Pantene Altın Kelebek Ödülleri pazar akşamı sahiplerini buldu, ama bu konuya dair birkaç kelam etmeden bu defteri kapatmaya niyetim yok. Aslında törenin tamamını izlemedim ve daha önce söylenenlerden farkı yok ama yine de baktıklarımdan ve internetten okuduklarımdan yola çıkarak bir şeyler yazmak istiyorum.
ARTILAR
Son olarak bana göre kırmızı halının en şık 3 kadını (birkaç iyi isim daha var tabii): Burçin Terzioğlu, Burcu Biricik ve Meryem Uzerli.
ARTILAR
- İlk önce törenin artılarından başlamak istiyorum. Bilindiği gibi Poyraz Karayel geçen sene de 3 ödülle geceden mutlu ayrılmıştı, ama dizi, erkek/kadın oyuncu gibi majör dallarda zafere ulaşamamıştı. Neyse ki (biraz geç kalındığını düşünsem de) İlker Kaleli ve Burçin Terzioğlu hak ettiği ödülleri almayı başardı. Konuşmaları çok kısa kesme uygulaması (geleceğim ona da) yüzünden sahnede ancak 1 dakika kalabildiler, ama yine de haklarının teslim edildiğini görmek güzel.
- Başrollerin yanı sıra yönetmen Çağrı Vila Lostuvalı da 2. ödülüne (bu sefer tek başına) kavuştu. Sezon finaline doğru bizim de öğrendiğimiz tatsızlıklar yüzünden kazanması durumunda gelmeyeceğini düşünüyordum, ama neyse ki beni yanılttı. Eski dizisine iyi temennilerde bulunması ve sevgilisi Kanbolat Görkem Arslan'a da teşekkür etmesi de anlamlı anlar arasındaydı.
- Çocuk oyuncu dalı son 2 yıldır (dahil edildiği ilk sene hariç) en sevdiğim kategori. Ataberk Mutlu'nun geçen seneye damgasını vuran konuşmasından sonra bu yılın galibi de Beren Gökyıldız oldu. Kocamın Ailesi'nde pek sevmesem de Güldüy Güldüy ve Anne ile beni ters köşe etmeyi başardı. Konuşması kısa olsa da o çocuk heyecanına biz de tanık olabildik. Tabii bu sene Sibel Melek Arat'ın kazanmasını ve Beren'in de Anne ile ödül almasını isterdim, ama buna da itiraz etmeyeceğim. Ayrıca Beren'in konuşmasında rol arkadaşı Berat Efe Parlar'a teşekkür etmesi de tatlı anlardan biriydi.
- Anladık ki Meryem Uzerli kendisiyle fazlasıyla barışık ve geçmişte yaşadığı acı olayları da mizah malzemesi yapabilecek yetkinlikte. Erkek oyuncu ödülünü vermeden önce yaptığı 'doğru erkeği seçememe' temalı konuşmasının ilk başta fazla uzadığını hissetsem de bu düşüncelerim daha sonra 'keşke daha çok konuşsa'ya dönüştü. Türkiye'nin egolu 'celebrity' dünyasında kendisiyle dalga geçebilecek bir ismin de bulunması sevindirici. Hatta biraz daha ileri gidip gelecek sene törenin asıl sunucusu olmasını da istediğimi belirtiyorum.
- Cüneyt Arkın'ın '90 dakikalık filmin 60 dakikasında uçan Cüneyt Arkın şimdi oğlunun desteğiyle yürüyebiliyor' konuşması yürek burkucuydu. Öte yandan oğlunun da babasının Atatürkçü ve Cumhuriyetçiliğine değinmesiyle akıldan kolay çıkmayacak dakikalar yaşandı.
- Kolajlar. Törenin başında konuşmayı uzatanlar, kelebeğe farklı anlamlar yükleyenler vb. derken hem 43 yıllık tarihi hatırladık, hem de dinamik dakikalar geçirdik. 2014'teki skeç faciasını hatırlayınca ilaç gibi geldi diyebilirim.
- Fatih Portakal ödülünü işini adam gibi yapan gazetecilere adaması, Nazlı Çelik'in ise konuşmasında Mehmetçik'e yer vermesi.
- Şahsen Tatlı İntikam'dan Furkan Andıç ve Leyla Lydia Tuğutlu'nun ödül almasına sevindim. Tabii Ayşegül-Poyraz, Hülya-Kerim gibi çok daha iyi çiftler vardı ama 'o kadar destek gören bir çift olsaydı dizileri yayından kaldırılmazdı' gibi yorumlara anlam veremiyorum. Sonuçta ödül uyuma göre veriliyor ve bence de doğru bir adrese gitti.
- Müzik dallarıyla alakadar değilim, ama Sıla'nın yeniden kazanmasına sevindim. Böylece iki laf ile kendini bitirdiğini düşünenlere güzel bir kapak oldu.
- Geldik kolay kolay sonunu getiremeyeceğimi düşündüğüm olumsuz yönlere. Öncelikle çok konuşulan (ve hala da konuşulmaya devam eden) Diriliş meselesine değinelim. En İyi Dizi ödülünü alır almaz (gerekçe olarak hostesin yanlış yönlendirmesi gibi sebepler iddia ediliyor) sahneden ayrılmak zorunda kalan ekip sonraki dakikalarda tepkisini yukarıdaki fotoğraf ile paylaştı. Açıkçası gösterilen tepkide sonuna kadar haklılardı, ancak halkın takdir ettiği ödülü yere koyup şov yapmak da yersiz geldi. O zaman da adama sorarlar 'niye pabucundan bile az önemsediğin törene geldin' diye. Yine de
- Bir de madalyonun diğer yüzü olan Okan Bayülgen var. Kendi adıma tarzını seviyorum ve programlarını da keyifle izliyorum. Törenin başlangıcında da her zamanki Okan vardı, ancak Diriliş'li özür meselesinde her şeyi batırdığını da kabul ediyorum. Daha birkaç ay önce Dada'da kriz yönetimini ustalıkla çözmüşken burada yeni bir kriz yaratması hoşuma gitmedi maalesef. Sonrasında ödülün iade edilmesi de cabası. Belki de olduğu gibi özür dileseydi işler bu kadar büyümeyecekti. Kaldı ki Sibel Can'ın kilosu üzerinden yaptığı şakalar da hoş değildi ve onun nezaketen gülümsemesini gördüğümde içim burkuldu. Kendi şovu olduğunu düşünüp bu kadar ileri gitmemesini isterdim.
- Her şeyden önce organizasyon konusunda kırk fırın ekmek yememiz gerekiyor, çünkü Cengiz Semercioğlu'nun söylediğinin aksine "Türkiye'nin Emmy'si" sıfatıyla uzaktan alakası yok. Hosteslerin beceriksizliği, özellikle Pelin Akil'in heyecanından her şeyi karıştırması, ödül verecek ismin daha sonra sahneye çağrılması, Elçin Sangu'nun adı okunmadan sahneye gönderilmesi ve bunun da yanlış anlaşılması sonucu aldığı tepkiler derken özensiz bir tören izledik.
- Ayrıca kısaltacağız derken adeta çorba haline getirmişler töreni. Herkes 1-2 dakikalık konuşmayla sahneye çıkıp inerken 2 saatte tüm ödüller dağıtıldı. Ben de gereksiz uzatılan konuşmalara karşıyım, ancak böylesi de mantıklı olmadı.
- Hayat Şarkısı'nın majör dallardan ödülsüz dönmesine gerçekten üzüldüm. Ama Poyraz Karayel'e yapıldığı gibi gelecek sene de HŞ'nin hakkını verileceğini düşünüyorum. Özellikle (bir sürpriz yaşanmazsa) Burcu Biricik, Sibel Melek Arat ve Cem Karcı'nın ödülleri garanti. Neyse ki En İyi Ekip (her sene yeni icat çıkarıyorlar) ödülünü almışlar, teselli oldu.
- Kiralık Aşk'ın En İyi Komedi ödülü almasını kısmen anlayabilirim, Elçin Sangu'ya da bir şey demiyorum. Ama Uraz Kaygılaroğlu ve Onur Büyüktopçu gibi isimler yokken dizide doğru düzgün gülmeyen Barış Arduç'un ödül almasına katlanamıyorum. Gerçi kategorideki diğer adaylara bakınca hepsi birbirinden beter. Keşke gelecek sene romantik komediler ayrı yarıştırılsa, ama Güldür Güldür'e dizi ödülü veren zihniyetten böyle bir hamle geleceğini sanmıyorum.
- Okan Bayülgen batırdığı kısımlar hariç (özellikle ilk dakikalarda) özlediğimiz dinamik sunumu getirdi, ama Pelin Akil için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. İlk kez canlı yayın deneyimi yaşadığı için heyecanlanması çok normal, ama prompterdan okuduğu metinlerde bile teklemesi bir yerden sonra kabak tadı verdi. Böyle önemli bir göreve daha iyi hazırlanmış olsaydı keşke.
- Tarkan'ın koca orkestrayla playback olarak söylediği şarkı, İrem Derici'nin böyle bir tören için aşırıya kaçan performansı, Demet Akalın'ın Pelin Akil'e verdiği ayar derken canlı performanslar da beklenen etkiyi yaratmadı.
- Kırmızı halı facialarını da unutmayalım. Hürriyet'te yazmalarının ekmeğini yiyen Cengiz Semercioğlu, Ece Sükan, Onur Baştürk ve özellikle Sibel Arna bazen o kadar saçma sorular sordular ki ekran karşısında saçımı başımı yoldum. Örneğin Beren Gökyıldız'a 'ödülü alırken ağlayacak mısın' denmesi veya Ataberk Mutlu'ya 'geçen sene de gelmiştin değil mi' minvalinde soru sorulması bu saçmalıklardan sadece bazıları.
- Bir de izlemesem de Banu Alkan'lı troll meselesi var ki, onun hakkında bahsetmek dahi istemiyorum.
- Dizi dallarından senaryo ve müziğin çıkarılmasının abukluğuna daha önce değinmiştim. Hadi müzik neyse de senaryonun yokluğu kabul edilemez.
- Kısmetse Olur ve Renkli Sayfalar'ın aldıkları ödüllere de karşıyım, ama yer aldıkları dallardaki adayların hepsi rezalet olunca tamah etmek zorunda kalıyoruz.
- İlk oyuncu ödülünü alan Tarık Akan'ın anılmaması.
- Gece ilerledikçe boşalan koltuklar.
Son olarak bana göre kırmızı halının en şık 3 kadını (birkaç iyi isim daha var tabii): Burçin Terzioğlu, Burcu Biricik ve Meryem Uzerli.