Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
- En İyi Film
- En İyi Erkek Oyuncu (John Travolta)
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Samuel L. Jackson)
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Uma Thurman)
- En İyi Yönetmen
- En İyi Kurgu
Ne film be! Olmaz olsun böyle bir film, bu filmse ötekiler nedir hacı? Böylesine ince zeka işi bir senaryo, hayatımda görmediğim kadar mükemmel bir şekilde birbirine bağlanan olaylar örgüsü, efsanevi karakterleri, olağanüstü replikler, müthiş ötesi hikaye... Öyle bir film ki hayır imkanı yok kelimelerle anlatılamaz şaheserliği. Sınava girmeden kafayı dağıtmak için izleyelim dedim, şuan inanılmaz rahatladım psikolojik açıdan. Adam öyle bir olay örgüsünü öyle bir dille aktarmış ki izleyip de kendinden geçmemek, zevkten dört köşe olmamak ne mümkün!
İlk izlediğimde de öyleydi hâlâ öyle, en çok Buck (Bruce Wills) karakterine hayran kaldım. Hem karakterin hem de oyuncunun etkisi şüphesiz. Travolta barda Buck'a laf koyduğunda Buck'un o bakışı bile yeter, adam yürüyen karizma.
Küfürleri zaten tadından yenmez, insana neşe getiren, geniş hayal gücü ürünleri bütün küfürler. En çok da şu sahneden keyif aldım
Bruce Wills'in mutfakta susturuculuyu görmesi ve şaşkın bakışları eşliğinde tüfeği sifonunu çekerek tuvaletten yeni çıkmış Travolta'ya çevirmesi; Travolta'nın donup kalması ve şanslı çip Bruce Wills'in durumu hiç affetmemesi. Gel de o anda izlerken kendinden geçme, insan sebepsiz yere inanılmaz mutlu oluyor.
Adamsın Buck
Adamım Buck'un her olayı efsanevi. Saatin tarihçesinden D) şike yaparak yenileceği maçta adamı öldürmesine kadar.
hele hele
Buck ile Zencinin dövüştüğü dükkandaki malum olay, Buck'un tam kaçmak üzereyken geri dönüşü ve Kill Bill vari şekilde adamı doğrayışı..
Zenci'nin Buck'un "ne olacak şimdi?" sorusuna verdiği efsanevi cevap da en az "Ona reddedemeyeceği teklif yapacağım" repliği kadar, istesek bile unutulacak cinsten değil. "Ne mi yapacağım? Önce zencileri çağırıp onun *** Ortaçağı başlatacağım"
Tarantino'lu sahneler ve Samuel L Jackson ile Travolta'nın arabada yaşadığı malum olay ve tabi daha öncesinden, ikisinin çantayı almak için gittikleri evde mucize eseri kurtulmaları... Christopher Walt'ın asfaltları yakan karizması ve iş bitiriciliği... Travolta ve Uma Thurman'ın ü unutulmaz dansı, ayak masajı muhabbeti, Royale Peynir geyiği... Ulan unutulmaz o kadar detayı var ki kitap çıkar bu filmden.
Son olarak efsanevi müzikle başlayıp efsanevi müzikle bitmesi bile Pulp Fiction'un farkını gösterir.
Tüm zamanların en iyilerinden, efsanevi bir başyapıt, epik bir olay örgüsü!
Etkinlik tahmin ettiğimden de keyifli olacak anlaşılan.
Filmi ilk kez izleyeli 5-6 yıl geçmiştir. Tabii o zamanlar sinemaya yeni başlıyorum ne Tarantino tanıyorum ne Samuel L. Jackson ne de bir başkasını. O sıralar izlediğim filmler Shawshank Redemption, Leon, The Good The Bad and The Ugly vs ayarı aşmış filmler olunca Pulp Fiction'ı aralarına yakıştıramamış ve beğenmemiştim ama tahmin ettiğim gibi şimdiki gözle gayet başarılı buldum.
Aslında filmin konusu yok gibi bir şey, evet bir olay örgüsü kurulmuş falan ama çok da iyi bağlandığını söyleyemem. Gayet dağınık bir konusu var ama o dağınık parçalarda gerçekten pek çok harika diyalog mevcut. Filmin en iyi noktası da zaten o diyaloglar. Yani en iyi senaryo Oscar'ının çok yerinde olduğunu söyleyebilirim.
Yönetmenlik açısından da Tarantino'nun kendini en iyi gösterdiği filmlerden biri. Pek çok efsane sahneye imzasını atmış.
Oyuncu kadrosu çok geniş ve herkes üstüne düşeni yerine getirmiş. En çok Uma Thurman'a hayran kaldım, keşke daha da fazla sahnesi olsaydı.
Yer yer gereksiz bulduğum ve sıkıldığım sahneler yok değildi ama genel olarak pek çok sahnesinden keyif aldım. IMDb'deki filme olan puanım 6 idi ama şimdi ciddi bir yükselişe götürüyorum ve
Başyapıt filmlerinden ikisi de benim için üç harfle 'fos' çıktı. Bu nasıl filmdi ya? 2.5 saatime acıdım resmen.
Senaryo neydi, kim kimleydi, olay neydi ben hiç bir şey anlamadım? Aşırı dağınık bir filmdi. Bir o sahneye, oradan diğerine damladı. Ne oluyor diye izledim de izlemez olaymışım. Hayatımda izlediğim en kötü filmdi diyebilirim, beynim yandı.
Pek bir şey diyemeyeceğim çünkü bir şey de anlamadım. Diğer sitelerdeki yorumlar biraz sıkıcı film yazınca dün şey dedim sabah dinç kafayla izleyeyim dedim, demez olaymışım.
Tek dikkatimi çeken olay:
Uyuşturucu alan kızın başına gelenler oldu. Adamın kızı aldığı gibi uyuşturucu satıcının yanına götürüp iğneyi kalbine sapladığı sahne dikkatimi baya çekti. O kızı başarılı buldum filmde.
Bu buluşmayı yıllardır bekliyordum desem yalan olmaz. Ben de çok uzun zaman önce izlemiştim filmi. Hatta düzenli olarak film izlemeye başladığım zamanlarda ilk izlediğim filmlerden bir tanesidir. O zaman izlediğimde filmin sonunu getirememiştim ve üzerinden de uzun zaman geçtiği için birkaç sahnesi hariç filmi tamamen unutmuştum. Şimdi izlerken sanki ilk defa izliyor gibiydim ve bu da avantaj oldu benim açımdan.
Öncelikle kabul etmem gerekir ki filme bunca zaman büyük haksızlık etmişim. Açıkçası böyle düşüneceğimi de filmi izlemeden önce tahmin ediyordum. Bu konuda yanılmadığım için mutluyum. Filmdeki diyaloglar gerçekten harikaydı. İlk izlediğimde filmi ne kadar yüzeysel izlediğimi fark ettim. Çünkü diyaloglar o kadar akıcı ki yani çok saçma denilebilecek bir konu üzerinden bile izlerken büyük keyif veren konuşmalar vardı. Özellikle Vincent ve Jules arasındaki tartışmalar bu dediğime güzel bir örnek.
İkinci olarak en beğendiğim özellik filmin kurgusu oldu. Zaten Tarantino filmlerindeki kurguyu her zaman sevmişimdir. Olayların genel olarak iyi bağlandığını düşünüyorum ben.
Filmde beklenmedik olayların yaşanması da filme ayrı bir güzellik katmış.
Vincent'ın ani ölümü, Mia'nın aşırı doz alması ve sonrasında yaşananlar, Vincent'ın arka koltuktaki zenciyi yanlışlıkla vurması ve daha aklıma gelmeyen birçok beklenmeyen olay yaşandı. Bunların genelde Vincent'ın başına gelmesi de ayrı bir olay.
Bu arada o kadar kurşun sıkmasına rağmen bir tanesinde bile hedefi vuramayan koca yürekli ismini bilmediğim adama saygılar.
Oyunculuklar da iyiydi genel olarak. Kadro zaten efsane. En sevdiğim karakter ceset temizleyici abimiz Winston Wolf oldu. Çok dakik ve ne yaptığını iyi bilen karizma biriydi. Harvey Keitel da harika oynamış. Tarantino'yu oyuncu olarak görmek de güzeldi.
Bunlar haricinde gereksiz bazı sahnelerin olduğuna ben de katılıyorum. O sahneleri izlerken sıkılmadım ama olmasa daha iyi olurmuş.
Kısacası, bana göre ne olursa olsun kesinlikle izlenilmesi gereken bir başyapıt. Benim 10 verebileceğim bir film değil belki ama bu kadar değer verilen bir film olmasını şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu buluşmayı yıllardır bekliyordum desem yalan olmaz. Ben de çok uzun zaman önce izlemiştim filmi. Hatta düzenli olarak film izlemeye başladığım zamanlarda ilk izlediğim filmlerden bir tanesidir. O zaman izlediğimde filmin sonunu getirememiştim ve üzerinden de uzun zaman geçtiği için birkaç sahnesi hariç filmi tamamen unutmuştum. Şimdi izlerken sanki ilk defa izliyor gibiydim ve bu da avantaj oldu benim açımdan.
Öncelikle kabul etmem gerekir ki filme bunca zaman büyük haksızlık etmişim. Açıkçası böyle düşüneceğimi de filmi izlemeden önce tahmin ediyordum. Bu konuda yanılmadığım için mutluyum. Filmdeki diyaloglar gerçekten harikaydı. İlk izlediğimde filmi ne kadar yüzeysel izlediğimi fark ettim. Çünkü diyaloglar o kadar akıcı ki yani çok saçma denilebilecek bir konu üzerinden bile izlerken büyük keyif veren konuşmalar vardı. Özellikle Vincent ve Jules arasındaki tartışmalar bu dediğime güzel bir örnek.
İkinci olarak en beğendiğim özellik filmin kurgusu oldu. Zaten Tarantino filmlerindeki kurguyu her zaman sevmişimdir. Olayların genel olarak iyi bağlandığını düşünüyorum ben.
Filmde beklenmedik olayların yaşanması da filme ayrı bir güzellik katmış.
Vincent'ın ani ölümü, Mia'nın aşırı doz alması ve sonrasında yaşananlar, Vincent'ın arka koltuktaki zenciyi yanlışlıkla vurması ve daha aklıma gelmeyen birçok beklenmeyen olay yaşandı. Bunların genelde Vincent'ın başına gelmesi de ayrı bir olay.
Bu arada o kadar kurşun sıkmasına rağmen bir tanesinde bile hedefi vuramayan koca yürekli ismini bilmediğim adama saygılar.
Oyunculuklar da iyiydi genel olarak. Kadro zaten efsane. En sevdiğim karakter ceset temizleyici abimiz Winston Wolf oldu. Çok dakik ve ne yaptığını iyi bilen karizma biriydi. Harvey Keitel da harika oynamış. Tarantino'yu oyuncu olarak görmek de güzeldi.
Bunlar haricinde gereksiz bazı sahnelerin olduğuna ben de katılıyorum. O sahneleri izlerken sıkılmadım ama olmasa daha iyi olurmuş.
Kısacası, bana göre ne olursa olsun kesinlikle izlenilmesi gereken bir başyapıt. Benim 10 verebileceğim bir film değil belki ama bu kadar değer verilen bir film olmasını şimdi daha iyi anlıyorum.
Ya filmde eleştirecek pek bir şey bulamadım, görünürde pek eksik bir yanı da yoktu bence. Ama hani 10 vermem için de bende bir his oluşması gerekiyor. Genelde 10 verdiğim filmlerde o hissi yaşamışımdır. Bu filmde o hisse yaklaştım ama tam yakalayamadım. O yüzden 9.5
Ya filmde eleştirecek pek bir şey bulamadım, görünürde pek eksik bir yanı da yoktu bence. Ama hani 10 vermem için de bende bir his oluşması gerekiyor. Genelde 10 verdiğim filmlerde o hissi yaşamışımdır. Bu filmde o hisse yaklaştım ama tam yakalayamadım. O yüzden 9.5
Benim daha yüksek vermeme sebebim de o. Filmin eleştirilecek bir noktası pek yok işte bazı sahnelerin gereksizliği dışında. Her şey iyi hoş ama mesela @Tolstoyevski'nin yazdığı coşkuyu filmin neredeyse hiçbir anında hissetmedim. 9 ve üstü verdiğim filmlerde daha bir coşku yaşamam gerekiyor filmi izlerken. Tam 9 puan yapmayı düşündüm ama bu nedenle vazgeçtim.
@OzaN İşte sinemanın sanatsallık ilkesi de bu yüzden var, bir sanat eserinden her insan farklı duygular, güzellikler çıkarabilir, kimisi sıkılabilir kimisi çoşabilir. Açıkçası izlerken kendimden geçtiğim birkaç filmden biridir bu. Dün izlerken öyle müthiş bir keyif almışım ki hâlâ neşem yerinde, üstelik sınav anında inanılmayacak düzeyde müthiş etkisi oldu, ilginç gözükebilir fakat ciddi ciddi sınava Pulp Fiction sayesinde sıfır stres, full konsantre ve kuş gibi rahat olarak girdim.
Böylesine destansı bir başyapıt için dört mü? Yok artık. Tamam beğenilmeyebilir fakat sinematik açıdan hiçbir nesnel gerekçe bu filme 4 değeri asla biçemez, yine de bir filmden insan sıkılınca başlarım sinematiğine ben 1 veriyorum 4 veriyorum diyebilir -benim de geçen haftalarda yaptığım gibi - sonuçta herkes özgür. Fakat Pulp Fiction ve 4 ha? @Yiğitt
@OzaN İşte sinemanın sanatsallık ilkesi de bu yüzden var, bir sanat eserinden her insan farklı duygular, güzellikler çıkarabilir, kimisi sıkılabilir kimisi çoşabilir. Açıkçası izlerken kendimden geçtiğim birkaç filmden biridir bu. Dün izlerken öyle müthiş bir keyif almışım ki hâlâ neşem yerinde, üstelik sınav anında inanılmayacak düzeyde müthiş etkisi oldu, ilginç gözükebilir fakat ciddi ciddi sınava Pulp Fiction sayesinde sıfır stres, full konsantre ve kuş gibi rahat olarak girdim.
Böylesine destansı bir başyapıt için dört mü? Yok artık. Tamam beğenilmeyebilir fakat sinematik açıdan hiçbir nesnel gerekçe bu filme 4 değeri asla biçemez, yine de bir filmden insan sıkılınca başlarım sinematiğine ben 1 veriyorum 4 veriyorum diyebilir -benim de geçen haftalarda yaptığım gibi - sonuçta herkes özgür. Fakat Pulp Fiction ve 4 ha? @Yiğitt
Haklısın zaten hepimiz aynı şeyleri aynı oranda sevsek çok sıkıcı olurdu. Hepimizin farklı şeylerden farklı tatlar almamız işi daha ilgi çekici hale getiriyor. Tabii tamamen zıt düşmemek iyi oluyor. 2 puanlık fark ideal bunun için de.
@OzaN İşte sinemanın sanatsallık ilkesi de bu yüzden var, bir sanat eserinden her insan farklı duygular, güzellikler çıkarabilir, kimisi sıkılabilir kimisi çoşabilir. Açıkçası izlerken kendimden geçtiğim birkaç filmden biridir bu. Dün izlerken öyle müthiş bir keyif almışım ki hâlâ neşem yerinde, üstelik sınav anında inanılmayacak düzeyde müthiş etkisi oldu, ilginç gözükebilir fakat ciddi ciddi sınava Pulp Fiction sayesinde sıfır stres, full konsantre ve kuş gibi rahat olarak girdim.
Böylesine destansı bir başyapıt için dört mü? Yok artık. Tamam beğenilmeyebilir fakat sinematik açıdan hiçbir nesnel gerekçe bu filme 4 değeri asla biçemez, yine de bir filmden insan sıkılınca başlarım sinematiğine ben 1 veriyorum 4 veriyorum diyebilir -benim de geçen haftalarda yaptığım gibi - sonuçta herkes özgür. Fakat Pulp Fiction ve 4 ha? @Yiğitt
Filmi bugün izledim, şüphesiz bir efsane. Ama yoruma başlamadan önce şunu söyleyeyim ki aslında en nefret ettiğim şeylerden biridir bu tarz sözler ama bu durumda söylemem gerekir ki sinema kültürünüz falan yoksa bu filmi izlemeyin. Zorla beğenin demiyorum tabi de filmdeki hiçbir şeyi anlamayıp -anlamak zorunda değilsin- düşük puan vereceksen bu tarz filmleri izleme. Git Osman Pazarlama falan izle. Bu film sinema tarihine geçmiş bir filmdir senin zevkine uymamıştır falan bilmem ama tutup da bu filme beğenmedim deyip saçma sapan puanlar vermek abes. Bazı sanat eserleri vardır ve bunlar da kişisel beğenilerin ötesindedir. Misal ben resimden anlamam ve bir Picasso eseri benim için hiçbir şey ifade etmez. Ama tutup da o resme saçma sapan demem delilik olur. O yüzden de böyle filmleri anlamdan etmeden fos denilmesi beni sinirlendirdi açıkçası. Bence böyle bir sinema etkinliğine sinema kültürüne sahip kişiler katılmalıydı.
Her neyse, filme gelirsek Tarantino efsanesini buram buram hissettiğim bir film oldu. Her Tarantino klişesi vardı ve artık defalarca izledikten sonra insan iyice kavrayıp, farkedebiliyor.
Çoğu anı efsane akıldı kalıcı bir film. Tüm izlediğim filmler içerisinde sahnelerini ve karakterlerini en çok hatırlayacağım filmlerden biri çünkü içinde o kadar unutulmayacak an, replik ve karakter var ki... Yukarıda defalarca yazılmış zaten birçoğu.
Vincent'in başına gelen aksilikler, özellikle de "I shot Marvin in the face."
Bruce Willis'in her sahnesi muhteşemdi bence. Spin-offluk bir karakter.
Uma Thurman da Mia gibi ikonik bir karakteri canlandırmış. Mükemmeldi. Bu arada restoranda anlattığı dizinin karakterleri esasında Kill Bill'in karakterleri.
Jules da mükemmeldi. "This is a tasty burger!" Çok yaşa be Samuel Jackson.]
Filmin sırrı diyaloglarında ve birleştirdiği hikayelerde. Belki hikayesi çok iyi değil ama filmin adı da "Pulp Fiction" zaten. Ama bence Tarantino'nun en iyi filmi değil. Tüm bunların iyi bir hikayeyle buluştuğu filmler için: Kill Bill ve Inglorious Basterds'a bakacağız ileride.
Filmi bugün izledim, şüphesiz bir efsane. Ama yoruma başlamadan önce şunu söyleyeyim ki aslında en nefret ettiğim şeylerden biridir bu tarz sözler ama bu durumda söylemem gerekir ki sinema kültürünüz falan yoksa bu filmi izlemeyin. Zorla beğenin demiyorum tabi de filmdeki hiçbir şeyi anlamayıp -anlamak zorunda değilsin- düşük puan vereceksen bu tarz filmleri izleme. Git Osman Pazarlama falan izle. Bu film sinema tarihine geçmiş bir filmdir senin zevkine uymamıştır falan bilmem ama tutup da bu filme beğenmedim deyip saçma sapan puanlar vermek abes. Bazı sanat eserleri vardır ve bunlar da kişisel beğenilerin ötesindedir. Misal ben resimden anlamam ve bir Picasso eseri benim için hiçbir şey ifade etmez. Ama tutup da o resme saçma sapan demem delilik olur. O yüzden de böyle filmleri anlamdan etmeden fos denilmesi beni sinirlendirdi açıkçası. Bence böyle bir sinema etkinliğine sinema kültürüne sahip kişiler katılmalıydı.
Her neyse, filme gelirsek Tarantino efsanesini buram buram hissettiğim bir film oldu. Her Tarantino klişesi vardı ve artık defalarca izledikten sonra insan iyice kavrayıp, farkedebiliyor.
Çoğu anı efsane akıldı kalıcı bir film. Tüm izlediğim filmler içerisinde sahnelerini ve karakterlerini en çok hatırlayacağım filmlerden biri çünkü içinde o kadar unutulmayacak an, replik ve karakter var ki... Yukarıda defalarca yazılmış zaten birçoğu.
Vincent'in başına gelen aksilikler, özellikle de "I shot Marvin in the face."
Bruce Willis'in her sahnesi muhteşemdi bence. Spin-offluk bir karakter.
Uma Thurman da Mia gibi ikonik bir karakteri canlandırmış. Mükemmeldi. Bu arada restoranda anlattığı dizinin karakterleri esasında Kill Bill'in karakterleri.
Jules da mükemmeldi. "This is a tasty burger!" Çok yaşa be Samuel Jackson.]
Filmin sırrı diyaloglarında ve birleştirdiği hikayelerde. Belki hikayesi çok iyi değil ama filmin adı da "Pulp Fiction" zaten. Ama bence Tarantino'nun en iyi filmi değil. Tüm bunların iyi bir hikayeyle buluştuğu filmler için: Kill Bill ve Inglorious Basterds'a bakacağız ileride.
Allah aşkına sana mı soracağım ya ne izleyip ne izlemeyeceğimi? Senin izleyip beğendiğin filmler de bana saçma sapan geliyor onu napacağız? Kendini sinema kültürüm var diye kasıyorsun da hiç bir şey bilmiyorsun. Beğenmediğim filme tabi düşük puan vereceğim ne konuşuyorsun sen kafana göre? Hadsizlik ön safada yine ağzımı açtırma benim, zaten sinirliyim konuşmalara bak. Töbe ya akşam akşam git işine.
Allah aşkına sana mı soracağım ya ne izleyip ne izlemeyeceğimi? Senin izleyip beğendiğin filmler de bana saçma sapan geliyor onu napacağız? Kendini sinema kültürüm var diye kasıyorsun da hiç bir şey bilmiyorsun. Beğenmediğim filme tabi düşük puan vereceğim ne konuşuyorsun sen kafana göre? Hadsizlik ön safada yine ağzımı açtırma benim, zaten sinirliyim konuşmalara bak. Töbe ya akşam akşam git işine.
Kendi sinema kültürüm falan var diye övünmem ki zaten forumda bile benden daha iyi bir sürü sinema izleyicisi vardır. Yorumda sana yapılan bir hakaret yok. Aslında ne cevap veriyorum ki Osman Pazarlama'ya 7 verip buna 4 veren adamla tartışmamam lazım.
Kendi sinema kültürüm falan var diye övünmem ki zaten forumda bile benden daha iyi bir sürü sinema izleyicisi vardır. Yorumda sana yapılan bir hakaret yok. Aslında ne cevap veriyorum ki Osman Pazarlama'ya 7 verip buna 4 veren adamsın.
Ne alaka her ikisi farklı kategorilerde benim için. Türkiye'deki komedilere yüksek veririm, beni güldürüyor çünkü. Benim bir şey anlamadığım filme niye 6-7 vereyim? Bana hakaret edemezsin zaten, o kadar uzun değil. Bir film için hakaret edeceksen de o da senin karakterindir, yakıştırırım yani.
Ne alaka her ikisi farklı kategorilerde benim için. Türkiye'deki komedilere yüksek veririm, beni güldürüyor çünkü. Benim bir şey anlamadığım filme niye 6-7 vereyim? Bana hakaret edemezsin zaten, o kadar uzun değil. Bir film için hakaret edeceksen de o da senin karakterindir, yakıştırırım yani.
Filmi bugün izledim, şüphesiz bir efsane. Ama yoruma başlamadan önce şunu söyleyeyim ki aslında en nefret ettiğim şeylerden biridir bu tarz sözler ama bu durumda söylemem gerekir ki sinema kültürünüz falan yoksa bu filmi izlemeyin. Zorla beğenin demiyorum tabi de filmdeki hiçbir şeyi anlamayıp -anlamak zorunda değilsin- düşük puan vereceksen bu tarz filmleri izleme. Git Osman Pazarlama falan izle. Bu film sinema tarihine geçmiş bir filmdir senin zevkine uymamıştır falan bilmem ama tutup da bu filme beğenmedim deyip saçma sapan puanlar vermek abes. Bazı sanat eserleri vardır ve bunlar da kişisel beğenilerin ötesindedir. Misal ben resimden anlamam ve bir Picasso eseri benim için hiçbir şey ifade etmez. Ama tutup da o resme saçma sapan demem delilik olur. O yüzden de böyle filmleri anlamdan etmeden fos denilmesi beni sinirlendirdi açıkçası. Bence böyle bir sinema etkinliğine sinema kültürüne sahip kişiler katılmalıydı.
Burada hak veremeyeceğim. Sinema herkes içindir, Pulp Fiction da ana akımın içinde ve dünyada en çok izlenen filmlerden biridir. Herkes rahatlıkla izleyebilir ama herkesin sevmemesi çok normal. Bana göre de pek çok kişiye göre gelmiş geçmiş en iyi filmlerden olan 2001 çok kötü bir filmdir mesela.
Burada hak veremeyeceğim. Sinema herkes içindir, Pulp Fiction da ana akımın içinde ve dünyada en çok izlenen filmlerden biridir. Herkes rahatlıkla izleyebilir ama herkesin sevmemesi çok normal. Bana göre de pek çok kişiye göre gelmiş geçmiş en iyi filmlerden olan 2001 çok kötü bir filmdir mesela.
Futbol da herkes için ben de o zaman derim ki Mourinho'nun oynattığı futboldan sıkılıyorum çok kötü teknik direktör. Böyle bir şey demem mantıklı mı sence? 2001 çok farklı bir film sevmemen normal ki sıkılmamak mümkün değil zaten. Ama film sıkıcı olunca kötü anlamına mı geliyor? Her filmden iyi olması için sıkmamasını beklemeliyiz. Evet sinema eğlencelidir ama her film eğlence amaçlı değildir. 2001'i sevmemen normal ama çok kötü film diye kestirip atmak bence biraz dar bir değerlendirme.
Futbol da herkes için ben de o zaman derim ki Mourinho'nun oynattığı futboldan sıkılıyorum çok kötü teknik direktör. Böyle bir şey demem mantıklı mı sence? 2001 çok farklı bir film sevmemen normal ki sıkılmamak mümkün değil zaten. Ama film sıkıcı olunca kötü anlamına mı geliyor? Her filmden iyi olması için sıkmamasını beklemeliyiz. Evet sinema eğlencelidir ama her film eğlence amaçlı değildir. 2001'i sevmemen normal ama çok kötü film diye kestirip atmak bence biraz dar bir değerlendirme.
Eğlence sinema için olmazsa olmaz bir bileşendir. Kimse eğlenmediği bir filme "ama çok güzel düşünmüş", "çok kaliteli çekmiş" vs diyerek 9-10 puan vermez herhalde? Bunun dışında da herkesin kendi beğeni kriterleri farklı olabilir. Herkese göre iyi olan bir film bir başkasına göre kötü olabilir. Bu o filmi kötü yapmaz zaten.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
