Öyle Bir Fenomen Oldu Ki; Her Eve Lazım Süleyman!

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan cevaa
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

cevaa

Konu Sahibi
Süper Emekli
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
22,434
Reaksiyon puanı
4,421
Puanı
911
Yaş
31
Konum
İstanbul
Haftanın öne çıkan ve yeni sezona merhaba diyen kanallardan biri "Kanal D" oldu. Kanalın fenomeni olan "öyle bir geçer zaman ki " dizisi çoğunluğu ekran başına kilitledi.

Diziye kısaca bakarsak, aradan uzun yıllar geçmiş, bizim Ali Kaptan'ın ailesi ve eşrafı maile senelere ayak uydurarak fiziksel değişikliklerle birlikte ruhsal başkalaşıma girerek seyriciye irili, ufaklı muhtelif sürprizler hazırlamış.

Bu konuyla birlikte bir kaç diziye daha sonra değiniceğim ama bugün şiddetle yazmak istediğim konu ve kişi "Öyle Bir Geçer Zaman ki" dizisinin "Süleyman Efendisi"

Renan Bilek'in canlandırdığı bu karakter bence dizinin gizli fenomeni. Her bölümde "bakalım bugün Süleyman ne yapacak, kimi kurtaracak" sorusunu sormayan, merak etmeyen yoktur sanırım. Hoş, merak edilmeyeecek gibi de değil. Hani nasıl bir adamdır bu, kimdir, nedir diyerek gerçek hayatlarımız da "neden bizim de bir Süleyman'ımız yok" diye insanı hayıflandırıyor.

Soner'in babası desem değil, kardeşi desem değil, amcası, dayısı hiç değil. Kan bağı, can bağı yok ama yaptıklarına baktığımız da gerçek bir "dost" var. Bizlerin şimdilerde önemini ve kimliğini kaybettiğimiz "gerçek dostluğun" ne olduğunu hatırlatan bir karaktere bürünen Süleyman'dan inanın hepimiz istiyoruz.

Herkese böyle bir baba, kardeş, koca nasip etsin Allah diyelim.

Evet bazı şeyleri hakikaten "yok artık bu kadar da olmaz, olsa da işte böyle filmlerde olur" dedirtiyor. Bir insanı kim bu kadar korur, kollar kendi canından bile vazgeçer, kim bu kadar sadık ve bağlıdır. Bugün insanoğlu evladının hayırsızlığından bile yakınırken, böyle cefakar-vefakar birilerini görünce "sahiplenme kıskançlığına" giriyor. Süleyman'ı her seyredişimde şiddetle Soner'i kıskanıyorum. Hani adamı depresif hallere sokup çıkarır bu kadar "iyilik ve iyi olma halleri"...

Ne olurdu yani, gecenin bir vakti çamaşır makinemiz bozulduğunda, kapıdan içeri girse'

Ya da, kabarmayan kekimize şöyle bir yan gözle baksa!

İşten kovulduğumuz da patronumuza bir "hal hatır" sorsa!

Muayyen zamanlarımızda, gitarıyla serenat yapsa!

Hani duygusal tesellilerden vazgeçtik, yalnızlıkta, acımızda zaten hizmetinden kuşkumuz yok, ama her sıkıştığımızda "hızır" gibi bir yetişen bir "Süleyman" Olsa fena mı olurdu?

Demeyen hanım yok gibi, en azından ben diyorum. Bu da demektir ki "her eve bir Süleyman lazım"...

634826122120455941.jpg