FK6 The Basketball Diaries / Günlük (1995) Film Bilgileri & Yorumları

gundix123

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
14 Aralık 2011
Mesajlar
4,188
Reaksiyon puanı
3,284
Puanı
459
0112461.jpg


Günlük - The Basketball Diaries (1995)

Türü: Biyografi, Suç, Dram, Spor
Yönetmen: Scott Kalvert
Senaryo: Jim Carroll (novel), Bryan Goluboff (screenplay)

Oyuncular:
Leonardo DiCaprio
Lorraine Bracco
Marilyn Sokol
James Madio
Patrick McGaw

IMDb Sayfası

Filmin Özeti
Jim, lise basketbol takımının başarılı oyuncularından biridir. Milli takımda oynama ve bir basketbol yıldızı olma hayalleri, uyuşturucu ile tanışınca yerini, New York sokaklarının acı gerçeklerine bırakır. Annesi tarafından evden atılması ile birlikte para bulup hayatta kalabilmek için her türlü suçu işlemekten çekinmeyen bir insana dönüşür. Suç, sefalet, çarpık ilişkiler ve ölüm gibi kötü tecrübelerle dolu bir yaşamla karşı karşıya kalmıştır. Ta ki, kendini kurtaracak şeyi, yazı yazmayı keşfedene kadar...

Filmin Fragmanı


Fav10 Film Kulübünde 1. hafta filmi olarak seçilmiştir, hepiniz izlemeye davetlisiniz. :)

@Titanium, @Danger UA!, @Maskeli Fedai, @mrt-06, @Harunnn60, @Yiğitt, @crazymurat31, @-potterhead-, @Tolstoyevski, @Aserat, @OzaN, @Arslan Bey, @Çiğdem-, @sokak sanati, @Tzira, @sürgünüm
 

sokak sanati

Favori Üye
Katılım
23 Şubat 2013
Mesajlar
86,599
Reaksiyon puanı
57,064
Puanı
1,061
Basketbol ve Di Caprio. Aslında filmi işaretlerken çok çarpık bir ikili olduğunu düşünmemiştim ama şimdi eğer basketbol işin içinde baya varsa boydan dolayı yakışmaz gibi. Yinede izleyeceğim artık. El mahkum.:X
 

Araf

Emekli
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
38,599
Reaksiyon puanı
23,220
Puanı
1,060
Konum
Aydın
Daha önce yaptığım yorumum:

"Leanoardo DiCaprio" desem sanırım filmin kalitesini öne çıkartmış olurum diye düşünüyorum.

Madde bağımlısı birisinin ne kadar kötü durumlara düşebileceğini, ailesinden ve çevresinden nasıl kopabileceğini gözler önüne seriyor. Çok etkileyici bir filmdi. Bunun en büyük etkeni ise, Leonardo DiCaprio'nun başarılı performansı. Karakteri yaşıyordu. Çoğu kişiyi de etkiledi. İzleyiciyi karakterine entegre etti.

Leonardo DiCaprio'nun haricinde mesela filmde Mark Wahlberg vardı. Başarılı işlerde yer alan iki oyuncu. Genç yaşlarda oldukları için çok farklı görüntüleri var. Genç yaşlarında başarılı performans sergilediler oyuncular yani.

Gerçek hayattan esinlenme bir film. Bizzat bu hayatı yaşamış olan Jim Caroll'un hayatını anlatıyor. Madde bağımlısı bir gencin yaşadığı zorluklar.

8.5/10
 

Titanium

Favori Üye
Katılım
22 Aralık 2010
Mesajlar
7,810
Reaksiyon puanı
3,698
Puanı
461
Konum
İstanbul
The Basketball Diaries

Başrolde iki reyis, güzel bir atmosfer, güzel bir konu ve çok kötü bir bitiş. Gerçek bir hikaye olmasıyla beraber öyle bir son çıkarıcakları değiştirilemez fakat beni tatmin etmedi. Emin olun şuan başrolde Dicaprio olmasa bu filmin imdb'si 7 değil 6'larda sürüyor olurdu, adam tek başına filmi kaldırmış ve hala utanmadan bu adama ödül verilmiyor. :D

Dicaprio'nun oynadığı filmlerde sürekli güzel kızlar olması şansına mı yoksa yönetmenler sırf onun için mi koyuyor sorusu var ortada, neyse filmin girişi güzeldi, başarılı bir hayat(?) bir basketbol takımı. Orta bölümde hap almayı sanki güzelmiş gibi gösterip, sonrasında harika vuruşlarla bunu aptal insanların yüzüne vuran bir hikaye vardı, bunu başrolümüzün oyunculuğu harika şekilde tamamlamış, kötü arkadaşlılarının nerede, kendinden ayrılan arkadaşının nerelere geldiğini görüp sonra imana gelen bir adama çevirip hayat hikayesinin içine edem bir adam. :D İnsan orada keşke baskete dönsede başarılı olsa klişesini eminim herkes isterdi. :D

Toplaşın bu kısma izleyenler.

Polis bildiğin diğer soyguncuyu görmesine ragmen yerdekini alıp 2 polis arabasıyla birlikte döndü, hiç umursamadı insan etrafta inceleme felan yapar. Acayip gözüme battan bir sahne oldu. :D


Neyse, filmi izlerken sıkılmadım, orta kararın biraz üstündeydi fakat finali beğenmedim, hadi gerçek adam kötü yere bağladıda, siz bari sahneyi yüksek tutaydınız.

7.5/10
 

bazinga

Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,076
Reaksiyon puanı
49,726
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
Öncelikle şu ana kadar izlediğim, ismiyle en alakasız filmlerden biri. Elbette işin içinde basketbol var ama çok geri planda. Türkçe adı "Günlük" olarak görünce ne alaka demiştim ama bizim Türkler iyisini yapmış cidden. :):)

What's Eating Gilbert Grape'ten sonra bu filmde de gördük ki Leonardo DiCaprio her yaşta büyük oyuncuymuş. Gerçekten yaşayan efsane, bu filmde de özellikle sonlara doğru coşmuş ve filmi sırtlamış.

Filmin kendisi uyuşturucuya dair, fena sayılmayacak bir hikayeydi. Bazı kısımları epey etkileyiciydi, yer yer ise sıkıcıydı. Gerçek hikayeden alınmış olması önemli, DiCaprio'nun performansı da...

7/10
 

Danger UA!

Tecrübeli Üye
Katılım
12 Mayıs 2011
Mesajlar
9,085
Reaksiyon puanı
3,713
Puanı
560
Filmden çok beklentim yoktu aslında. Çünkü daha önce izlediğim uyuşturucu temalı filmler pek hoşuma gitmemişti. Ama bu film fena değildi. Yer yer sıkıcılaşsa da iyi yerleri vardı.

DiCaprio hakikaten büyük oyuncu. Hem çocuk yaşından beri kötü filmi yok hem de her filmde farklı rollerde müthiş oynuyor. Filmin 2.yarısında yine müthiş performans göstermiş. Mark Wahlberg'in de performansını es geçmeyeyim. O da iyiydi.

Uyuşturucunun insan hayatını nasıl mahvettiği bence iyi anlatılmış. Etkili olan kısımlar vardı. Mesela:

="Uyuşturucu kullanmayan arkadaşlarının basketçi olması, dalga geçtikleri kızdan mecbur kalarak para istemeleri etkileyici kısımlardı."]

Ortalamanın biraz üstünde bir filmdi. Ama DiCaprio olmasa puanım daha düşük olurdu.

6/10

Puanımı 7'den 6'ya düşürdüm.
 
Son düzenleme:

gundix123

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
14 Aralık 2011
Mesajlar
4,188
Reaksiyon puanı
3,284
Puanı
459
Açıkçası filmin başrolünde Leonardo DiCaprio olmasa izlemeyeceğim yüzlerce filmlerden birisi olurdu. Ama işte tek bir oyuncu filme olan bakışı bu denli değiştiriyor. Benim de fazla beklentim yoktu. Az buçuk neler olacağını kestirebiliyordum.

Filmin en iyi yanı oyunculuklardı. Leonardo DiCaprio ismine yakışır bir performans sergilemiş. Filmin en büyük artısıydı şüphesiz.

Hikaye fena değildi ama senaryo bana zayıf geldi. Filmi izlerken çok fazla sıkıldım. Birkaç sahne haricinde etkileyici bir sahne de yoktu. Bilmiyorum, uyuşturucunun insan hayatı üzerine etkisi daha etkili bir şekilde aktarabilirlerdi bence.

Filme kötüydü diyemem ama "yetersiz" olarak tanımlayabileceğim bir film. Çok daha iyisi yapılabilirdi bence.

Puanım: 7/10
 

Tolstoyevski

Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Türü ve konusu bakımından kendinden beklenenleri dibine kadar vermiş kaliteli bir film olduğu kuşkusuz.

Filmin ilk yarısı ya da 5 te 2 lik kısmı rezildi. Tam Amerikan ergen hayatı filan. Baya da sıkıcıydı. Neyseki işin içine uyuşturucu bağımlılığı girince film hareketlendi ve değer kazandı. Esas konusuna geçtiği için daha bir akıcı oldu.

Konu bakımından elbet bu konuda hiçbir film bir Requiem For A Dream olamaz. Ama Transpotting ile kıyaslarsak, bence çok da geri kalır yanı yoktu. Ama Transpotting tam bir sanatsal filmdi, onda ekstra bir şeyler vardı. Bu filmde ise o şeyler yok. Eksik bir şeyler var. Sanki alelacele yapılmış bir film gibiydi.

Ouınuculuk anlamında Leo tam Oscarlık iş çıkarmış. En iyi Erkek oyuncu adaylarımdan biri belli oldu şimdiden. Ayrıca Joseph Gordon Levitt'de çok iyiydi, gençliğinde onda da hamur varmış.

Ve tabi adam gibi adam müdür Glyynn her zamanki gibi. :)

Bu filmin üstüne Sleepers gibi Brad Pitt'li, Robert De Niro'lu film çok iyi gidecektir, türleri ve tarzları farklı olsa da.

Bu arada @OzaN ın sistemini çalıntı yaparak ben de bu dönemde uygulayacağım, ödül zamanında daha pratik olur. :D

Adaylıklar

  • En iyi Erkek Oyuncu
  • En iyi Senaryo

7.3/10
 

bazinga

Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,076
Reaksiyon puanı
49,726
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
Türü ve konusu bakımından kendinden beklenenleri dibine kadar vermiş kaliteli bir film olduğu kuşkusuz.

Filmin ilk yarısı ya da 5 te 2 lik kısmı rezildi. Tam Amerikan ergen hayatı filan. Baya da sıkıcıydı. Neyseki işin içine uyuşturucu bağımlılığı girince film hareketlendi ve değer kazandı. Esas konusuna geçtiği için daha bir akıcı oldu.

Konu bakımından elbet bu konuda hiçbir film bir Requiem For A Dream olamaz. Ama Transpotting ile kıyaslarsak, bence çok da geri kalır yanı yoktu. Ama Transpotting tam bir sanatsal filmdi, onda ekstra bir şeyler vardı. Bu filmde ise o şeyler yok. Eksik bir şeyler var. Sanki alelacele yapılmış bir film gibiydi.

Ouınuculuk anlamında Leo tam Oscarlık iş çıkarmış. En iyi Erkek oyuncu adaylarımdan biri belli oldu şimdiden. Ayrıca Joseph Gordon Levitt'de çok iyiydi, gençliğinde onda da hamur varmış.

Ve tabi adam gibi adam müdür Glyynn her zamanki gibi. :)

Bu filmin üstüne Sleepers gibi Brad Pitt'li, Robert De Niro'lu film çok iyi gidecektir, türleri ve tarzları farklı olsa da.

Bu arada @OzaN ın sistemini çalıntı yaparak ben de bu dönemde uygulayacağım, ödül zamanında daha pratik olur. :D

Adaylıklar

  • En iyi Erkek Oyuncu
  • En iyi Senaryo

7.3/10
Her şey tamam da Joseph Gordon-Levitt'in bu filmde oynadığına emin misin? :D
 

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,606
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Öncelikle adının aksine basketbol pek ön planda değildi. Daha çok uyuşturucu ve etkilerinden doğan sorunlarla beslenmiş bir yapımdı. Yer yer sıkıldığım sahneler olsa da özellikle ortalarına doğru yükselen tempo, filmi daha iyi bir hale getiriyor. Bazı kısımları oldukça etkileyiciydi açıkçası.

Leonardo DiCaprio bu filmde de çok iyi bir performans sergilemiş. Öyle ki Jim Caroll rolü için başka bir ismin düşünülmesi mümkün değil bile. Neden hala Oscar'ı olmadığına şaşırıyorum açıkçası. Filmin bir diğer dikkat çeken ismi olan Mark Wahlberg de iyiydi.

Dediğim gibi bazı sahneleri dışında o kadar da olağanüstü bir yapım değildi, ama bir şekilde kendini izlettiriyor işte. Özellikle DiCaprio'nun performansını görmek için denenmesi gerek.

7,5/10
 

sürgünüm

Emekli
Katılım
24 Eylül 2012
Mesajlar
54,421
Reaksiyon puanı
65,193
Puanı
1,059
Bağımlılığın genç hayatları ne duruma getirdiğini ve neler kaybettirdiğini gösteren, kısaca bir insanın kendini sokabileceği en berbat durumlar var film de.

Leonardo DiCaprio, What's Eating Gilbert Grape'ten sonra bu filmde de döktürmüş. Adamın gençken belliymiş ileride böyle muhteşem filmlere imza atacağı. Leonardo gerçekten çok güzel rol yapıyor. Tam bir keş gibiydi. Hele o ağlama sahneler yaw resmen müthiş.

Eğlenceli bulduğum kısımlar vardı:

Yağmur da basketbol oynadıkları ve kayalıklardan göle atladıkları sahneler müthişti.

Dram yönü de oldukça iyiydi:

Leonardo'nun annesinden uyuşturucu parası dilenmesi ve annesinin evden kovup polise haber verdiği sahnede çok etkilendim.

Gerçek olmasa da pompalıyla girip okuldaki herkesi öldürdüğü sahne Amerikalılara kötü örnek oluşturabilir bence. Malum onlarda canı sıkılan okul basıyor.

Sadece filmin sonlarına doğru olaylar birden gelişti ve hızlı ilerledi, finali biraz daha iyi olabilirdi.

8/10
 

Harunnn60

Emekli
Katılım
15 Eylül 2013
Mesajlar
49,573
Reaksiyon puanı
44,755
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
The Basketball Diaries

Aslında ilk başta gerçekten filmi izlemeye çok çekindim.Bunun nedeni filmin 20 yıllık olması. :D Film bende 2 yıl büyük. :D
Ama izlediğime pişman olmadım özellikle Leonardo DiCaprio filmde başrol oynaması çok iyi oldu benim için. :)

Dicaprio o zamanlar genç bir yetenek olduğunu bu filmle haber veriyor gibi. :D Oyunculuk müthiş ve etkileyiciydi. Gerçek bir yaşam hikayesini konu alması, madde bağımlılığını işlemesi, hayatın bir başka boyutunda yaşayan ve o yaşamın duygu durumlarını hissettirmesi açısından iyi bir film.

Normalde ben uyuşturucu tarzı hikayeleri pek beğenmem ama bu filmi beğendim.

8.0