Polis, 'çocuk tacizine' yönelik cesur bir yapım!
Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü alan 'Polis/Polisse', nihayet ülkemizde de seyirciyle buluştu. Basın gösteriminde salonu dolduran filmi izlemeye giderken bu denli çarpıcı bir dil kullanılmış olabileceği aklıma gelmemişti. Çocukların diliyle adlandırılan ve orijinal ismi 'Polisse' olan yapım, baştan sona çocuk tacizi suçlarına yönelik. Çocuk Koruma Birimi'nde birebir gözlem yapan yönetmen Maïwenn, polislerle birlikte geçirdiği süreçte gerçek olayları not alarak filmini yaratmış. Dolayısıyla ortaya çıkan yapımdaki tüyler ürperten vakaların hepsi gerçek.
Gerçekler acıdır! Ama gerçeklerden kaçmak bireyleri ve oluşturdukları toplumu daha çok acıtır. İşte, çocuk adasında her gün bayram olmayabileceğini göstermek isteyen yönetmen Maïwenn de, sosyal duyarlılıkla işlediği 'Polis' filminde bu yaklaşımla hareket etmiş. Kimi zaman yumruklarınızı sıkmanıza neden olan, kimi zaman bu derece aşağılık insanlara yargılanma hakkı neden tanınır diye sorgulatan suç olgusunu hayli geniş bir yelpazeden veren yönetmen, çocuklara yönelik her türlü sefilliği örneklemiş.
Kıvır kıvır saçları ve masum yüzüyle, ev ortamındaki sorgu odasında kadın polise hikâyesini anlatan küçük bir kızla açılışını yapan 'Polis'te yok, yok! Pedofili vakalarından ensest ilişkiye, dedenin torununa cinsel tacizinden küçük oğlunu uyutmak için cinsel organıyla oynayan şuursuz anneye, arkadaşını tecavüzcülere sunan edepsiz kızdan 'akıllı telefon'unu geri almak uğruna oral seks yapan saf kıza, kızını seks fantezilerine meze yaptığını utanmazca itiraf eden babadan erkek öğrencisine tecavüzü 'aşk' olarak sunan hasta ruhlu spor öğretmenine, internetten bedenleriyle erkek avlayan çocuk fahişelerden Chat yaptığı kişinin tehdidiyle kamera karşısında soyunan mağdurlara kadar ne ararsanız mevcut.
Gerçek polisiye böyle olur
Her bir olayı, sorgulama aşamasıyla karşımıza getiren yönetmen, seyirciyi olayların nasıl neticelendiği konusunda merakta bırakmayı tercih etmiş. Olayları, bir gözlemci edasında ana hatlarıyla veren filmde Çocuk Koruma Birimi'ndeki polislerin özel yaşamlarındaki sorunlarıyla iş ortamındaki gerginlikleri de aynı doğrultuda resmedilmiş. Değindiği her konuyu bıktırıcı ayrıntılara girmeden veren yapım adeta bir dizi film havasında akıp gitmekte.
'Ortada bir çocuk varsa, çocuk birimi gelmeden buna normal polis müdahale edemez' diyen filmde çocuk konusuna verilen önemin yanı sıra toplumsal mesajlar da fazlasıyla yer almakta. Polis departmanlarının kısıtlı bütçesi, tacizlerin 'hatırlı' kişilerce örtbas edilebileceği, sürekli başka kişilerle sevişmek yerine tek kişiyle yaşanan aşkın romantik kutsallığı, 'şey'lerinin peşinden giden erkeklerin pislikten ibaret olduğu, suçluları durdurmak için yasal reformların gerekliliği, Sarkozy'ye taşlamalar, Müslümanların Kuran'ı bahane edip kızlarını küçük yaşta evlendirmelerinin ve kadının çalışmasını günah olarak görmelerinin yanlışlığı, göçmenlerin çocuklarının yaşadığı sefalet, cinsel tacizlerden dolayı parçalanan aileler ve daha bir dolu gerçekçi söylem 'Polis'te kısa geçişlerle kendine yer bulmuş.
Anlatımını eğlenceli sohbetler ve mizahi sahnelerle süsleyip içerikteki sertliği kırmayı başaran yapımın en önemli özelliği, 'polisin de hizmet ettiği vatandaşlardan biri olduğunu' vurgulaması! Kullanılan dil, vatandaşla yetkiyi elinde bulunduranlar arasında kesinlikle bir kutuplaşma olamayacağını hissettirmeye yönelik.
Gerçekçi bir 'Çocuk Koruma Birimi' dizisine ihtiyaç var
Çocuk Koruma Birimi'ne konuk olan fotoğrafçı Melissa karakteriyle kendini de öykünün içine yerleştiren yönetmen Maiween, eşit ağırlıklı oyunculukla dengeyi sağladığı bu cesur söylemli filmiyle akıllara bizdeki polisiyelerin 'emrivaki' içeriklerini getiriyor. İster istemez kıyaslıyor ve 'Niye bizde de böylesine bilinçlendirici ve rezillikleri deşifre eden yapımlar çıkmaz' diye düşünüyoruz.
Tekrarları, hatta tekrarlarının da tekrarlarıyla izlenme oranlarında üst sıralarda yer almayı başaran ve her gün 16.30'da başlayıp 19.00 Ana Haber Bülteni'ne dek ekranda kalarak karakterlerini evimizin ferdi yapan 'Arka Sokaklar', bunca uzun ömrüne karşın iz bırakıcı mesajlar vermeyi ne yazık ki başarmış değil. Şıpıdık işi çözümlenen olayları ve suya sabuna dokunmayan içeriğin hafifliğini, oyuncu kadrosunun başarısıyla tolore ederek izlenebilirliğini sürdüren dizi, Asayiş Şube'nin çocuk oyuncağı gibi hallettiği suçlarla yetinmekte.
Aşırı iyimser bir polisiye olan ve bundan dolayı tepkilerden paçayı sıyıran 'Arka Sokaklar'ın aksine, sert duruşuyla kervancının develerini ürküten 'Behzat Ç.' de cinayet masasını konu edinerek kendini kısıtlamakta. Gerek karakterlerinin dili, gerekse olayların çözümü daha hayatın içinden bir gerçekçilik sergilemesine karşın 'çocuk istismarı'yla ilgili değil.
2010 yılında yayına giren 'Umut Yolcuları', Çocuk Şube'nin olaylarını ekrana taşımaya yeltenmişti. Ancak başrollerini Zuhal Olcay, Yetkin Dikinciler, Haluk Piyes, Sedef Avcı ve Bülent Alkış'ın paylaştığı dizinin Star TV'deki yolculuğu çok kısa sürmüştü. Gerek işlenişi gerekse canlandırması bakımından yeterli cazibeyi sağlayamayan dizi reytinge kurban gitmişti.
Şimdi hazır 'Polis' filmi de vizyondayken, dizicilerin izleyip yapımdan feyz almasını tavsiye ederim. Çünkü ülkemizde de hayli yaygın olan 'çocuk istismarı' konusuna değinecek kaliteli işlere ivedilikle ihtiyaç var. Ayıp ve korku kaygısıyla içine kapanarak kendilerine yapılanlara ses çıkartamayan çocuklarla, bunlara göz yuman büyüklerin bilinçlenmesi için bundan güzel yöntem olamaz. Polisiye dizilerin içinde bit yeniği aramak yerine, hayatın rezilliklerini en gerçekçi dille deşifre edebilenin izleyiciye faydalı mesajlar verebileceğini unutmadan, bu seviyede bir yapımı üretmenin vaktidir! Hele ki, 16 yaşında gelin edilip yıllarca koca şiddetine maruz kaldıktan sonra aylarca bağlı tutulduğu yerde 30 kiloya düşüp önce aklını sonra da hayatını kaybeden 'Melek' örneği taze taze gündemimizde dururken…
Anibal GÜLEROĞLU
Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü alan 'Polis/Polisse', nihayet ülkemizde de seyirciyle buluştu. Basın gösteriminde salonu dolduran filmi izlemeye giderken bu denli çarpıcı bir dil kullanılmış olabileceği aklıma gelmemişti. Çocukların diliyle adlandırılan ve orijinal ismi 'Polisse' olan yapım, baştan sona çocuk tacizi suçlarına yönelik. Çocuk Koruma Birimi'nde birebir gözlem yapan yönetmen Maïwenn, polislerle birlikte geçirdiği süreçte gerçek olayları not alarak filmini yaratmış. Dolayısıyla ortaya çıkan yapımdaki tüyler ürperten vakaların hepsi gerçek.
Gerçekler acıdır! Ama gerçeklerden kaçmak bireyleri ve oluşturdukları toplumu daha çok acıtır. İşte, çocuk adasında her gün bayram olmayabileceğini göstermek isteyen yönetmen Maïwenn de, sosyal duyarlılıkla işlediği 'Polis' filminde bu yaklaşımla hareket etmiş. Kimi zaman yumruklarınızı sıkmanıza neden olan, kimi zaman bu derece aşağılık insanlara yargılanma hakkı neden tanınır diye sorgulatan suç olgusunu hayli geniş bir yelpazeden veren yönetmen, çocuklara yönelik her türlü sefilliği örneklemiş.
Kıvır kıvır saçları ve masum yüzüyle, ev ortamındaki sorgu odasında kadın polise hikâyesini anlatan küçük bir kızla açılışını yapan 'Polis'te yok, yok! Pedofili vakalarından ensest ilişkiye, dedenin torununa cinsel tacizinden küçük oğlunu uyutmak için cinsel organıyla oynayan şuursuz anneye, arkadaşını tecavüzcülere sunan edepsiz kızdan 'akıllı telefon'unu geri almak uğruna oral seks yapan saf kıza, kızını seks fantezilerine meze yaptığını utanmazca itiraf eden babadan erkek öğrencisine tecavüzü 'aşk' olarak sunan hasta ruhlu spor öğretmenine, internetten bedenleriyle erkek avlayan çocuk fahişelerden Chat yaptığı kişinin tehdidiyle kamera karşısında soyunan mağdurlara kadar ne ararsanız mevcut.
Gerçek polisiye böyle olur
Her bir olayı, sorgulama aşamasıyla karşımıza getiren yönetmen, seyirciyi olayların nasıl neticelendiği konusunda merakta bırakmayı tercih etmiş. Olayları, bir gözlemci edasında ana hatlarıyla veren filmde Çocuk Koruma Birimi'ndeki polislerin özel yaşamlarındaki sorunlarıyla iş ortamındaki gerginlikleri de aynı doğrultuda resmedilmiş. Değindiği her konuyu bıktırıcı ayrıntılara girmeden veren yapım adeta bir dizi film havasında akıp gitmekte.
'Ortada bir çocuk varsa, çocuk birimi gelmeden buna normal polis müdahale edemez' diyen filmde çocuk konusuna verilen önemin yanı sıra toplumsal mesajlar da fazlasıyla yer almakta. Polis departmanlarının kısıtlı bütçesi, tacizlerin 'hatırlı' kişilerce örtbas edilebileceği, sürekli başka kişilerle sevişmek yerine tek kişiyle yaşanan aşkın romantik kutsallığı, 'şey'lerinin peşinden giden erkeklerin pislikten ibaret olduğu, suçluları durdurmak için yasal reformların gerekliliği, Sarkozy'ye taşlamalar, Müslümanların Kuran'ı bahane edip kızlarını küçük yaşta evlendirmelerinin ve kadının çalışmasını günah olarak görmelerinin yanlışlığı, göçmenlerin çocuklarının yaşadığı sefalet, cinsel tacizlerden dolayı parçalanan aileler ve daha bir dolu gerçekçi söylem 'Polis'te kısa geçişlerle kendine yer bulmuş.
Anlatımını eğlenceli sohbetler ve mizahi sahnelerle süsleyip içerikteki sertliği kırmayı başaran yapımın en önemli özelliği, 'polisin de hizmet ettiği vatandaşlardan biri olduğunu' vurgulaması! Kullanılan dil, vatandaşla yetkiyi elinde bulunduranlar arasında kesinlikle bir kutuplaşma olamayacağını hissettirmeye yönelik.
Gerçekçi bir 'Çocuk Koruma Birimi' dizisine ihtiyaç var
Çocuk Koruma Birimi'ne konuk olan fotoğrafçı Melissa karakteriyle kendini de öykünün içine yerleştiren yönetmen Maiween, eşit ağırlıklı oyunculukla dengeyi sağladığı bu cesur söylemli filmiyle akıllara bizdeki polisiyelerin 'emrivaki' içeriklerini getiriyor. İster istemez kıyaslıyor ve 'Niye bizde de böylesine bilinçlendirici ve rezillikleri deşifre eden yapımlar çıkmaz' diye düşünüyoruz.
Tekrarları, hatta tekrarlarının da tekrarlarıyla izlenme oranlarında üst sıralarda yer almayı başaran ve her gün 16.30'da başlayıp 19.00 Ana Haber Bülteni'ne dek ekranda kalarak karakterlerini evimizin ferdi yapan 'Arka Sokaklar', bunca uzun ömrüne karşın iz bırakıcı mesajlar vermeyi ne yazık ki başarmış değil. Şıpıdık işi çözümlenen olayları ve suya sabuna dokunmayan içeriğin hafifliğini, oyuncu kadrosunun başarısıyla tolore ederek izlenebilirliğini sürdüren dizi, Asayiş Şube'nin çocuk oyuncağı gibi hallettiği suçlarla yetinmekte.
Aşırı iyimser bir polisiye olan ve bundan dolayı tepkilerden paçayı sıyıran 'Arka Sokaklar'ın aksine, sert duruşuyla kervancının develerini ürküten 'Behzat Ç.' de cinayet masasını konu edinerek kendini kısıtlamakta. Gerek karakterlerinin dili, gerekse olayların çözümü daha hayatın içinden bir gerçekçilik sergilemesine karşın 'çocuk istismarı'yla ilgili değil.
2010 yılında yayına giren 'Umut Yolcuları', Çocuk Şube'nin olaylarını ekrana taşımaya yeltenmişti. Ancak başrollerini Zuhal Olcay, Yetkin Dikinciler, Haluk Piyes, Sedef Avcı ve Bülent Alkış'ın paylaştığı dizinin Star TV'deki yolculuğu çok kısa sürmüştü. Gerek işlenişi gerekse canlandırması bakımından yeterli cazibeyi sağlayamayan dizi reytinge kurban gitmişti.
Şimdi hazır 'Polis' filmi de vizyondayken, dizicilerin izleyip yapımdan feyz almasını tavsiye ederim. Çünkü ülkemizde de hayli yaygın olan 'çocuk istismarı' konusuna değinecek kaliteli işlere ivedilikle ihtiyaç var. Ayıp ve korku kaygısıyla içine kapanarak kendilerine yapılanlara ses çıkartamayan çocuklarla, bunlara göz yuman büyüklerin bilinçlenmesi için bundan güzel yöntem olamaz. Polisiye dizilerin içinde bit yeniği aramak yerine, hayatın rezilliklerini en gerçekçi dille deşifre edebilenin izleyiciye faydalı mesajlar verebileceğini unutmadan, bu seviyede bir yapımı üretmenin vaktidir! Hele ki, 16 yaşında gelin edilip yıllarca koca şiddetine maruz kaldıktan sonra aylarca bağlı tutulduğu yerde 30 kiloya düşüp önce aklını sonra da hayatını kaybeden 'Melek' örneği taze taze gündemimizde dururken…
Anibal GÜLEROĞLU