhsal yorgunluğa bir de göz yorgunluğu katılmamış olur.
Bu ayrıntının ötesinde asıl batıcı olan, katılımcılara gönüllerince menü hazırlattıran 'Şeflerin Düellosu'nun, Show TV'de yayınlanan ve şimdilerde FOX TV'de ekrana geleceği söylenen 'Yemekteyiz' programının havasını teneffüs ettirmesi. Yarışmada tek tip yemek olmaması, mutfağın derlenip toplanması ve sofra düzenlenmesi bu havayı güçlendiren sekanslar.
'Yemekteyiz'in formatı, didişme şahane yemek bahane, üstüne kurulu. Oysa bu programın içeriği 'Şef' iddiasıyla ortaya çıkanları kapsamakta. Yani özü, daha profesyonelliğe yönelik. Bundan dolayı jüri var zaten. İşte tam da bu yüzden, 'Şeflerin Düellosu'nda çarpışanlar arasındaki hakkaniyeti yerle bir eden 'yemek ve süre' konularında düzenleme şart. Sırası gelmişken belirtelim; izleyici süreyi aştıkları halde yüksek puan alanlara fazlasıyla bozulmakta. Ayrıca tüm iyi niyetine rağmen 'Van'a destek' gibi söylemlerin ekran başındakilere 'duygu sömürüsü' olarak geldiğini ve birincilik konusunda işkillendirdiğini hatırlatalım. Yağız İzgül'ün de yemek yiyişini biraz daha zarifleştirmesi görsellik açısından önemli.
Geneli ve birbirinden leziz yemek tarifleriyle göz doyuruculuğu kadar öğretici de olan 'Şeflerin Düellosu', şayet yaz yapımı olarak kalmayıp yeni dönemde de varlığını sürdürecekse bu kıymıkları rendeleyip hem haksızlık kuşkularını ortadan kaldırmalı hem de 'Yemekteyiz'in gölgesinden kurtulup sunumunu daha orijinal kılmalı.