Of of, yeni sezonun bombasını yakaladım!…Yine muhteşem bir senaryo ve muhteşem bir dizi. Akıllara durgunluk veren cinsden bir yapım adeta. 'KREM' den söz ediyorum ayol! Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Aman Allahım, nasıl da farklı ve insanı 'şok, şok, şoke' eden, sürprizlerle dolu, özgün bir hikaye…
Bülent Ersoy olsa 'fevkaladenin fevkinde' derdi herhalde. Valla bende sözcükler tamamen tükendi. Ne diyeceğimi bilemiyorum, sözcükler boğazımda düğüm düğüm.
Son derece doğal akıp giden samimi diyaloglar. Çok profesyonel bir çekim. Şapka çıkarıp, saygı duruşuna geçip, duygu seline kapılıp zırıl zırıl ağlamak istiyorum. Bu dizi sonsuza dek sürmeli, hatta her gün ekranlara gelmeli.
Ben soluksuz izliyorum 'Krem'i. Hem izlemelik(!) hem de sürmelik(!) bir dizi. İzle sür, sür izle. Krem bu. Her derde deva. Vizyonu ve üstlendiği misyonu ile hayatınızda karanlık kalmış tüm noktaları aydınlatacak bu dizi, hiç şüphesiz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Gerçi yayın kuşağı olarak tam yerini bulamamış gibi. Belki çocuk kuşağında olsa daha mı iyi olurdu acaba? Yok yok, elimin hamuruyla büyüklerin işine karışmayayım en iyisi…
Dizide böyle hem 'hokus pokus' hem biraz nostalji, hem Dallas gibi şirket içi entrikalar falan var, acayip yani. Anlatım da çok farklı. Reytingleri altüst edecek nitelikte bir iş özetle. Belki şu sihirbaz arkadaş Aref de olsaydı, kim bilir dizi daha mı 'kremli' olurdu acep? Neyse canım, neyse ne! Adamlar çok düşünüp çok çalışmış, belli. Bu iş olmuş bence. Hedef kitlesi 'kim vurduya' gitmiş olsa da, olmuş.
'Bu kadın ne diyor?' diye bir soru geldi sanki. Merak ettiyseniz, o vakit ben size bu eşi benzeri olmayan dizinin özetini 'özet' geçivereyim:
Efendim, üstatlar klavye başına geçip şöyle bir hikaye patlatmış; dizide çirkin bir kız olacak. Ama bu çirkin
kız üüüf, yüksek lisansını birincilikle bitirmiş (kusursuz bir dille anlatılıyor bu kısım), ama mutsuz. Neden? Çünkü şişman ve çirkin (bak bak işe bak sen). Sonra gökten bir elma, pardon bir krem kutusu düşüyor (bunu rüyasında görüyor gibi oluyor) ve bu sihirli kremi bütün vücuduna sürüyor (krem kutusu el kadar, ama bütün vücudu için yeteri miktarda krem içeriyor).
Bilin bakalım sonra ne oluyor. Hoppala bizim kız 'sülün' gibi oluveriyor. Aman da aman, fotomodellik teklifi oyunculuk teklifleri yağıyor. Herkesin gözbebeği oluyor. Ve böylelikle hikaye doludizgin bilinmezlere, sürprizlere doğru koşmaya başlıyor.
Arada sırada Yeşilçam sahneleri geliyor ekranlara. Dizimizde hem komik olma gayretleri hem de 'ciddi' entrikalarla tansiyon falan fırlatma gayretleri var. nafile olan…
'Çirkinimize' şişman görünsün diye giydirdikleri süngerli kostüm hepten bir fiyasko. 'Sünger Bop' kıvamındaki oyuncumuz, arada potluk yapıp, ağzı burnu bir tarafa kayan kostümüyle gerçekten çok komik görünüyor.
Yani diyeceğim şu: Amerika'da bir dönem izlenme rekorları kıran 'UGLY BETTY' dizisinden devşirme olan bu yapım ile hiç bir yere varılmaz arkadaş. Bu 'Krem' de parmağı olan herkese sadece şu soruyu sormak istiyorum; yahu arkadaş, siz hangi yılda yaşıyorsunuz?…
GÖNÜL GÖKMEN
Bülent Ersoy olsa 'fevkaladenin fevkinde' derdi herhalde. Valla bende sözcükler tamamen tükendi. Ne diyeceğimi bilemiyorum, sözcükler boğazımda düğüm düğüm.
Son derece doğal akıp giden samimi diyaloglar. Çok profesyonel bir çekim. Şapka çıkarıp, saygı duruşuna geçip, duygu seline kapılıp zırıl zırıl ağlamak istiyorum. Bu dizi sonsuza dek sürmeli, hatta her gün ekranlara gelmeli.
Ben soluksuz izliyorum 'Krem'i. Hem izlemelik(!) hem de sürmelik(!) bir dizi. İzle sür, sür izle. Krem bu. Her derde deva. Vizyonu ve üstlendiği misyonu ile hayatınızda karanlık kalmış tüm noktaları aydınlatacak bu dizi, hiç şüphesiz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Gerçi yayın kuşağı olarak tam yerini bulamamış gibi. Belki çocuk kuşağında olsa daha mı iyi olurdu acaba? Yok yok, elimin hamuruyla büyüklerin işine karışmayayım en iyisi…
Dizide böyle hem 'hokus pokus' hem biraz nostalji, hem Dallas gibi şirket içi entrikalar falan var, acayip yani. Anlatım da çok farklı. Reytingleri altüst edecek nitelikte bir iş özetle. Belki şu sihirbaz arkadaş Aref de olsaydı, kim bilir dizi daha mı 'kremli' olurdu acep? Neyse canım, neyse ne! Adamlar çok düşünüp çok çalışmış, belli. Bu iş olmuş bence. Hedef kitlesi 'kim vurduya' gitmiş olsa da, olmuş.
'Bu kadın ne diyor?' diye bir soru geldi sanki. Merak ettiyseniz, o vakit ben size bu eşi benzeri olmayan dizinin özetini 'özet' geçivereyim:
Efendim, üstatlar klavye başına geçip şöyle bir hikaye patlatmış; dizide çirkin bir kız olacak. Ama bu çirkin
kız üüüf, yüksek lisansını birincilikle bitirmiş (kusursuz bir dille anlatılıyor bu kısım), ama mutsuz. Neden? Çünkü şişman ve çirkin (bak bak işe bak sen). Sonra gökten bir elma, pardon bir krem kutusu düşüyor (bunu rüyasında görüyor gibi oluyor) ve bu sihirli kremi bütün vücuduna sürüyor (krem kutusu el kadar, ama bütün vücudu için yeteri miktarda krem içeriyor).
Bilin bakalım sonra ne oluyor. Hoppala bizim kız 'sülün' gibi oluveriyor. Aman da aman, fotomodellik teklifi oyunculuk teklifleri yağıyor. Herkesin gözbebeği oluyor. Ve böylelikle hikaye doludizgin bilinmezlere, sürprizlere doğru koşmaya başlıyor.
Arada sırada Yeşilçam sahneleri geliyor ekranlara. Dizimizde hem komik olma gayretleri hem de 'ciddi' entrikalarla tansiyon falan fırlatma gayretleri var. nafile olan…
'Çirkinimize' şişman görünsün diye giydirdikleri süngerli kostüm hepten bir fiyasko. 'Sünger Bop' kıvamındaki oyuncumuz, arada potluk yapıp, ağzı burnu bir tarafa kayan kostümüyle gerçekten çok komik görünüyor.
Yani diyeceğim şu: Amerika'da bir dönem izlenme rekorları kıran 'UGLY BETTY' dizisinden devşirme olan bu yapım ile hiç bir yere varılmaz arkadaş. Bu 'Krem' de parmağı olan herkese sadece şu soruyu sormak istiyorum; yahu arkadaş, siz hangi yılda yaşıyorsunuz?…
GÖNÜL GÖKMEN
