Çok iyi başladılar… Daha ilk bölümünden izleyiciyi ekrana hapsettiler. Ali Kaptan ve ailesinin dramı evimizin sorunu haline geldi. Cemile'ye üzüldük, Ali Kaptan'a sinirlendik, Carolin'i boğmak istedik, Berrin'e acıdık, Mete'yle ağladık, Aylin'le aşkı hatırladık ve Osman'la masumiyeti tattık. Her bölümünü heyecanla bekledik. Muhteşem bir sezon finaliyle ara verdiler. Yeni sezonda ne olacak diye hayıflandık. Ve o gün gelip çattı.
Öyle Bir Geçer Zaman ki başladı ama iki yıl atlamıştı. Berrin Hakan'la evlenmiş, bir de çocuk yapmıştı. Ahmet yurt dışındaydı. Aylin ve Soner Murat'ın intiharıyla dönüşü olmayan bir yola girmişti. Mete, İnci'nin ardından Nihal'e âşık oldu ama onun şansı yine yaver gitmedi. Ali, Carolin'i umursamıyor, Cemile'nin dibinden ayrılmıyordu. Ama dizinin eski tadı yoktu. Özellikle Berrin ve Ahmet cephesinde işler hiç yolunda gitmiyordu. O masumane aşk hepimize antipatik gelmeye başlamıştı. Çünkü, o saf aşkta duygu yoktu. Hakan, Berrin'i Ahmet'in canı pahasına evlenmeye ikna etmişti. Ahmet'in yaşaması pahasına her gün hiç sevmediği bir adamla yaşadı, sevişti Berrin. Üstelik o sevmediği adamdan bir de çocuk yaptı. Yıllar sonra Ahmet karşısına çıkınca da kafası karıştı. Ama Hakan'ın hastalıklı aşkı onu bir türlü bırakmıyordu. Sonunda olanlar oldu. Ahmet hastalandı ve Berrin soluğu onun yanında aldı. Hakan da onu eve almadı ve çocuğunu ondan uzaklaştırdı. Berrin, kocasını aldatan kadın, çocuğunu düşünmeyen kadın oldu. Peki, ama neden? Çünkü ikinci sezonun başından beri hep ağlayan ve korkan bir kadın Berrin. Oysa dizi başladığında bağırmasıyla herkesi korkutan Ali Kaptan'a korkusuzca kafa tutan tek kişiydi Berrin. Ailenin hukuk okuyan, haksızlığın, adaletsizliğin karşısında korkusuzca duran kadınıydı. Peki, ne oldu da korkusuz Berrin pısırık, ezik, aşktan korkan, çocuğunu önemsemeyen ve sadece ağlayan bir kadın haline dönüştü? Öyle Bir Geçer zaman ki'nin başarısı bir dizide beş dizi izleme keyfini sunmasıydı. Şimdi bütün oyuncular 'Bitse de gitsek' der gibi oynuyor. Olaylar bir türlü eski tadını vermiyor. Zaten hikâye Kenan ve Cemile arasındaki çatışma, Aylin ve Soner arasında kavuşamama arasında yaşanıyor. Osman, neredeyse hiç yer almıyor. Zaten, dizinin cephesinden oyuncuların ayrılacağı haberleri geliyor. İnsan da düşünmeden edemiyor. Keşke her şey tadında, zirvedeyken bırakılsa diye…
Diziler 20 bölüm olsun
Düşünsenize, bir dizi başlıyor ve heyecanla ekran karşısına oturuyoruz. Tanıtımları, oyuncuları ve senaryosu muhteşem. Çünkü üzerine uzun uzun düşünülmüş, başı, ortası ve sonu belli. Bölümü uzatmak için gereksiz detaylar arasında boğulmayan bir senarist var. Oyuncular senaryoyu baştan sona okumuş, karakterin nereden nereye gideceğini biliyor ve öyle oynuyor. Yönetmen işini masada bitirmiş ve sete çıkmış. Heyecan yüklü ilk bölümle karşımızdalar. Nefesimizi kesiyorlar. Ve tam 20 hafta, yani beş ay sürecek bir serüven başlıyor. Yani uzun uzun bakışmalar, yüzde 80'inin müzik olduğu ve bir türlü ilerlemeyen olaylar yok. Atv'de 25 bölümlük Son dizisi başlayınca ne yalan söyleyeyim böyle bir hayal kurdum. Umarım bu çağrımı televizyon kanal yöneticileri, yapımcılar da duyar ve dizi sektörüne kalite gelir.
Oya Doğan
Öyle Bir Geçer Zaman ki başladı ama iki yıl atlamıştı. Berrin Hakan'la evlenmiş, bir de çocuk yapmıştı. Ahmet yurt dışındaydı. Aylin ve Soner Murat'ın intiharıyla dönüşü olmayan bir yola girmişti. Mete, İnci'nin ardından Nihal'e âşık oldu ama onun şansı yine yaver gitmedi. Ali, Carolin'i umursamıyor, Cemile'nin dibinden ayrılmıyordu. Ama dizinin eski tadı yoktu. Özellikle Berrin ve Ahmet cephesinde işler hiç yolunda gitmiyordu. O masumane aşk hepimize antipatik gelmeye başlamıştı. Çünkü, o saf aşkta duygu yoktu. Hakan, Berrin'i Ahmet'in canı pahasına evlenmeye ikna etmişti. Ahmet'in yaşaması pahasına her gün hiç sevmediği bir adamla yaşadı, sevişti Berrin. Üstelik o sevmediği adamdan bir de çocuk yaptı. Yıllar sonra Ahmet karşısına çıkınca da kafası karıştı. Ama Hakan'ın hastalıklı aşkı onu bir türlü bırakmıyordu. Sonunda olanlar oldu. Ahmet hastalandı ve Berrin soluğu onun yanında aldı. Hakan da onu eve almadı ve çocuğunu ondan uzaklaştırdı. Berrin, kocasını aldatan kadın, çocuğunu düşünmeyen kadın oldu. Peki, ama neden? Çünkü ikinci sezonun başından beri hep ağlayan ve korkan bir kadın Berrin. Oysa dizi başladığında bağırmasıyla herkesi korkutan Ali Kaptan'a korkusuzca kafa tutan tek kişiydi Berrin. Ailenin hukuk okuyan, haksızlığın, adaletsizliğin karşısında korkusuzca duran kadınıydı. Peki, ne oldu da korkusuz Berrin pısırık, ezik, aşktan korkan, çocuğunu önemsemeyen ve sadece ağlayan bir kadın haline dönüştü? Öyle Bir Geçer zaman ki'nin başarısı bir dizide beş dizi izleme keyfini sunmasıydı. Şimdi bütün oyuncular 'Bitse de gitsek' der gibi oynuyor. Olaylar bir türlü eski tadını vermiyor. Zaten hikâye Kenan ve Cemile arasındaki çatışma, Aylin ve Soner arasında kavuşamama arasında yaşanıyor. Osman, neredeyse hiç yer almıyor. Zaten, dizinin cephesinden oyuncuların ayrılacağı haberleri geliyor. İnsan da düşünmeden edemiyor. Keşke her şey tadında, zirvedeyken bırakılsa diye…
Diziler 20 bölüm olsun
Düşünsenize, bir dizi başlıyor ve heyecanla ekran karşısına oturuyoruz. Tanıtımları, oyuncuları ve senaryosu muhteşem. Çünkü üzerine uzun uzun düşünülmüş, başı, ortası ve sonu belli. Bölümü uzatmak için gereksiz detaylar arasında boğulmayan bir senarist var. Oyuncular senaryoyu baştan sona okumuş, karakterin nereden nereye gideceğini biliyor ve öyle oynuyor. Yönetmen işini masada bitirmiş ve sete çıkmış. Heyecan yüklü ilk bölümle karşımızdalar. Nefesimizi kesiyorlar. Ve tam 20 hafta, yani beş ay sürecek bir serüven başlıyor. Yani uzun uzun bakışmalar, yüzde 80'inin müzik olduğu ve bir türlü ilerlemeyen olaylar yok. Atv'de 25 bölümlük Son dizisi başlayınca ne yalan söyleyeyim böyle bir hayal kurdum. Umarım bu çağrımı televizyon kanal yöneticileri, yapımcılar da duyar ve dizi sektörüne kalite gelir.
Oya Doğan