- Katılım
- 20 Mart 2011
- Mesajlar
- 10,225
- Reaksiyon puanı
- 1,372
- Puanı
- 535
Kenan ve Arif bir restoranda sabah kahvaltısı etmektedirler.Ortam beyaz bir balerini andıracak şekilde dizayn edilmiş ve hafif bir müzik çalmaktadır.Ses kalitesine bakılırsa bir plak sesiydi bu.Garsonların müşterilere efendim diye yanlarına gelip müthiş bir İstanbul Türkçesiyle hitap etmeleri insanı bir anda önemli bir konumda hissettiriyordu.Bu adamların özel yerlerden seçildikleri her hallerinden belliydi.
Kenan: Dün müdürün yanına gittim.
Arif: Ne için?
Kenan: Bu kafatasının modellemesini yapıcak bir sanatçı bulmak için.
Arif: Sonuç?
Kenan: Sonuç Türkiye'de bunun eğitimini almış kimse yok.Amerika'da Boston'daki bir polis merkeziyle bağlantıya geçtik.Şefleri ellerinde böyle bir adamının olduğunu söyledi.
Arif: Buraya mı gelicek?
Kenan: Dün akşam aradım adamı.Babası ölmüş Kansas'ta cenazenin başındaymış.
Arif: Hadi lan.Nasıl ölmüş?
Kenan: Cinayet.Babası California'ya gitmiş iş için.2-3 gün boyunca ne telefonlara cevap vermiş nede bir haber yollamış.Hemen kayıp bürosuna haber vermişler.Tabii poliste California eyaletinde geniş çaplı bir arama başlatmış.Sonuçlar negatif çıkınca bir umutsuzluk sarmış onlarıda.Arama bir süreliğine durdurulmuş.Durdurulmasının ertesi sabahında adamımız yani sanatçı John babasının arka bahçede cesedini buluyor.Kafası kopmuş bir şekilde.
Arif: Off kötü olmuş.Ben babamı öyle görsem uzun süre etkisinden çıkamazdım.Ne demek bu abi ya.
Kenan: İşte 2 gün sonra gelirim dedi.Yarın akşamüstü burada olucak.Havalimanında karşılamaya gidicem.
Arif: Tamamdır.O zamana kadar yapıcak bir şey yok zaten.Cesedin kimliğini tespit etmeden bir şey yapamayız.
Kenan: Arkana bak.
Arif: Neden? Ne var?
Kenan: Arkandaki adama bak.Adamın takım elbisesinin etiketi koparılmamış.Orada bulduğumuz etiketle aynı marka mı?
Arif: Sanırsam aynı.Buradan çok fazla seçemiyorum.
Kenan: O takım elbiseye ulaşmamız lazım.Çünkü etiketin üstünde size,marka falan yazar.Eğer bunlar tutuyorsa ve takım elbiselerinin etiketini yırtmayan bir adamsa bu ilk şüphelimiz olabilir.
Arif: İyide ona yakından nasıl bakıcaz?
Kenan: Orasını bana bırak.
5 dk sonra
Arif: Süper plan.Garson kılığında gidip adamın üstüne kahveyi dökücem ve ceketi temizlemek için alıcam.İyide ben niye garson oluyorum?
Kenan: Fikri ben buldum çünkü.
Arif: Atomu parçaladın maşallah.Bırak bu dağları ben yarattım havalarını.
Kenan: Hadi hadi bırak lak lakıda git hadi adamın yanına.
Arif adamın yanına doğru yaklaşır ve ayağı tökezlemiş gibi yaparak kahveyi adamın ceketinin üstüne döker.
Adam: Napıyorsun dikkat etsene biraz.
Arif: Kusura bakmayın efendim bir anlık hatayla oldu.Ceketinizi çıkarın hemen temizleyelim.Kurumasın.
Adam:İyi al bakalım.
Arif ceketi alarak adamın yanından uzaklaşır.
Kenan: Getir ceketi çabuk.
Arif: Marka aynı.Şu etiketin fotoğrafını çekip bizim Ali'ye gönderelimde bir karşılaştırsın iki etiketide.
Kenan: Dur çektim yolluyorum.Birde arıyım şunu.
Kenan Ali'yi arar.
Kenan: Alo Ali.Sana gönderdiğim etiketi bizim ogün olay yerinde bulduğumuz etiketle karşılaştır.Ona göre bir rapor ver bize.
Arif: Adamın kimliği burada.Salih Kervancı.
Kenan: Şuradada Tüsiad toplantısıyla ilgili bir yazı var.Yani bir iş adamının peşindeyiz.
Arif: Aynen öyle.Şunu temizleyelimde adama geri götürelim şüphelenmeden.
O sırada Ali Kenan'ı arar.
Ali: Alo abi etiketleri karşılaştırdım %100 uyuyorlar birbirlerine.Takım elbisenin tipinden,kumaşına,bedenine kadar.
Kenan: Tamam koçum eyvallah.
Arif: Noldu?
Kenan: Etiketler eşleşiyor.
Arif: Şimdi napıcaz.
Kenan: Bu bir tesadüf olabilir.O yüzden adamın evine girip cinayetle ilgili bir ipucu bulmamız gerek.
Arif: Delirmişsin sen.Bir etiket yüzünden sana adamın evini arama izni vermezler.
Kenan: Arama izni alıcağımızı kim söyledi? Gece eve hırsız gibi giricez.Ki hırsızları biz yakaladığımıza göre saklanabilecekleri yerleride en iyi biz biliriz.Bu yüzdende pek zor olmuycak.
Arif: Eğer bu öğrenilirse meslekten atılırız.
Kenan: Öğrenilmiycek.
Arif: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Delirmişsin sen.Ben bu işte yokum.Zaten bu cinayet çözülmese nolucak ki.Bence fazla irdemeleyelim.Uğraşmaya gerek yok.John'uda boşu boşuna Amerika'dan çağırmayada gerek yok.Zaten adamın babası yeni ölmüş onun acısıyla birde bizim davayla mı uğraşıcak.Çıkmaz bir cinayet işte.Komiser Columboculuk oynamaya lüzum yok.
Kenan: Sen ne dersende bu araştırma sürücek.Ve ben bu gece o eve giricem.
Arif: Tamam bende geliyorum.Beraber atılırız meslekten.
Gece 02:00
Kenan: Şurada bir boru var adamlara görünmeden oraya tutuna tutuna balkona ulaşabiliriz.Balkon kapısınıda maymuncukla açar içeriye gireriz.Ama sessiz olmamız gerek.Kamuflajıda elinden geldiğince iyi yap.Eğilerek gidelim ki adamlar bizi fark ettiklerinde kurşun atarlarsa vurulma riskimiz azalsın.Anlaştık mı?
Arif: Tamam evden çıktığımızdan beri 10 defa uygulamalı ders anlattın.Direksiyon kursunda bile bu kadar kafamı şişirmemişlerdi.
Kenan: Olmayan şeyi nasıl şişiriyorlarsa.Neyse hadi yürü.
Arif ve Kenan yakalanmadan balkona ulaşırlar ve balkon kapısını açıp içeriye girerler.
Kenan: Sen şu taraftan git adamın gardrobunu bulmamız lazım.
Arif: Hşşt burası olabilir gel.
Kenan: Aç hadi.
Arif: Oha aynı takım elbiselerden bir sürü var burada.
Kenan: Hepsininde etiketlerine hiç dokunulmamış.
Arif: Birisi geliyor bizi fark etmiş olabilirler hemen çıkmamız lazım buradan.
Koşmaya başlarlar ve balkondan atlayıp hızlıca görünmeden ilerlemeye çalışırlar.
Arkalarından biri dur der ama ikaza uymayınca adam arkadan 12 kalibrelik pompalı silahla Arif'i bacağından vurur.
Kenan aniden geri dönerek adama iki el ateş açar ve Arif'i sırtına alıp hızlıca kaçmaya başlar.Arkadan adamlar gelsede Kenan karanlıkta çoktan kaybolmuştur.
Kenan Arif'i çok bilinmeyen bir ilkyardım hastanesine götürür ve orada pansumanı yapılır.Kurşun sıyırmıştır.
SABAH EMNİYETTE
Arif: Naptın lan sen?
Kenan: Ne yaptım hayatımızı kurtardım işte.
Arif: Adamı vurdun.Bunu bizim yaptığımız anlaşılırsa yandık lan biz.
Kenan: Napsaydım öldürmeseydimde yakalansa mıydık?
Arif: Hiç sana uymucaktım aslında.Senin bu saçma fikirlerin yüzünden hem ayağımı sakatladım hemde mesleğim
tehlikede.
Kenan: Seni kimse zorlamadı gelmek istemiyorum deseydin kolundan sürüklemezdim.
Arif: Hadi lan oradan.Gerizekalı herif.Kendini Sherlock Holmes sanmalar.Sen İstanbul'da küçük bir polissin işte.Çözeceğin tek cinayet ördek yavrularını kimin öldürdükleri olur.
Kenan: Ağzını topla Arif.
Arif: Toplamazsam nolur lan?
Kenan Arif'e sert bir yumruk atar ve arifte karşılık verir.Bir süre boğuşurlar.
Arif: Bundan sonra senin gibi arkadaşım yok lan.S*ktir git hayatımdan p***evenk.
Kenan: Seni istiyen mi var hayvan herif.Uzak dur benden.
Arif: Yarın tayini mi istiyorum.Senden ırak bir yere gideyimde neresi olursa olsun.
Kenan: S*ktir git lan.Cehenneme kadar yolun var.
Bu sözlerle birlikte Arif odadan sinirle çıkar ve o sırada Kenan'ı John arar.
Kenan: Alo John geliyorsun diymi bu akşam?
John: Akşama değil şimdi varmak üzereyim İstanbul'a şimdi gel al beni.
Kenan: Tamam geliyorum ben şimdi.
John: Okey.Görüşürüz.
Kenan odadan çıkıp arabaya biner ve havalimanına doğru hareket eder.
Kenan arabada giderken kendi kendine konuşur.
Kenan: Tek umudum artık bu kafatasının modelleme yapılıp kimliğin tespit edilmesinde yoksa gidip bizzat ormandaki küçük kız hayaletine sormaya gidicem katili.
2.BÖLÜM SONU
Kenan: Dün müdürün yanına gittim.
Arif: Ne için?
Kenan: Bu kafatasının modellemesini yapıcak bir sanatçı bulmak için.
Arif: Sonuç?
Kenan: Sonuç Türkiye'de bunun eğitimini almış kimse yok.Amerika'da Boston'daki bir polis merkeziyle bağlantıya geçtik.Şefleri ellerinde böyle bir adamının olduğunu söyledi.
Arif: Buraya mı gelicek?
Kenan: Dün akşam aradım adamı.Babası ölmüş Kansas'ta cenazenin başındaymış.
Arif: Hadi lan.Nasıl ölmüş?
Kenan: Cinayet.Babası California'ya gitmiş iş için.2-3 gün boyunca ne telefonlara cevap vermiş nede bir haber yollamış.Hemen kayıp bürosuna haber vermişler.Tabii poliste California eyaletinde geniş çaplı bir arama başlatmış.Sonuçlar negatif çıkınca bir umutsuzluk sarmış onlarıda.Arama bir süreliğine durdurulmuş.Durdurulmasının ertesi sabahında adamımız yani sanatçı John babasının arka bahçede cesedini buluyor.Kafası kopmuş bir şekilde.
Arif: Off kötü olmuş.Ben babamı öyle görsem uzun süre etkisinden çıkamazdım.Ne demek bu abi ya.
Kenan: İşte 2 gün sonra gelirim dedi.Yarın akşamüstü burada olucak.Havalimanında karşılamaya gidicem.
Arif: Tamamdır.O zamana kadar yapıcak bir şey yok zaten.Cesedin kimliğini tespit etmeden bir şey yapamayız.
Kenan: Arkana bak.
Arif: Neden? Ne var?
Kenan: Arkandaki adama bak.Adamın takım elbisesinin etiketi koparılmamış.Orada bulduğumuz etiketle aynı marka mı?
Arif: Sanırsam aynı.Buradan çok fazla seçemiyorum.
Kenan: O takım elbiseye ulaşmamız lazım.Çünkü etiketin üstünde size,marka falan yazar.Eğer bunlar tutuyorsa ve takım elbiselerinin etiketini yırtmayan bir adamsa bu ilk şüphelimiz olabilir.
Arif: İyide ona yakından nasıl bakıcaz?
Kenan: Orasını bana bırak.
5 dk sonra
Arif: Süper plan.Garson kılığında gidip adamın üstüne kahveyi dökücem ve ceketi temizlemek için alıcam.İyide ben niye garson oluyorum?
Kenan: Fikri ben buldum çünkü.
Arif: Atomu parçaladın maşallah.Bırak bu dağları ben yarattım havalarını.
Kenan: Hadi hadi bırak lak lakıda git hadi adamın yanına.
Arif adamın yanına doğru yaklaşır ve ayağı tökezlemiş gibi yaparak kahveyi adamın ceketinin üstüne döker.
Adam: Napıyorsun dikkat etsene biraz.
Arif: Kusura bakmayın efendim bir anlık hatayla oldu.Ceketinizi çıkarın hemen temizleyelim.Kurumasın.
Adam:İyi al bakalım.
Arif ceketi alarak adamın yanından uzaklaşır.
Kenan: Getir ceketi çabuk.
Arif: Marka aynı.Şu etiketin fotoğrafını çekip bizim Ali'ye gönderelimde bir karşılaştırsın iki etiketide.
Kenan: Dur çektim yolluyorum.Birde arıyım şunu.
Kenan Ali'yi arar.
Kenan: Alo Ali.Sana gönderdiğim etiketi bizim ogün olay yerinde bulduğumuz etiketle karşılaştır.Ona göre bir rapor ver bize.
Arif: Adamın kimliği burada.Salih Kervancı.
Kenan: Şuradada Tüsiad toplantısıyla ilgili bir yazı var.Yani bir iş adamının peşindeyiz.
Arif: Aynen öyle.Şunu temizleyelimde adama geri götürelim şüphelenmeden.
O sırada Ali Kenan'ı arar.
Ali: Alo abi etiketleri karşılaştırdım %100 uyuyorlar birbirlerine.Takım elbisenin tipinden,kumaşına,bedenine kadar.
Kenan: Tamam koçum eyvallah.
Arif: Noldu?
Kenan: Etiketler eşleşiyor.
Arif: Şimdi napıcaz.
Kenan: Bu bir tesadüf olabilir.O yüzden adamın evine girip cinayetle ilgili bir ipucu bulmamız gerek.
Arif: Delirmişsin sen.Bir etiket yüzünden sana adamın evini arama izni vermezler.
Kenan: Arama izni alıcağımızı kim söyledi? Gece eve hırsız gibi giricez.Ki hırsızları biz yakaladığımıza göre saklanabilecekleri yerleride en iyi biz biliriz.Bu yüzdende pek zor olmuycak.
Arif: Eğer bu öğrenilirse meslekten atılırız.
Kenan: Öğrenilmiycek.
Arif: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Delirmişsin sen.Ben bu işte yokum.Zaten bu cinayet çözülmese nolucak ki.Bence fazla irdemeleyelim.Uğraşmaya gerek yok.John'uda boşu boşuna Amerika'dan çağırmayada gerek yok.Zaten adamın babası yeni ölmüş onun acısıyla birde bizim davayla mı uğraşıcak.Çıkmaz bir cinayet işte.Komiser Columboculuk oynamaya lüzum yok.
Kenan: Sen ne dersende bu araştırma sürücek.Ve ben bu gece o eve giricem.
Arif: Tamam bende geliyorum.Beraber atılırız meslekten.
Gece 02:00
Kenan: Şurada bir boru var adamlara görünmeden oraya tutuna tutuna balkona ulaşabiliriz.Balkon kapısınıda maymuncukla açar içeriye gireriz.Ama sessiz olmamız gerek.Kamuflajıda elinden geldiğince iyi yap.Eğilerek gidelim ki adamlar bizi fark ettiklerinde kurşun atarlarsa vurulma riskimiz azalsın.Anlaştık mı?
Arif: Tamam evden çıktığımızdan beri 10 defa uygulamalı ders anlattın.Direksiyon kursunda bile bu kadar kafamı şişirmemişlerdi.
Kenan: Olmayan şeyi nasıl şişiriyorlarsa.Neyse hadi yürü.
Arif ve Kenan yakalanmadan balkona ulaşırlar ve balkon kapısını açıp içeriye girerler.
Kenan: Sen şu taraftan git adamın gardrobunu bulmamız lazım.
Arif: Hşşt burası olabilir gel.
Kenan: Aç hadi.
Arif: Oha aynı takım elbiselerden bir sürü var burada.
Kenan: Hepsininde etiketlerine hiç dokunulmamış.
Arif: Birisi geliyor bizi fark etmiş olabilirler hemen çıkmamız lazım buradan.
Koşmaya başlarlar ve balkondan atlayıp hızlıca görünmeden ilerlemeye çalışırlar.
Arkalarından biri dur der ama ikaza uymayınca adam arkadan 12 kalibrelik pompalı silahla Arif'i bacağından vurur.
Kenan aniden geri dönerek adama iki el ateş açar ve Arif'i sırtına alıp hızlıca kaçmaya başlar.Arkadan adamlar gelsede Kenan karanlıkta çoktan kaybolmuştur.
Kenan Arif'i çok bilinmeyen bir ilkyardım hastanesine götürür ve orada pansumanı yapılır.Kurşun sıyırmıştır.
SABAH EMNİYETTE
Arif: Naptın lan sen?
Kenan: Ne yaptım hayatımızı kurtardım işte.
Arif: Adamı vurdun.Bunu bizim yaptığımız anlaşılırsa yandık lan biz.
Kenan: Napsaydım öldürmeseydimde yakalansa mıydık?
Arif: Hiç sana uymucaktım aslında.Senin bu saçma fikirlerin yüzünden hem ayağımı sakatladım hemde mesleğim
tehlikede.
Kenan: Seni kimse zorlamadı gelmek istemiyorum deseydin kolundan sürüklemezdim.
Arif: Hadi lan oradan.Gerizekalı herif.Kendini Sherlock Holmes sanmalar.Sen İstanbul'da küçük bir polissin işte.Çözeceğin tek cinayet ördek yavrularını kimin öldürdükleri olur.
Kenan: Ağzını topla Arif.
Arif: Toplamazsam nolur lan?
Kenan Arif'e sert bir yumruk atar ve arifte karşılık verir.Bir süre boğuşurlar.
Arif: Bundan sonra senin gibi arkadaşım yok lan.S*ktir git hayatımdan p***evenk.
Kenan: Seni istiyen mi var hayvan herif.Uzak dur benden.
Arif: Yarın tayini mi istiyorum.Senden ırak bir yere gideyimde neresi olursa olsun.
Kenan: S*ktir git lan.Cehenneme kadar yolun var.
Bu sözlerle birlikte Arif odadan sinirle çıkar ve o sırada Kenan'ı John arar.
Kenan: Alo John geliyorsun diymi bu akşam?
John: Akşama değil şimdi varmak üzereyim İstanbul'a şimdi gel al beni.
Kenan: Tamam geliyorum ben şimdi.
John: Okey.Görüşürüz.
Kenan odadan çıkıp arabaya biner ve havalimanına doğru hareket eder.
Kenan arabada giderken kendi kendine konuşur.
Kenan: Tek umudum artık bu kafatasının modelleme yapılıp kimliğin tespit edilmesinde yoksa gidip bizzat ormandaki küçük kız hayaletine sormaya gidicem katili.
2.BÖLÜM SONU
Moderatörün son düzenlenenleri: