Saygın ve zengin İşadamı, eski sevgilinin tecavüzüne uğramış bir kadınla evleniyor; çünkü çok aşık oluyor kadına. Ama kadının aklı eski tecavüzcüsün de hala. Sonra, adamın kızı bu tecavüzcüye aşık oluyor ve onlar da evleniyor. Ve hep beraber aynı ev de yaşamaya başlıyorlar. Aynı masa da oturup karşılıklı yemek yiyip sohbetler ediyorlar, tabi gerilimli sohbetler oluyor. Bu da bu muhteşem tiksinç hikayeyi yazanların, az biraz ahlak dengesi katma çabasından kaynaklı.
Tabii bu rezillik burada kalmıyor. Bu saygın İşadamı, dizinin başında nişanlı. Nişanlı kadın, alkolün etkisiyle evleneceği adamın erkek kardeşiyle bir gece birlikte oluyor. Sonra bu erkek kardeş, malum tecavüzcü ve artık yeğeninin kocası olan, adamın eski karısıyla birlikte olmaya başlıyor ve sonunda muhteşem aile aynı çatı altında buluşuyor. Dizinin adı da 'İFFET'…
Şimdi neresinden tutsanız eliniz çamura bulaşıyor. Amaç nedir? Nasıl bir mesaj verilmek isteniyor? Tecavüze alkış mı tutuyorsun. Delikanlı adam, zengin karısının evinde oturuyor ama parasını yemiyor, gidip bulaşık yıkıyor mu diyorsun? Tecavüzcüler de sever, onların da değerleri var mı diyorsunuz? Evli bir kadın, canı sıkıldıkça, kocasının kızıyla evlenmiş eski sevgilisiyle arada bir aşk tazelemesi doğaldır mı diyorsunuz? Ya siz ne demeye çalışıyorsunuz?
Şimdi bu dizinin türü, 'Romantik-Dram-Aşk' olarak geçiyor. Kendine senarist diyen üç kafadar bir araya gelmiş ve kendi garip fantezilerini yazmış. Televizyon yöneticileri de bu hikayeyi çok beğenmiş ve milyonların izlemesi için ekrana yapıştırmış. Bravo!
Akşam saat 20.00'de aileler, çocuklarıyla birlikte çarpıklığın da ötesinde anlamsız bir hikayeyi izliyor. Gerçi hiç bir zaman diliminde ekrana değil, tertemiz beyinlerin hayaline bile gelmemesi gereken, mide kaldıran, insanın tüm değerlerini altüst eden, ahlaksız fanteziye can veren oyuncu kadrosuna bakınca, daha da sarsılıyor insan. Zuhal Olcay, Mahir Günşiray, Deniz Çakır, İbrahim Çelikkol. Be güzel insanlar!
Be yıllarını sanata vermiş, saygın bir nokta da duran çok kıymetli sanatçılar! Sibel Kekilli nereden nereye geçiş yaptı, siz nereden nereye doğru yola çıktınız!...Hepiniz eğitimli tecrübeli ve parası pulu olan insanlarsınız. Böyle bir dizi de oynamak için nasıl bir gerekçeniz olabilir ki? 'Dizi', dediğime bakmayın, lafın gelişi işte. Ve RTÜK… Heyyyy RTÜK, çok mu Türk aile yapısına uygun buldunuz, yoksa tamamen dizinin adından mı etkilendiniz? Hani 'İFFET' deyince akan sular mı durdu? Hala bu ahlaksız diziyi İFFET'li mi görüyorsunuz? Gözlerinize ve yüreklerinize perde mi indi?
Psikologların, sosyologların önüne koyun bu hikayeyi ve o uzmanları bir dinleyin bakalım size neler anlatacaklar? Ahlaksızlık sıradanlaşmış, kimin eli kimin cebinde, belli değil. Edep terbiye nedir bilmez hale geldi yeni nesil. Ailenin neredeyse önemi kalmadı, beyinler ve ruhlar kirlendi. Ve tüm bunlar, dizi yapımcıları, oyuncular, televizyon kanalları ceplerini dolduracak diye.
Nasıl ki çeşitli katkı maddeler içeren gıdalarla insanların bedenleri zehirleniyor, işte bu dümeni bozuk zihinler de yaptıkları dizilerle insanların beyinlerini zehirliyor. İnsanların bilinçaltına sızarak, kendi pis iç dünyalarını aktaranlar ve buna seyirci kalan herkes, 'İFFET' kelimesinin sözlük anlamına bir baksın.
Tabii bu rezillik burada kalmıyor. Bu saygın İşadamı, dizinin başında nişanlı. Nişanlı kadın, alkolün etkisiyle evleneceği adamın erkek kardeşiyle bir gece birlikte oluyor. Sonra bu erkek kardeş, malum tecavüzcü ve artık yeğeninin kocası olan, adamın eski karısıyla birlikte olmaya başlıyor ve sonunda muhteşem aile aynı çatı altında buluşuyor. Dizinin adı da 'İFFET'…
Şimdi neresinden tutsanız eliniz çamura bulaşıyor. Amaç nedir? Nasıl bir mesaj verilmek isteniyor? Tecavüze alkış mı tutuyorsun. Delikanlı adam, zengin karısının evinde oturuyor ama parasını yemiyor, gidip bulaşık yıkıyor mu diyorsun? Tecavüzcüler de sever, onların da değerleri var mı diyorsunuz? Evli bir kadın, canı sıkıldıkça, kocasının kızıyla evlenmiş eski sevgilisiyle arada bir aşk tazelemesi doğaldır mı diyorsunuz? Ya siz ne demeye çalışıyorsunuz?
Şimdi bu dizinin türü, 'Romantik-Dram-Aşk' olarak geçiyor. Kendine senarist diyen üç kafadar bir araya gelmiş ve kendi garip fantezilerini yazmış. Televizyon yöneticileri de bu hikayeyi çok beğenmiş ve milyonların izlemesi için ekrana yapıştırmış. Bravo!
Akşam saat 20.00'de aileler, çocuklarıyla birlikte çarpıklığın da ötesinde anlamsız bir hikayeyi izliyor. Gerçi hiç bir zaman diliminde ekrana değil, tertemiz beyinlerin hayaline bile gelmemesi gereken, mide kaldıran, insanın tüm değerlerini altüst eden, ahlaksız fanteziye can veren oyuncu kadrosuna bakınca, daha da sarsılıyor insan. Zuhal Olcay, Mahir Günşiray, Deniz Çakır, İbrahim Çelikkol. Be güzel insanlar!
Be yıllarını sanata vermiş, saygın bir nokta da duran çok kıymetli sanatçılar! Sibel Kekilli nereden nereye geçiş yaptı, siz nereden nereye doğru yola çıktınız!...Hepiniz eğitimli tecrübeli ve parası pulu olan insanlarsınız. Böyle bir dizi de oynamak için nasıl bir gerekçeniz olabilir ki? 'Dizi', dediğime bakmayın, lafın gelişi işte. Ve RTÜK… Heyyyy RTÜK, çok mu Türk aile yapısına uygun buldunuz, yoksa tamamen dizinin adından mı etkilendiniz? Hani 'İFFET' deyince akan sular mı durdu? Hala bu ahlaksız diziyi İFFET'li mi görüyorsunuz? Gözlerinize ve yüreklerinize perde mi indi?
Psikologların, sosyologların önüne koyun bu hikayeyi ve o uzmanları bir dinleyin bakalım size neler anlatacaklar? Ahlaksızlık sıradanlaşmış, kimin eli kimin cebinde, belli değil. Edep terbiye nedir bilmez hale geldi yeni nesil. Ailenin neredeyse önemi kalmadı, beyinler ve ruhlar kirlendi. Ve tüm bunlar, dizi yapımcıları, oyuncular, televizyon kanalları ceplerini dolduracak diye.
Nasıl ki çeşitli katkı maddeler içeren gıdalarla insanların bedenleri zehirleniyor, işte bu dümeni bozuk zihinler de yaptıkları dizilerle insanların beyinlerini zehirliyor. İnsanların bilinçaltına sızarak, kendi pis iç dünyalarını aktaranlar ve buna seyirci kalan herkes, 'İFFET' kelimesinin sözlük anlamına bir baksın.