- Katılım
- 16 Ekim 2011
- Mesajlar
- 35,622
- Reaksiyon puanı
- 17,835
- Puanı
- 1,061
Yüksel Aytuğ, bu hafta köşesine Pazartesi akşamlarının rekortmen dizisi Çukur'u kaleme aldı.
Türkiye'nin ilk vampir dizisi 'Yaşamayanlar', BluTV'de yayınlanmaya başladı. Ancak 'ölümsüzlük' sadece bu diziye özgü değil. Show TV'nin iddialı dizisi 'Çukur', 'bir türlü ölemeyenlerin dizisi' olarak, 'Yaşamayanlar'a rakip olacak 'fantastik' bir dizi haline geldi. BluTV'de 'Yaşamayanlar', Show TV'de ölemeyenler...
Malum, geçen sezonun son sahnesinde düğün evi kana bulanmış, bizimkilerin bulunduğu masaya 15 metre mesafeden otomatik silahlarla yüzlerce mermi sıkılmıştı. Aynı zamanda 'İdris Baba' ve arkadaşları da bir evde kuşatılmış, onlar da umutsuz bir halde, intihardan farksız bir 'çember yarma' operasyonuna girişmişlerdi.
Gelin görün ki, o amansız saldırılarda neredeyse hiç kimse ölememiş! Baktık ki, geçen sezonun tüm önemli karakterleri, orada burada hortluyor. Kimi gözünü kaybetmiş, kimi elini kullanamıyor, kimi tımarhanelik, kimi ise zombiye dönüşmüş halde birer birer sağda solda ortaya çıkıyor. Hatta, geçen sezon linç edilen bir genci bile, pazarda limon satan öğretmene posta koyarken izledik.
'Çukur'u aslında keyifle izliyorum izlemesine de, bazen gördüklerim 'fantezi' sınırlarını bile zorluyor. Örneğin; son bölümde 'Yamaç' ile ağabeyi 'Cumali'nin evde birbirlerine sarılıp adeta tango yapar gibi oda oda dolaştıkları sözde dövüş sahnesi, tek kelime ile 'gülünç'tü. Bir de şu mahalledeki kaçma kovalamaca sahnelerini dizi süresini artırabilmek adına uzattıkça uzatmaları yok mu...
Onlar duvardan duvara zıplayıp dakikalarca koştururken, beynimin içinde hangi türkü dolanıyor biliyor musunuz?
'Damdan dama atlayan Osman'a yandım.'
