Yaşamın Dönemleri

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Kesin olmamakla birlikte bence şöyledir:

0-1 Yaş: Bebeklik
2-5 yaş: İlk çocukluk
6-11 yaş: Tam çocukluk
12-16 yaş: Ergenlik
17-24 yaş: İlk gençlik
25-32 yaş: Orta Gençlik
33-39 yaş : Son Gençlik
40-45 yaş: Genç yetişkinlik
46-50 yaş: Olgun yetişkinlik
51-59 yaş: Son yetişkinlik
60-69 yaş: Sonbahar'ın başlangıcı
70-79 yaş: Yaşlılık
80-//++: Yaprak dökümü.

Öyle ya da böyle, doğadaki her canlı gibi, ağaç gibi çiçek gibi serçe gibi bizim de kum saatiniz doluyor. Zaman her geçen gün sonumuza doğru işliyor. Tıpkı süresi limitli olan bir oyun oynar gibiyiz, fakat sıkıntı şu, bu oynadığımız oyunun ikinci bir hakkı yok. Eğer biraz şanslıysak üstteki listeden Yaprak Dökümü dönemi görebiliriz en fazla, o da mutlu bir hayat geride kalmışsa teselli eder.

Lâkin her türlü zaman çok hızlı geçmekte. Bugün çoğumuz İlk Gençlik dönemindeyiz, halbuki ilk ve tam çocukluk dönemlerimiz daha dün gibi değil miydi? Son Yetişkinlik yani 51 yaşımıza geldiğimizde de İlk Gençlik yani bugünlerimiz daha dün gibi aklımızda olacak.

2008 Avrupa Kupası, Türkiye'nin attığı son dakika golleri.. O efsane turnuva dün gibiydi sanki, halbuki tam 9 yıl geçmiş! Daha 21 Aralık 2012 geyiği bile dün gibiydi, 4.5 sene geçmiş... 2016 bitirmişiz, 2017'nin de yarısı çoktan bitmiş. İşte böylesine korkunç hızlı geçiyor zaman, her vakit korkunç sona doğru yaklaşıyoruz. Ölmek, ne kadar korkunç!

İlk gençlik, orta gençlik, son gençlik... Hıphızlı geçecek ne olduğunu anlamadan arkamızda kalacaklar. Bu gençlik yıllarının kıymetini bilmek gerek? Genç, olgun ve son yetişkinlik.. Bunlar da durmayacak, elimizden kayan su gibi akıp gidecekler... Bir bakmışız, ömrümüzün sonbaharına gelmişiz, yaşlılığa gelmişiz. Yaşlılık, korkunç bir dönem. Daha önce de dedim, hepimiz yaşlı olacak kadar uzun yaşamak isteriz ama yaşlı olmak istemeyiz. Çünkü yaşlılık demek hastalık dönemi demektir. 40'lı yaşlardan itibaren başlayacak hastalıklar dönemi Sonbahar'ın Başlangıcı'ndan Yaprak Dökümü'nün son anına dek nefesimizden bile daha yakın olacak, öyle ki alışacağız. Gençlik yıllarımızda nasıl ki arada sırada hasta oluruz, işte yaşlılık denen dönemde sadece arada sırada sağlıklı olacağız.. Belki de hastalıklar sayesinde Sonbaharın Başlangıcı, İhtiyarlık ve Yaprak Dökümü dönemleri bize çok uzun, bir ömür gibi gelecek. Hastalıklar yüzünden bu Gençlik dönemindeki gibi yaşama isteğimiz güçlü olmayacak, yaşamdan doymuşluk ve bıkmışlık hissi olacak. O yüzdendir ki kendimizi o son yolculuğa daha kabullenmiş biçimde hazırlayacağız. İnanması güç fakat bir gün bir vakit bir yerde ansızın bir daha asla nefes alıp veremeyeceğiz.

Peki son yaprak döküldüğününde, bizim kıyamet günümüzde yani öldüğümüz günde ve sonrasında ne mi olacak? Hiçbir şey. Dünya, biz hiç olmamış gibi akmaya devam edecek. Yeni doğacak çocuklar daha yolun başında olacak bizim için yol bittiğinde. Üstelik taş çatlasın 80-90 yıl sonra gerçekten de hiç yaşamamış olacağız çünkü torunlarımız bile olmayacak, yaşayan hiç kimse olmayacak bizi tanıyan. Mezarımızı kimse ziyaret etmeyecek hiçbir zaman ve sonsuza kadar! Sadece gökteki yıldızlar ve çevresinizdeki mezar kuşları olacak yakınlarınız, bir de böcekler tabi..

Şu fotoğraf, Arjantin'deki meşhur Eller Mağara'sına ait, hiçbir şop yok, bundan ortalama 10 Bin Yıl önce yaşamış insanlar bir hatıra bırakmış

69onj3.jpg


El izini bir şekilde duvarda kalıcılaştırmış bu insanları düşünelim, onlar da üç aşağı beş yukarı bizim gibi yaşam dönemlerinden geçti. Onların da nice hayali nice kızgınlıkları nice mutlulukları nice takıntıları nice bilmemneleri vardı. Peki şimdi? Onlardan geriye şu izler dışında ne kaldı? İskeletleri bile yok artık, toprağa karışalı çok oldu. Hiç yaşamamış gibiler. Bizlerin de olacağı gibi..

100 yıl önce bizi kimse tanımıyordu, 100 sene sonra da bizi kimse tanımayacak, işte tek gerçek bu.
Fakat,
"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Çok seneler geçti, dönen yok seferinden."
 
Son düzenleme:

cokiyitvci

Favori Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
32,279
Reaksiyon puanı
13,352
Puanı
1,060
Kesin olmamakla birlikte bence şöyledir:

0-1 Yaş: Bebeklik
2-5 yaş: İlk çocukluk
6-11 yaş: Tam çocukluk
12-16 yaş: Ergenlik
17-24 yaş: İlk gençlik
25-32 yaş: Orta Gençlik
33-39 yaş : Son Gençlik
40-45 yaş: Genç yetişkinlik
46-50 yaş: Olgun yetişkinlik
51-59 yaş: Son yetişkinlik
60-69 yaş: Sonbahar'ın başlangıcı
70-79 yaş: Yaşlılık
80-//++: Yaprak dökümü.

Öyle ya da böyle, doğadaki her canlı gibi, ağaç gibi çiçek gibi serçe gibi bizim de kum saatiniz doluyor. Zaman her geçen gün sonumuza doğru işliyor. Tıpkı süresi limitli olan bir oyun oynar gibiyiz, fakat sıkıntı şu, bu oynadığımız oyunun ikinci bir hakkı yok. Eğer biraz şanslıysak üstteki listeden Yaprak Dökümü dönemi görebiliriz en fazla, o da mutlu bir hayat geride kalmışsa teselli eder.

Lâkin her türlü zaman çok hızlı geçmekte. Bugün çoğumuz İlk Gençlik dönemindeyiz, halbuki ilk ve tam çocukluk dönemlerimiz daha dün gibi değil miydi? Son Yetişkinlik yani 51 yaşımıza geldiğimizde de İlk Gençlik yani bugünlerimiz daha dün gibi aklımızda olacak.

2008 Avrupa Kupası, Türkiye'nin attığı son dakika golleri.. O efsane turnuva dün gibiydi sanki, halbuki tam 9 yıl geçmiş! Daha 21 Aralık 2012 geyiği bile dün gibiydi, 4.5 sene geçmiş... 2016 bitirmişiz, 2017'nin de yarısı çoktan bitmiş. İşte böylesine korkunç hızlı geçiyor zaman, her vakit korkunç sona doğru yaklaşıyoruz. Ölmek, ne kadar korkunç!

İlk gençlik, orta gençlik, son gençlik... Hıphızlı geçecek ne olduğunu anlamadan arkamızda kalacaklar. Bu gençlik yıllarının kıymetini bilmek gerek? Genç, olgun ve son yetişkinlik.. Bunlar da durmayacak, elimizden kayan su gibi akıp gidecekler... Bir bakmışız, ömrümüzün sonbaharına gelmişiz, yaşlılığa gelmişiz. Yaşlılık, korkunç bir dönem. Daha önce de dedim, hepimiz yaşlı olacak kadar uzun yaşamak isteriz ama yaşlı olmak istemeyiz. Çünkü yaşlılık demek hastalık dönemi demektir. 40'lı yaşlardan itibaren başlayacak hastalıklar dönemi Sonbahar'ın Başlangıcı'ndan Yaprak Dökümü'nün son anına dek nefesimizden bile daha yakın olacak, öyle ki alışacağız. Gençlik yıllarımızda nasıl ki arada sırada hasta oluruz, işte yaşlılık denen dönemde sadece arada sırada sağlıklı olacağız.. Belki de hastalıklar sayesinde Sonbaharın Başlangıcı, İhtiyarlık ve Yaprak Dökümü dönemleri bize çok uzun, bir ömür gibi gelecek. Hastalıklar yüzünden bu Gençlik dönemindeki gibi yaşama isteğimiz güçlü olmayacak, yaşamdan doymuşluk ve bıkmışlık hissi olacak. O yüzdendir ki kendimizi o son yolculuğa daha kabullenmiş biçimde hazırlayacağız. İnanması güç fakat bir gün bir vakit bir yerde ansızın bir daha asla nefes alıp veremeyeceğiz.

Peki son yaprak döküldüğününde, bizim kıyamet günümüzde yani öldüğümüz günde ve sonrasında ne mi olacak? Hiçbir şey. Dünya, biz hiç olmamış gibi akmaya devam edecek. Yeni doğacak çocuklar daha yolun başında olacak bizim için yol bittiğinde. Üstelik taş çatlasın 80-90 yıl sonra gerçekten de hiç yaşamamış olacağız çünkü torunlarımız bile olmayacak, yaşayan hiç kimse olmayacak bizi tanıyan. Mezarımızı kimse ziyaret etmeyecek hiçbir zaman ve sonsuza kadar! Sadece gökteki yıldızlar ve çevresinizdeki mezar kuşları olacak yakınlarınız, bir de böcekler tabi..

Şu fotoğraf, Arjantin'deki meşhur Eller Mağara'sına ait, hiçbir şop yok, bundan ortalama 10 Bin Yıl önce yaşamış insanlar bir hatıra bırakmış

69onj3.jpg


El izini bir şekilde duvarda kalıcılaştırmış bu insanları düşünelim, onlar da üç aşağı beş yukarı bizim gibi yaşam dönemlerinden geçti. Onların da nice hayali nice kızgınlıkları nice mutlulukları nice takıntıları nice bilmemneleri vardı. Peki şimdi? Onlardan geriye şu izler dışında ne kaldı? İskeletleri bile yok artık, toprağa karışalı çok oldu. Hiç yaşamamış gibiler. Bizlerin de olacağı gibi..

100 yıl önce bizi kimse tanımıyordu, 100 sene sonra da bizi kimse tanımayacak, işte tek gerçek bu.
Fakat,
"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Çok seneler geçti, dönen yok seferinden."
Sen niye böyle sürekli ölüm ve yaşam falan? Unutma sürekli ölümü düşünerek yaşanmaz keşke ölümün net bir tarihi olsaydı o zaman sana göre. :) :)
 

mrt-06

Süper Mod.
Katılım
5 Ocak 2013
Mesajlar
91,530
Reaksiyon puanı
59,811
Puanı
1,061
Konum
Ankara
Ben Yaprak Dökümü pek sevmiyorum Aşk-ı Memnu olsaydı bari. .ss
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Sen niye böyle sürekli ölüm ve yaşam falan? Unutma sürekli ölümü düşünerek yaşanmaz keşke ölümün net bir tarihi olsaydı o zaman sana göre. :) :)

Genelde geceleri öyle oluyorum, şu an hayatta öyle yazamam mesela. :)

Ölümden korkmamak gerek, sürekli ölümü düşünen ve ölümden korkan Cahit Sıtkı Tarancı henüz 46 yaşındayken ölmüş. Benimki korkmak ya da sürekli kafayı takmak değil, daha çok bir kabullenme çabası bu yaşamın en hakiki gerçeğini. :)