- Katılım
- 14 Aralık 2011
- Mesajlar
- 4,188
- Reaksiyon puanı
- 3,284
- Puanı
- 459
Mevlana'nın ölümü sebebiyle 700 yılı aşkın süredir her yıl 17 Aralık'ta kutlanan "Düğün gecesi"dir. Kutlanır çünkü Mevlana'nın Allah katına yükseldiği gecedir. Aşıkların değil, aşkın gecesidir.
Bu geceyi şöyle dillendirir Mevlana:
"Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma, bu çeşit bir şüpheye düşme. Benim için ağlama, "yazık yazık!" deme; şeytanın ayranına düşer, düzenine kapılırsan yazık olur, yazık yazık demenin sırası gelir. Cenazemi görünce "ah ayrılık, ayrılık!" demeye kalkışma; kavuşup buluşmam o zamandır benim. Beni kabre indirip bırakınca "elvedâ, elvedâ!" deme; çünkü kabir, can topluluğunun bir perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret; güneşe, aya, batmadan ne ziyan gelir ki? Sana batmak görünür amma doğmaktır o; mezar, hapis gibi görünür amma canın kurtuluşudur o. Hangi tohum, yere ekildi de bitmedi; neden insan tohumu için de böyle düşünmüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı; can Yusuf'u, ne diye kuyudan feryâd etsin? Bu yanda ağzını yumdun mu aç o yanda; artık senin hay huyun, mekânsızlık âleminin havalarındadır..."
Bu geceyi şöyle dillendirir Mevlana:
"Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma, bu çeşit bir şüpheye düşme. Benim için ağlama, "yazık yazık!" deme; şeytanın ayranına düşer, düzenine kapılırsan yazık olur, yazık yazık demenin sırası gelir. Cenazemi görünce "ah ayrılık, ayrılık!" demeye kalkışma; kavuşup buluşmam o zamandır benim. Beni kabre indirip bırakınca "elvedâ, elvedâ!" deme; çünkü kabir, can topluluğunun bir perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret; güneşe, aya, batmadan ne ziyan gelir ki? Sana batmak görünür amma doğmaktır o; mezar, hapis gibi görünür amma canın kurtuluşudur o. Hangi tohum, yere ekildi de bitmedi; neden insan tohumu için de böyle düşünmüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı; can Yusuf'u, ne diye kuyudan feryâd etsin? Bu yanda ağzını yumdun mu aç o yanda; artık senin hay huyun, mekânsızlık âleminin havalarındadır..."