Ömer Baba Hikayeleri ve Özlü Sözleri- 68. Bölüm Ömer Baba- Polat- Erhan Diyaloğu

Polat Şaşmaz

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
15 Aralık 2011
Mesajlar
61,271
Reaksiyon puanı
33,495
Puanı
1,061
Konum
Türkiye Yüzyılı
[h=2]
images
[/h]
İskenderin kontrolsüz gücünün getirdiği zorbalığı Polat ismi ile kafiyelenen her canlı üzerinde denediği o zor günlere kolunu diyet veren Erhanı yarım insan olmaktan şeklen de olsa kurtaracak protez nihayetinde takılmıştır ama bu yaralı insanın mutsuzluğu maalesef baki kalmıştır. Gözden çıkarılılıp bir kenara itildiğini düşünen Erhan; ağabeyi bildiği Polata inceden sitem ederken ortama varlığıyla bir yudum su serinliği bahşeden Ömer baba olaya tam zamanında müdahil olmuş; o bütüncül bakış açısıyla Erhan üzerinden ülke gündemine uzanan geniş bir perspektifte duruma açıklık getirmiştir:

ÖMER: Erhan oğlum daha bir yakışıklı görünmeye başladı, ne dersin Polat?

POLAT: Öyle baba, korkarım evlenmeden hastaneden taburcu olmayacak

ERHAN: Aman abi, bu sahte kolla beni kim alır?

POLAT: Seni almayanın şu kadar aklı yok, bizim de akılsızla işimiz yok Erhanım

ERHAN: Aslında bu kola gerek yoktu

ÖMER: Niye gerek olmasın evladım?

ERHAN: E Ömer baba gideceğim hapis yatacağım Kol da lazım değil Erhan da lazım değil

ÖMER: Kimin ne zaman lazım olacağını yaradan bilir evladım Hayat devam ettiğine göre, sen de hayat sürdüğüne göre
lazımsın demektir

ERHAN: İyi de neye lazımım Ömer baba? Kuru kalabalık yapmaya mı?

ÖMER: O zaman ben de lazım değilim, gideyim mi?

ERHAN: Yok estağfurullah, sen hepimize lazımsın Allah seni başımızdan eksik etmesin

ÖMER: Allah sizleri de eksik etmesin, sizlerin sayısını artırsın Ben sizlerin dostluğuyla arkadaşlığıyla övünüyorum, sizin birlikteliğinizi gördükçe mutlu oluyorum Çünkü hepiniz bu millete lazımsınız Bu millet de dünyaya lazım

POLAT: O biraz da eskiden değil miydi baba?

ÖMER: Yok değil evladım Ceddimiz dünyayı yönetmeye başladığında, dünyanın hali bugünkünden kat be kat içler acısıydı

İnsanlar zalim hükümdarların elinde acı içinde inliyordu, fakirlik hastalık kol geziyordu Öyle bir zaman gelmişti ki, insanlık

Müslümanlık kayboldu kaybolacaktı Türkler bu şartlar içersinde çok küçük şartları büyük hale getirip dünyayı yönetecek

devlet kurdular Dünyaya adalet ve barışı getirdiler Dört asır beş asır kurtla kuzu kardeş gibi yaşadı! Bizim ceddimizin derdi

sadece dünyayı yönetmek değildi Yahut dünyayı yönetip insanları sömürmek hiç değildi... Ecdadımızın bir derdi ve iddası

vardı O iddia hükmettiği yerde adaletin ve vicdanın, barışın hüküm sürmesidir! Bu iddiasında hep samimi oldu Gün geldi

malını kaybetti, gün geldi canını kaybetti ama iddiasını hiç kaybetmedi, hiç vazgeçmedi!

POLAT: E bugünkü halimiz?

ÖMER: Nasıl bazen insanlar gaflet anında olursa, bazen milletler de uyurlar çünkü onları uyutan düşmanları çoktur Düşmanları onlara bazen korku verir, bazen ümitsizlik verir Bazen sizin döneminiz eskidendi deyip buna inandırmaya çalışır

POLAT: Baba dışarıdakiyle mücadele etmek kolay da içerdeki ihanetin verdiği zararla mücadele etmek çok zor

ÖMER: Eğer bir iddian varsa o da zor değil evladım Bak şimdi biz Erhan desek ki Erhancığım sen kolsuzsun, artık bundan

sonra kime faydan olur, en iyisi mi sen bir kenara çekil, imkann varsa keyfet yoksa kendini kahret Erhan ne hale gelir? Gül

gibi solar gider çocuk Ama biz Erhana desek ki sen kollu da kolsuz da bize lazımsın, tek kolunla da yapacak birçok iş

bulabilirsin, tek kolunla ter akıtamıyorsan, ter akıtanın terini silersin, yere düşmüşü yerden kaldırabilirsin Bak bakalım Erhan

kenara geçip de kendi kendini kahrediyor mu? Milletimizi de sabırla iddiamıza ortak etmemiz, buna ikna etmemiz lazım

Dünyanın bu millete ihtiyacı var Adalet için, barış için vicdan için var! Ben sizi sadece oğlum olduğunuz için sevmiyorum

biliyor musunuz bunu?

POLAT: Niye seviyorsun baba?

ÖMER: İddianız olduğu için seviyorum. Kötülüğe engel olmak için, kötülere engel olmak için canınızla malınızla mücadele ettiğiniz için sizi seviyorum

ERHAN: Tek kol bir de buna yarar Ömer baba(Ömer babanın elini öper başına koyar!)