'İlk Aşkım'ın Buruk Tadı

Fks14

Konu Sahibi
Süper Emekli
Katılım
15 Şubat 2011
Mesajlar
55,491
Reaksiyon puanı
2,350
Puanı
809
Anibal GÜLEROĞLU / Televizyon Gazetesi.com
[/B]guleranibal@yahoo.com
[url]www.twitter.com/guleranibal[/URL]
'İlk Aşkım'ın buruk tadı…

Yaz döneminde ekranlardaki film sayısında geçen yıla oranla düşüş yaşanmasına karşın beyazperdede vizyona giren yapımlarda artış görülmekte. Özellikle duygu yoğunluklu ve ödüllü filmler, televizyonda bilmem kaçıncı kez oynatılanlardan bıkanlar için birebir. Yaz sıcaklarından bunalıp serin ortamda film izleme keyfi yaşamak isteyenlere sunulan bu fırsat seçeneklerinden biri de 'Hababam Sınıfı'na benzeyen okul ortamı ve çocuksu çekişmelerle filizlenen aşk sayesinde cazibesini artıran 'İlk Aşkım'

Romantizmi neşe ve hüzünle birleştirerek seyirciye aktaran 'İlk Aşkım', duygulara önem veren Fransız sinemasından bir örnek. Özünde basit olan bir konu öylesine ustalıkla işlenmiş ki, seyirciye hem perdedeki ilk aşkı sorgulatmayı hem de kendi hayatındaki ilk aşkı düşündürmeyi başarıyor.

Bazı isimlerin, kokuların ya da yerlerin akıllarda bıraktıkları izlerden dolayı ömür boyu önem taşıyacağı vurgusuyla başlangıcını yapan 'İlk Aşkım'ın can damarı, açılış sahnesindeki tablo! Pastel renklerin hâkim olduğu bir ortamda kırmızı mantolu siyahî kız çocuğu hoplayıp zıplarken tabloya gözünü dikmiş duran Zach, anlam vermeye çalıştığınız bu resim üstünden sizi de sürüklüyor geçmişin anılarına. Bir nokta ve çukura benzeyen karaltıdan ibaret olan siyah beyaz resmin ne olduğu sorusunu aklınızın bir köşesinde tutarak dalıveriyorsunuz haylazlıklarından dolayı okuldan atılmış Zach'in yeni sınıfındaki yaşamına. Uyumsuzluk sorunu çeken bir öğrenci şeklinde tanımlanan Zach, yatılı olan okuldaki kuralları hiçe sayıp geceleri motoruyla kaçıp eğlenen, sınıf arkadaşlarıyla odasında kumar oynayan, hocalarını kızdırmaktan hoşlanan ve bu tavırlarıyla 'Hababam Sınıfı'ndan fırlamış gibi duran bir karakter. Sarah ise Zach'ın aksine planlı, düzenli ve çalışkan bir öğrenci. İkilinin didişmeler ve eşek şakası denebilecek restleşmelerle başlayan ilişkileri romantik bir sürecin ardından duygusallığın ağır bastığı bir cinsellikle noktalanır elbet. Bu tablo benzeri yatak sahnesinin sonrası, okul performansındaki iniş çıkışlarla gelişen ve beklenmedik sonuyla başlangıçtaki resmin anlamını çözdüren bir süreç…

Okulu kırarak, notları düşürerek, aileyle didişerek ve en yakın arkadaşı öteleyerek yaşanan aşkın şemasını yumuşak dokunuşlarla çizen 'İlk Aşkım', sevginin yoğunluğuna karşın her şeyin umulduğu gibi gitmediği bir dünyanın acımasızlığını hissettiriyor. Bir bakışla kıvılcımlanan aşkların yaşam boyu bıraktığı izi, ebeveynlerin ilk aşk öyküleriyle harmanlayarak yansıtan yapımda, seyirciye kendi gerçeklerini sorgulatan nokta, aşkın geleceğe dönük algılanışında ortaya çıkıyor.

İnsanı duygu karmaşasına düşüren aşkı sevdiğimizle bütünleşerek yaşamak mı daha önemli yoksa âşık olunan kişi için özveride bulunmadan gidişine bırakmak mı? Kariyer uğruna terk edilen ya da fedakârlıkla yaşanan ilk aşkların hangisi daha akılcı? Hayatın akışı içinde anlamsız kalan ama aslında bir ömür boyu mutsuz olmamak için üstünde çokça düşünülmesi gereken bu hassas soruları akıllara düşüren 'İlk Aşkım', modern yaşamların duygusuzluğundan bıkmaya başlayan dünyanın 'Sevgi önemlidir' çığlığından bir bukle. Felçli anneanneye rutin ziyaret ve geçmişin anılması ise gençleri büyüklerle kaynaştırmaya yönelik bir ince saptama.

Baba-oğul, anne-kız ilişkilerindeki kopuklukları ve çekişmeler ile baba-kız, anne-oğul paylaşım ve yakınlaşmasını öykünün içine yerleştirmeyi ihmal etmeyen filmde dikkat çeken noktalardan biri de, bu anlamda bizim dizilerdeki aile ilişkileriyle örtüşmesi. Hatta öyle ki, modellik yapıp kaslarını sergileyen Zach'in kendisini hep eleştiren babasını yumrukladığı sahnede ilk aklıma gelen Kıvanç Tatlıtuğ'un Kuzey'i! Asi, hırçın ve hayata karşı sert durmaya çalışan ama özünde babasına 'Ben de başarılı olabilirim' ispatının baskısını taşıyan Zach, tıpkı Kuzey gibi duygularını fazla dışa vurmayı sevmiyor. Martin Cannavo'nun oyunculuğuyla işlenen karakterin serkeşliğine karşı 'Kadın istemezse yatağa girmem' ahlakçılığı, cinsellik odaklı aşkların yerini romantizmin almaya başladığının sinemasal yansıması! Özellikle tekerlekli sandalyeye mahkûm olan bir erkekle de mutluluğun paylaşılabileceğini veren yan tema, günümüz dünyasındaki 'aşk savurganlığı'nın artık gözden düşmeye başladığının ve gel-geç ilişkilerden zarar gören insanların huzuru hakiki sevgilinin kollarında bulmak istemesinin mesajı.

Dizilerimizde yıpratıcı çekişmelerle verilen ve aşktan soğutan zorlama ilişkilere nispet yaparcasına, tartışmaların bile gayet dingin bir dille aktarıldığı 'İlk Aşkım', minik bir parfüm şişesiyle kırmızı fuların anılarında ömür boyu saklanabilecek bir iz. 'Love Story'nin buruk tadını hissettiren yapım, ellerindeki enerji içeceklerinden medet umup sevgiyi bozuk para gibi harcayanlara verebileceği bir şey olmasa da, 'İlk Aşk'ın değerini bilenlere hoşluk yaşatacaktır.[/SIZE][/COLOR][/FONT]